Mısırlı mimar Shahira H. Fahmy'nin konuğu olduğu ARKIMEET konferanslarının 25.'si, 13 Nisan Salı günü Buildist'in desteğiyle Bahçeşehir Üniversitesi’nde gerçekleştirildi.
Shahira H. Fahmy Architects (SFA)’in de kurucusu olan Fahmy, doğduğu, eğitim gördüğü ve mesleki pratiğini sürdürdüğü Kahire’den bahsederek konuşmasına başladı. Fahmy kentin genel durumunu şu sözlerle özetledi: “Nüfusu 18 milyona yaklaşan Kahire doğuya ve batıya doğru hızla büyümeye devam ediyor. Doğu ve batıda yer alan uydu kentlerin yanı sıra kentin çeperinde kaçak yapıların da yoğunlaştığını görüyoruz. 2004 yılı Kahire için iyi geçmedi, ardından 2008 yılında gelen ekonomik krizle kentin ekonomisi de kötüleşti. Modern mimariye bakıldığında ise nostaljik-milli figürlerden, Firavun’dan ve İslam’dan etkilenen yapıların yanı sıra Dubai’yi de etkisi altına alan batılılaşma etkileri de görülüyordu. Bunun yanı sıra Hassan Fathy gibi kendi yaklaşımlarını sürdüren mimarlar da vardı.”
Fahmy, Mısır ve Kahire paralelinde ofislerinin gelişimini de dinleyicilerle paylaştı: “2002 yılında yaptığım ilk çalışmam inşa edilmedi. 2004 yılında Mısır’ın önemli mimari simgelerinden biri haline gelen Kahire Amerikan Üniversitesi’nin yeni kampüs projesi sırasında birçok mimarla çalışma imkanı buldum. Bu çalışma sayesinde tanınırlığımız arttı ve bunun da enerjisiyle ürün tasarım işine girdik. Milano’daki ilk Mısırlı tasarımcılar olarak birçok yayında yer aldık. Bu tanınırlık sayesinde birçok özel iş aldık ve yavaş yavaş toplumsal yapılara yöneldik. Kariyerimizin her noktasında ticarileşmeden görünür olmayı ve kimliğimizi korumayı hedefledik. Kahire’deki birçok mimari ofis sadece üretim amaçlı çalışmalar yapıyorlar, tasarım ofislerinin sayısı ise 10-20’yi geçmez. Ama artık iletişimin de gelişmesiyle Kahire gelecek vadeder hale geldi. Son yıllarda Mısır’ın da kültürel anlamda ivme kazandığını gözlemliyorum ve bu ivmenin gelişmesini istiyorum.”
Fahmy, Mısır’daki çok fonksiyonlu yapıların ilk örneklerinden birisi olarak nitelediği Westown-Block 36 projesinin tasarım aşamalarında izlediklerini yolu şu sözlerle anlattı: “Bu tasarımı anlatırken yaparken meskene dair fikirlerimizden ve mahremiyet kavramının hala hayatımızdaki öneminden bahsetmek istiyorum. Meskenin içe-dışa dönüklüğü, sınır kavramı ve güvenlik tasarımda gözettiğimiz önemli noktalardandı. Bizim daha önce gördüğümüz desenlere baktık. Sınırlar, geçişler, kapılar, iç-dış alanlar, içeriden dışarıya geçişte arada bulunan katmanlar, eve gelene kadar geçilen yollar, iklimlendirme, jaluziler, perdeler… Bütün bu ara alanlar ve elemanlar, hepsinin önemli olduğunu gördük. Yapının konumlandığı Westown, Kahire’nin çeperinde yer alan bir bölge. Kahire’den bir otoyolla gidilen Westown, bütün Kahirelilerin alışık olduğu bir yer. Tasarımımıza başlarken önce mekan analizleri yaptık, bu küçük alandaki her şeyin birer nirengi noktası olmasını ve havanın binaya ulaşmasını istedik. Bu tasarımda her şey aynı aslında, mekanlar aynı şeyden eklemeler-çıkarmalar yapılarak oluşturuldu. Tasarım aşamasında cephede farklı desenler ve renkler kullandık. Her apartmandan farklı olmasını, güvenli bir aile evi hissi vermesini istedik. Şu anda malzemeyle ilgili çalışmalarımız devam ediyor. İşlevlere göre nerde katı, nerde şeffaf cepheler yaratacağımız üzerinde çalışıyoruz.”
Fahmy’nin konuşmasının bitmesinin ardından, dinleyicilerin sorularına geçildi. Konferansın devamı niteliği taşıyan soru-cevap bölümünde, Fahmy, ofisi, pratikleri, Kahire ve Mısır hakkında birçok konu tartışıldı.
Soru: Biz Westown- Block 36 projesinin konumlandığı böylesi bir alanda birbirine benzer binalar yapmaya alışığız. Siz nasıl diğer binaları gözardı ederek tasarımınızı gerçekleştirdiniz?
Shahira Fahmy: Size katılıyorum. Burası yeni bir alan ve proje zorluydu. Projenin 4 farklı ekibe verilip hiçbir brief verilmemesi de ilginçti. Ben bu aşamada bina geliştiricisini de yönlendirmeye çalıştım. Projeye 2008 yılında başladık ama ekonomik sebepler yüzünden şu anda proje durmuş vaziyette. Aslında proje durdurulduğu için de mutluyum, sanki boşlukta tek başıma çalışıyormuşum gibiydi. Proje başladığında belki konsepti yeniden ele alacağız.
Soru: Konuşmanızda da bahsettiğiniz Hassan Fathy çok iyi ve sürdürülebilirliği de ele alan bir mimar. Sizin tasarımınızda sürdürülebilirliğin yeri nedir?
SF: Ben sürdürülebilirlikten bahsetmedim çünkü mevcut olarak gördüm. Tasarımımızın ilk aşamasından itibaren doğal havalandırmayı düşündük. Bu proje bir ön konsept çalışması, cepheleri yerel malzemelerle nasıl kaplayacağımıza hala bakıyoruz.
Soru: Mahremiyet kavramından bahsettiniz ama cephelerde şeffaflığı da görüyoruz. Bu bir anlamda Batı’ya da bir gönderme mi?
SF: Bu biraz da aceleye gelen bir ön konsept çalışması, sonuç değil. Katıdan şeffafa, cama doğru geçişler oldu, son üründe bu kadar çok cam olmayacak.
Soru: Anladığım kadarıyla bu proje epey zaman almış. Bu bizim standartlarımıza göre çok uzun bir süre. Özellikle gayrimenkul sektöründe tasarım aşamasında zaman kaybedilirse talepler değişebiliyor.
SF: Kendimi iyi ifade edemedim sanırım. Bu projenin konsept aşaması 2 ay sürdü ve 2008 Nisan’da proje durduruldu. Geliştiriciler, 1 ay önce yeniden başlatacaklarını söylediler, şu anda ise piyasayı anlamaya çalışıyorlar. Söylemlerinde de sürekli oda sayılarını değiştiriyorlar.
Soru: Ofis ortamınızdan ve ürün tasarımı ya da mimari anlamda gerçekleştirdiğiniz mesleki pratiklerinizden bahsedebilir misiniz?
SF: 2004 yılında 2 kişiyle kuruldu ofisimiz. Şu anda 26 mimar çalışıyor. Şu anda %85-90 mimari, %10-15 gibi de iç mimari çalışmalarımız devam ediyor. Ürün tasarımı Mısır’da yeni olan bir şey ve bu konuda bilmediğim birçok nokta, hala bazı materyallere ilgi duyuyoruz. Ürün tasarımları bizim kendimizi tanıtmamızı sağladı ve bir bakıma gözlerimizi açtı. Mimar iyi bir mimar olabilir ama reklam olmaksızın bunu duyurması çok zor. Mısır’da bu anlamda her şey çok yeni, mimarlık dergileri bile 2008 yılında çıkmaya başladı.
Soru: Sunumunuzda örneklerini gösterdiğiniz desenlere bakıyoruz ama tasarımlarınızda bunu göremiyoruz. Her yerde sadece Avrupa’daki modern mimariye bakıyoruz.
SF: Batı’nın taklidi değil, global bir dünyada yaşıyoruz ve orada neler olduğunu görmeliyiz. Kullanacağımız küçük desenler bile belki kullanıcılar tarafından zor kabul edilecek. Onlar bu desenlere aşinalar ve belki bakmak istemeyecekler.
Soru: Hassan Fathy’ye hem dinleyiciler hem siz birkaç kez atıfta bulundunuz. Modern mimarinizde bu kadar baskın bir figürle nasıl başa çıkıyorsunuz? Onun bu “hakimiyeti”ni nasıl yorumluyorsunuz. Bu sizi için bir avantaj mi dezavantaj mi?
SF: Hassan Fathy’nin stili tabii ki çok takdir ediliyor. O ülkemizde mimara statü kazandırdı. Ben ondan konsepti, nasıl ele alacağımı öğrendim. Açıkçası onun yaptıklarıyla çok ilgili değilim, çünkü bu onun yorumu. Ondan tabii ki çok sey öğrendik ama herkesin yorumu başka.
Soru-cevapların da tamamlanmasıyla konferans sona erdi. Bir sonraki ARKIMEET konferansı Rus Mimar Yury Grigoryan’un katılımıyla Buildist’in desteğiyle 11 Mayıs 2010 saat 19:00’da Bahçeşehir Üniversitesi’nde gerçekleştirilecek.