1970'lerde inşa edilmiş Fransa'nın popüler bir sahil beldesi olan La Grande Motte'nin 50. yıl dönümü vesilesiyle, Leclercq Associés Pompidou ve Tabarly iskelelerini yeniden tasarladı. Proje, 1970'lerin deniz kenarı tatil beldelerinden ilham alınarak yapıldı.
La Grande Motte, uzun zamandır sahil şeridinin beton yapılaşmasını simgeleyen ve popüler turizmin klişelerini temsil eden bir yer olarak biliniyor.
Ancak, Jean Balladur’un 1963 yılında hayal ettiği fütüristik şehir, çevresel kentçilik modelinin bir örneği olarak öne çıkıyor. Bu model, hem modern hem de doğa odaklı yaşam tarzlarını teşvik ediyor, yaya yaşamını ve güneşin ritmine öncelik veriyor.
Balladur, Teotihuacan’ın Maya piramitlerinden ve Brasilia’nın beyaz beton kıvrımlarından ilham alarak modern mimarinin geometrisini piramit formlarıyla birleştirerek sahil kumulları ve Cevennes dağları ile uyum içinde yeni bir şehir tasarladı.
Peyzaj mimarı Pierre Pillet’nin tasarladığı otuz bin ağaçlık orman, elli yıl sonra, hala eşit sayıda çam, çınar ve akçaağaç ağaçları şehri tuz ve rüzgar saldırılarından koruyor. Bugün, La Grande Motte, gökyüzü, toprak ve denizle temas halinde olan yeşil ve mavi bir şehir.
La Grande Motte, çoğunlukla tatilcilerin ziyaret ettiği bir tatil merkezinden, çevresindeki diğer şehirlerle yıl boyunca etkileşim halinde yaşayan gelişmiş bir şehir olma yolunda ilerliyor. Yine de, limanı odak noktası alan şehir merkezi önemli bir yenilemeye ihtiyaç duyuyordu.
Bu noktada da Leclercq Associés devreye giriyor, mekanın ruhunu yeniden yakalayan, gelecekteki büyük bölgesel ve sosyal değişimleri öngören iddialı projenin ilk aşamasını sunuyor.
Bir diğer önemli konu, her yıl sayısı giderek artan sıcak hava dalgalarıydı. İlk çözüm olarak yaprak döken ağaçlardan 245 tane dikmek ve palmiye ağaçlarından 50 tane nakletmek planlandı ve kamusal alanların güneş ışığına maruz kalma durumuna uygun bir yaklaşımla desteklendi. Mevcut ve öngörülen kentsel morfoloji, kışın güneş alan veya yıl boyunca gölgede kalan alanlar ve kentsel serin adalar yaratmayı hedefliyor.
Projenin kamusal alanları çeşitli zaman dilimlerine göre yaşıyor: günlük yürüyüşlerden koşulara, uzun yaz akşamlarından yat fuarı ve festivaller gibi büyük yıllık etkinliklere kadar farklı aktivite imkanları sağlıyor.
İskelenin genişliği, oturma mobilyalarının yerleştirilmesine, renkli geometrik desenli gölgelik yapıların kurulmasına, bir pazar yeri oluşturulmasına ve şehir merkezi ile bağlantılı etkinlik alanlarının yaratılmasına imkan tanıyor. Yenileme projesi, Jean Balladur’un mobilya tasarımından zemin desenlerine ve dokularına kadar uzanan bütüncül tasarım anlayışını genişletiyor.
Karanlıkta aydınlatma direkleri iskeleleri nazikçe aydınlatarak kentsel sahne etkileri yaratırken, yaya ışıkları çevredeki binaların mimari özelliklerini vurguluyor. Böylece, bitkilerin gölgeleri ve mimari dokuların harmanlandığı yeni bir evren ortaya çıkıyor.