Toplumcu Mimarlar ve Mühendisler Meclisi, Maltepe Nâzım Kültürevi'nde düzenlenen panelde Maltepe'de süren sahil dolgu projesini tartıştı. Panelde Maltepe Sahil Dolgu alanının kaya değil, hafriyat çöplüğüyle yapıldığı belirtildi.
Toplumcu Mimarlar ve Mühendisler Meclisi ‘Maltepe’de Kentsel Dönüşüm’ başlığıyla Maltepe Nâzım Kültürevi’nde bir panel gerçekleştirdi. Panelde Maltepe sahile yapılacak dolgu alanı hakkında gerçekler anlatılarak, kentsel dönüşümün uluslararası sermayenin yerel finans merkezleri yaratma arzusu olduğuna dikkat çekildi.
Kentsel dönüşüm projelerinin Anadolu Yakası’ndaki en önemli odaklarından olan Maltepe’de Toplumcu Mimarlar ve Mühendisler Meclisi bir panel gerçekleştirdi. Maltepe Nâzım Kültürevi’nde gerçekleştirilen panelde Maltepelilere ilçe sahiline ve mahallelerine yapılacak kentsel dönüşüm projeleri anlatıldı. Panelde ilk sözü TMMOB Mimarlar Odası Büyükkent Şubesi İkinci Bölge Sekreteri Esin Köymen aldı.
Kentsel dönüşüm projelerinin ilk olarak 17 Ağustos depreminden sonra yoğunlaştığını belirten Köymen, devletin depremi bahane ederek bu olayı fırsata çevirdiğini söyledi. İstanbul’da ‘Haliç Köprüsü Metro Projesi, Ataşehir Finans Merkezi, Haydarpaşa Limanı, 3.köprü projesi, Kanal İstanbul, Taksim Meydanı” gibi kentsel dönüşüm projelerinin olduğu bir slayt gösterimiyle İstanbul’da saldırıların yoğun olduğu bölgeleri anlatan Köymen, bu projelerin sermayeye hareket alanları yaratmak amacı güttüğünü belirtti.
‘Maltepe Sahil Dolgu alanı kaya değil, hafriyat çöplüğü’
Köymen devletin ‘kandırma’ yöntemlerinden birinin de sahil dolgu alanlarının ‘peyzaj’ projeleriymiş gibi göstermesi olduğunu söyledi. Avrupa yakasında Yenikapı, Anadolu yakasında Maltepe’de sahil dolgu alanları yapıldığını aktaran Köymen, bu alanların halka park ve gezme alanları yaratılıyor gibi bir makyajla ‘peyzaj’ işi olarak yutturulmaya çalışıldığına dikkat çekerek, aynı şekilde park alanı olan bölgelerinde yapılaşmaya açıldığını söyledi. Köymen, sahile yapılacak dolgu alanlarının ‘yapılaşmaya’ açmak gibi bir hedefi olduğunu ve bu ehliyetinde devletin elinde olduğunun altını çizdi. Maltepe sahile yapılacak dolgu alanı projesinin ilginç bir öyküsü olduğuna işaret eden Köymen, “Bu proje planı olmadan ihaleye açıldı” ifadelerini kullandı. TMMOB Mimarlar Odası ve Maltepe Çevre ve Yaşam Platformu olarak sahile yapılacak dolgu projesine tepki gösterdiklerini, basın açıklamasıyla halkı ve basını bilgilendirdiklerini belirten Köymen, süreci yargıya taşıyıp dava açtıklarını da aktardı. Köymen ayrıca Maltepe sahile yapılacak dolgu alanını projelerinin tehlikelerine de işaret etti. Köymen, dolgu alanında kullanılan malzemenin kaya parçası olması gerektiğini belirterek, “Maltepe Sahil dolgu alanı kaya parçasından değil, hafriyat çöplüğünden yapıldı” dedi.
Gülsuyu coğrafi konumuyla iştah açıyor
Maltepe’nin Gülsuyu ve Gülensu Mahalleleri’ne de uğrayan kentsel dönüşümün bu mahallelerin manzarası, merkezi konumları ve yapısal özellikleri sebebiyle sermaye için iştah açan bir özellik barındırdığını belirten Köymen, bu bölgelerin sosyal ve ekonomik değişikliklerin eşiğinde olduğunu kaydetti. Devletin kentsel dönüşüm projelerini ‘Soylulaştırma’ adı altında var olan sosyo-ekonomik yapıyı değiştirerek, “sosyal çöküntüyü ortadan kaldırma” gerekçesiyle yaptığını ifade eden Köymen, asıl amacın uluslararası, neolibaral, küresel sermayenin isteklerini, yerelliklerde uygulayabilecek finans merkezleri yaratmak olduğunu söyledi.
‘TOKİ’nin misyonu büyük’
Köymen’den sonra söz alan Toplumcu Mimarlar ve Mühendisler Meclisi üyesi Sezen Özdemir, kentsel dönüşüm adı altında ‘yumuşatılan’ kavramın kesinlikle kamu yararı taşımadığının altını çizerek sözlerine başladı. Halkın yaşam alanlarına geri dönüşümü olmayan sistematik bir saldırının ve darbenin yapıldığını ifade eden Özdemir, İstanbul başta olmak üzere tüm Türkiye’nin küresel sermaye odaklarının gözünü diktiği bir yer olduğunu belirtti. Devlet tarafından yetkilileri arttırılarak sınırsız hareket özgürlüğü sağlanan TOKİ’nin bu süreçte önemli misyonlar yüklendiğini belirten Özdemir, Afet yasasının bu işin anahtarı olduğunu kaydetti. Samsun’da heyelanda 14 kişiye mezar olan TOKİ yapılarını hatırlatan Özdemir, bu yapıların güvensizliğine bir diğer örnek olarak da Van’da deprem sonrası yapılan konutlardan yükselen şikâyetlerle dikkat çekti. Özdemir bu ‘tehlikeli ve yanlış’ yapılaşma biçimine bir örnek de Maltepe’den verdi. Başıbüyük’te ‘yanlış yer’ seçimi ve bir alana 5 olarak planlanmasına rağmen 6 konut yapıldığını ve yakınlarda bulunan bir okulun duvarlarında çatlama, zemininde kayma meydana geldiğini aktardı.
Kentsel dönüşümün İstanbul’da ağır sonuçlar doğuracağının altını çizen Özdemir, 2020 yılından resmi rakamlara göre İstanbul’un nüfusunun 20 milyon olacağının tahmin edildiğini söyledi. Özdemir, İstanbul’da her ailede dört kişi olduğu var sayılarak 2 milyon 4 yüz insanın kentsel dönüşüm projesinden etkileneceğini aktardı.
‘Geleceğimiz kentin çeperlerine itiliyor’
Özdemir’den sonra sözü Toplumcu Mimarlar ve Mühendisler Meclisi’nden mimar Esra Sert aldı. AKP’nin reklamıyla, müteahhidiyle, avukatıyla, reklamlarıyla süreci cilalayıp halkın üzerine geldiğini söyleyen Sert, kentsel dönüşüm sürecinin kiracıları ve ev sahiplerini nasıl etkileyeceğinden bahsetti. Ev sahiplerinin “10 liralık evinizin yerine 50 liralık ev vereceğim” politikasıyla ‘kandırılmaya’ çalışıldığını ifade eden Sert, duruma ilişkin örnekler verdi. Ev sahiplerinin kentsel dönüşüm sürecinde başkalarının isteklerine boyun eğmek zorunda bırakıldıklarını belirten Sert, kiracıların ise bu zamanda kesinlikle söz hakkının dahi olmadığını söyledi. AKP’nin her alanı olduğu gibi hukuku da kendi yönüne doğru çevirdiğini ifade eden Sert, devletin küstahça ikna yöntemleri olduğuna işaret ederek, “Bunlar tarafından parlatılmaya, renklendirilmeye çalışılan hayallere kanarsak, uyanık olmazsak, kentin çeperlerinde hayat sürmeye mahkum olduğumuz bir gelecek bekliyor bizi” ifadelerini kullandı.
‘Bu yalanlara kanmayalım’
Devletin makyajlı, cilalı reklamlarıyla yapılan akıl bulandırmasının halkın barınma hakkını elinden alma amacında olduğunun altını çizen Sert, emekçileri her şeye ulaşmasına engel olarak, her şeyden uzakta tutarak, her şeye daha pahalı şekilde ulaşacağı bir cehennemi sunduklarını söyledi. Sert, sözlerini “Bu yalanlara kanmayalım, uyanık olalım, sahte hayallere kapılmayalım ve bu kirli süreçle mücadele edelim” şeklinde sonlandırdı.
Konuşmacıların sunumlarının ardından panel soru cevapla devam etti.