Mies van der Rohe’nin Barselona Pavyonu İçin Moodboard

Modernist mimarinin en saf tezahürlerinden biri olan ikonik binanın arkasındaki bileşenleri ortaya çıkaran malzemelerden bazılarını yakından inceliyoruz.

1929’da Barselona Uluslararası Sergisi için Alman Pavyonu olarak inşa edilen ve 1986’da yeniden inşa edilen bu ikonik bina, Mies’in ünlü olduğu Modernist ilkelerin tüm özelliklerini taşıyor. Vurgulu yataylığı, açık plan düzeni ve minimalist detaylandırmasıyla ünlü olan pavyon projesinin malzeme kullanımı tartışmasız en belirleyici özelliği.

Görkemli ama havalı, zengin ama abartısız pavyonun malzeme paleti kontrast sanatını kutluyor. Anıtsal mermer plakalar, yakındaki şehrin koşuşturmacasından uzak ve sakin bir alan yaratmak için ince cam bölmeler ve yansıtıcı havuzlar birbirleriyle uyum içinde çalışıyor.

Traverten (zemin ve dış duvarlar)

Pavyon boyunca kullanılan en belirgin malzeme, projeleri sabitleyen lüks ama dayanıklı bir malzeme olan Roma traverteni. Traverten, yapının üzerine oturduğu kaideyi ve yansıma havuzunu çevreleyen ve dış dünyadan ayrılma hissi veren duvarları oluşturuyor. Yumuşak, sarımsı bir renk tonu olan rengi, bina boyunca yerleştirilen cesur malzemeler için bir fon görevi görüyor.

Altın Oniks (iç bağımsız duvarlar)

Binanın mrekezinde, Kuzey Afrika’daki Atlas Dağları’ndan elde edilen bağımsız bir altın oniks duvarı var. Bu levhanın benzersiz desenli yüzeyi, duvarın tüm genişliği boyunca simetrik bir mermer desenin görüntülenmesini sağlayan broşlama adı verilen bir ayırma işlemiyle ortaya çıkmış. Renk açısından, kehribar tonları turuncu ve koyu kırmızıya dönüşerek binanın iç kısmında bir odak noktası oluşturan zengin ve karmaşık bir bitiş sağlıyor.

Yeşil Mermer (duvarlar)

Barselona Pavyonu’nda yeşil tonlu iki tür mermer bulunmakta: Fransız Alpleri’nde çıkarılan cilalı yeşil Tinian mermeri ve Antik yeşil mermer. Bu duvarların tonları, aşağıdaki travertenlerin daha açık tonları ve yukarıdaki tavanın saf beyaz düzlemi ile tezat oluşturan koyu yeşilden gri-maviye değişiyor.

Cam (duvarlar)

Mies, pavyon boyunca şeffaflık seviyesini kontrol ederek, çevreleme hissini değiştirerek ve belirli manzaraları çerçeveleyerek çeşitli cam malzemeler kullanmıştı. Krohn’a göre, “bütün bir malzeme repertuarı kullanıldı: binada şeffaf camın yanı sıra yeşil ve gri cam, buzlu cam ve masa üstleri için siyah opak cam kullanılıyor.” Mermer bölmelerle birlikte Mies’in pavyonunun cam panelleri, duvarların geleneksel işlevine meydan okuyor; alanı kapatmak yerine, insanları bina içinde yönlendiren, iç ve dış arasındaki sınırları bulanıklaştıran aletler olarak hareket ediyor.

Paslanmaz Çelik (taşıyıcı kolonlar)

Mies van der Rohe’nin tasarımının anahtarı, çatıyı destekleyen sekiz cilalı çelik kolon seti. Krohn’un açıkladığı gibi, “Kolonlar, yük taşımayan bölme duvarlarından bağımsız olarak ayrı bir mimari elemanı temsil eden yapısal bir birim oluşturuyor.” Haç biçimli şekilleri gerekli yapısal sertliği sağlarken, cilalı yüzeyleri çevreleyen mermerden gelen ışığı ve renk parıltılarını yansıtıyor.

Siyah Cam (yansıtıcı havuz)

Barselona pavyonundaki iki havuzun daha küçük olanında, suyun yansıtıcı kalitesini yükseltmek ve bina içindeki tek süsü dramatize etmek için siyah cam kullanılmış: Georg Kolbe’nin “Şafak” başlıklı heykelsi figürünün bronz bir reprodüksiyonu mevcut. Hem heykel hem de arkasındaki desenli mermer duvarlar suya yansıyor ve eğrileri mekanı tanımlayan mükemmel düz çizgilerle tezat oluşturuyor.

Fildişi Deri (Barselona Sandalyeler)

Mies van der Rohe’nin kendisi tarafından tasarlanan Barcelona Sandalye, modern tasarımın bir simgesi ve öyle ki, bugün hala sadık reprodüksiyonlar üretilmekte ve satılmakta. Sandalyenin yapısı, pavyonun haç biçimli sütunlarını yansıtan cilalı paslanmaz çelikten. Sırt ve dirsekli koltuk, kenar ve düğme detayları ile kirli beyaz deri ile kaplanmış. MoMA bunu en iyi şekilde özetliyor: “Barcelona Sandalye, Mies van der Rohe’nin son derece disiplinli mimarisinin karakteristik özelliği olan çizgilerin dinginliğini ve orantıların ve malzemelerin rafine edilmesini sağlıyor.”