Lüksemburg merkezli mimarlık ofisi Metaform, bi̇r sanayi bölgesini yeniden canlandırıyor.
Belval, Lüksemburg’un güneyinde yer alan ve son birkaç on yılda büyük değişimler geçiren eski bir sanayi bölgesi. Eskiden Lüksemburg çelik endüstrisinin merkezi olan semt bugün benzersiz bir kentsel gelişim projesi ile zengin endüstriyel mirasını çağdaş bir ortamda dönüştürme ve entegre etme imkanına kavuşmuş.
Bu alanda bulunan iki sinterleme göleti, yıllar önce yüksek fırınların faaliyetlerinin sona ermesi ile atıl durumda kalmış.
Mimarlık ofisi Metaform, yeni kentsel gelişim bağlamında, bu özel konumda yeni bir merkezi meydan olacak Place des Bassins’i tasarlayarak bu unutulmuş alana yeni bir hayat vermeyi planlamış.
Ofis öncelikle neyin korunmaya değer olduğunu belirlemiş ve alanın kimliğini oluşturmak için göletlerin yuvarlak formunu korumaya karar vermiş.
Göletlerin mahallenin yeni merkezi meydanına ev sahipliği yapacağını göz önünde bulunduran tasarımcılar, ana yürüyüş caddesinin iki tarafı arasında ve göletlerin çeşitli seviyeleri arasında akışkan bir bağlantı kurmayı amaçlamış.
Havuzların içinde sonsuz bir döngü rampası iki tarafı sürekli bir hareketle birbirine bağlayarak üst plaza ile alt yeraltı seviyelerini birleştirecek şekilde planlanmış.
Proje kapsamında eski mevcut altyapı neredeyse tamamen korunurken göletlerin orijinal beton duvarları restore edilmiş ve güney göletinin kirişleri muhafaza edilmiş.
Döngü rampası, ziyaretçileri yeraltı kalıntılarını keşfetmek üzere bir yolculuğa davet edecek şekilde ayarlanmış. Yuvarlak beton duvar geriye çekilerek ziyaretçilerin tarihi maceraya tamamen dalmasına olanak tanınmış.
Mimari müdahale asgari seviyede tutularak endüstriyel mirasın ön plana çıkması hedeflenmiş.
Güney göletinde dış koridor korunarak beton kirişlerin arasına bitki örtüsü ve ağaçlar dikilerek doğanın kalıntıları ele geçirmesi ve onlarla birleşmesi sağlanmış. Bu bölümde tasarlanacak bir açık hava amfi tiyatrosu ile ortak bir alan oluşturulması ve gömülü yuvarlak bir sahnede çeşitli kullanımlar için fırsatlar sağlanması planlanmış.
Kuzeydeki göletin dibine eklenen su aynası enstalasyonu ile geçmiş yapının ruhu sembolik olarak somutlaştırılmış. İki göletin arasına, her iki tarafa da manzara sunan bir restoran yerleştirilmiş. Su aynasına bakan yüzen bir “akvaryum” ile ziyaretçilerin göletin merkezine ve tarihine mümkün olduğunca yaklaşmasını sağlanarak eşsiz bir gösteri sunulmuş.
Göletin çevresine, alanı daha da zenginleştirmek ve inanılmaz manzarayı tamamlamak için ağaçlar ve bitki örtüsü dikilmiş.