28 Nisan 2012'de ziyarete açılan Orhan Pamuk'un Masumiyet Müzesi'ni sizin için gezdim.
29. yaş günümde çok sevdiğim bir arkadaşım o çok merak ettiğim kitabı bana armağan etti: Masumiyet Müzesi. En sevdiğim yazarlardan biri olan Orhan Pamuk’un kitabını adeta okumaya kıyamadım, bitsin hiç istemedim. Her gün azar azar zor kaldırdım yastığımın kenarına. Çantamın içinde kenarları kıvrılmasın diye el yordamıyla düzeltir buldum kendimi.
Kemal’in hikayesini aşk, şehir, nesneler, köpekler, mevsimler, nişanlar, filmler üzerinden anlattığı için bu kadar sevdim belki de. Ne de olsa ben de bugüne kadar hemen hepsini sevmiş değer vermiştim.
Masumiyet Müzesi’nin finalini okuduğumda deniz otobüsünde Kadıköy’e gittiğimi hatırlıyorum. Hiç ummadığım bir anda gözlerimden engelleyemediğim yaşlar yanaklarımı ıslatmıştı. Rezil olmaktan korkumdan daha çok kastım kendimi, kasıldıkça daha çok ağladım. Eve nasıl vardığımı bilemedim…
Kitabın bittiği gün şunu Facebook’a yazdım:
Daha sonra yıllar içinde Masumiyet Müzesi açılacak haberleri gündeme geldi ve sonradan yavaş yavaş bu bağırışlar fısıltıya dönüşerek yok oldu, tıpkı benim merakım ve heyecanım gibi.
Bundan yaklaşık 1 ay önce bu sesler yine duyulmaya başlandı ve geçen hafta sonunda müze açıldı. 1 hafta boyunca kalabalığın azalması için sabrettikten sonra Çukurcuma’da ter içinde koşa koşa Müze’ye koştum.
Artık kimseye kolay kolay film ve kitap vermez oldum, asıl nedeni ise Masumiyet Müzesi kitabımın savsak bir arkadaşım tarafından pervasızca otobüste unutulmasıdır. Sırf bu yüzden Müze’ye elimde kitabım olmadan gittim. İçeri adım attığımda kitaba ihanet ettiğimi düşündüm ve tüm vücudumu bir ürperti sardı. Cumbalı kıpkırmızı bir binanın içi hınca hınç eşya doluydu. Daracık koridorlu yapının sıcak ve nemli bir havası ile ağır bir duygusu vardı.
Giriş katından içeri girer girmez hemen sağdaki duvarda kocaman bir pano vardı. Panoda tam 4.213 tane Samsun izmariti ve arka fonda bulunan notlar, Müze’nin gezilmesi için haklı bir neden oluşturuyor.
Kitabın toplam 83 bölümü var ve her bölümde binlerce nesne tek tek betimlenmiş. Hayallerinizde canlandırdığınız bu nesnelerle Pamuk’un bulup Müze’de sergiledikleri birbiriyle örtüşüyor mu görmek ister misiniz? Her bir bölüm ayrı ayrı vitrinlerde sergileniyor. 2 kat boyunca bu nesnelere bağlanıyor, sizinle birlikte gezen insanların yorumları eşliğinde hatıralarınızda kayboluyorsunuz.
Eğer arkadaşlarınızın yanında ağlamaktan çekiniyorsanız kesinlikle tek başınıza ziyaret edin Müze’yi…
Mutluluk nedir? İnsan mutlu olduğunu anda anlar mı, yoksa sonradan mı fark eder?
Sonradan fark edilmemesini temenni ettiğim tek şey bu kadar uğraşın değerinin bilinmesi. Orhan Pamuk’u birazcık merak edenler bilir, kendisi İTÜ Mimarlık’tan terktir. İyi bilenler ise Yeni Hayat’ta Taşkışla’yı nasıl anlattığını hatırlayacaklar…
Aldığı eğitimi Pamuk Müze’yi A’dan Z’ye tasarlarken oldukça iyi kullanmış. Son kattaki eskizler ve notlar bunun en büyük ve en etkileyici kanıtı olmuş…
Kitabı okuduysanız, elinizde kitabınız aklınızda kurgunuz ile Müze’yi mutlaka ziyaret edin. Eğer okumadıysanız bir kitabıı merak uyandırması için gereken her şeyin yapıldığına emin olup hemen son baskıdan bir tane edinin ve Müze’ye tekrar gelin.
Masumiyet Müzesi Pazartesi hariç her gün ziyarete açık. Ayrıntılar için: http://www.masumiyetmuzesi.org/W3/
Beni orada sık sık göreceğinize emin olabilirsiniz…
2 yorum
soz konusu orhan pamuk gibi buyuk sanatcılar olunca, biz mimarların bile bir adım geride durmamızda fayda var.
heyecanla hata aramışsın yazıda ama..