Mimar Alpay Demirci, bugün önemli yapılara imza atan 'mimarları' anlattı.
Mimarın ve mimarlığın yeterince tanınmadığını ifade eden Demirci, “Farkında olmasak da günlük hayatımızla iç içe olan bü mesleğin yeterince tanınmadığı, tanıtılmadığı, tanımlanamadığı kanaatindeyim. Antropolog Prof.Dr. David Harvey ‘in de söylediği gibi herhangi bir çalışma içinde ‘dönüştürücü'” bir etkinlik ile uğraşan herkes biraz mimardır aslında. Basite indirgenmiş, bu kavramsal tanımlamadaki mimarın mesleği olan mimarlık, derin ve kapsamlı unsurları hiyerarşik bir yapıda barındırır” dedi.
İyi bir mimarın olmazsa olmazlarını ifade eden Demirci, sözlerine şöyle devam etti: “Temel hizmeti olan tasarlama eylemini icra ederken öncelikle kullanıcının isteklerine cevap verebilecek, ihtiyaç-fonksiyonellik-estetik üçgeninde dengeli mekanlar üretmeli ve bunu yapabilmesine olanak sağlayacak teknik, malzeme ve mevzuat bügisine sahip olması gerekiyor. Bir yandan da sanatsal tarafın yanı sıra işin bilimsel tarafına, tüm tasarım ve uygulama sürecinde dahil olması gereken mühendislik vb. diğer disiplinlere hakim olmalı ve onları yönetebilmelidir. Bilim ve sanatın bir arada olduğu ender mesleklerden bir tanesidir. Hem estetik hem de teknik ihtiyaçlara cevap verecek tasarımlar üretme yeteneğine sahip olması gereken mimar, bu yeteneğini doğru bir biçimde kullanabilmesi için sanat, teknoloji ve antropoloji alanlarında yeterli donanıma da sahip olmalıdır. Tüm bu unsurlan bünyesinde bir orkestra şefi gibi harmanlayarak kurguladığı mekan şekillendirmesi ve sürecin tamamında sahip olduğu sanatsal, kaygının ona yön vermesidir.”
Sürekli yeni ürünlerin sektöre dahil olduğunu veya mevcut ürünler tasarırnsal olarak çeşitlenerek karşılarına çıktığını anlatan Demirci, son dönemlerde bir gözlemini ve serzenişini dile getirdi. Demirci, “Ahşap malzeme bakım gerektiren bir ürün. Pahalı olması nedeniyle de karşımıza birçok ahşap görünümlü malzeme çıkıyor. Ahşap görünümlü seramik, pvc, alüminyum, kompozit levha ve boya. Kişisel yaklaşım olarak, malzemeyi olduğu gibi kendi öz nitelikleri ile kullanmaya çalışmakta olan bir mimar olarak, görünümlü ürünlerin birçoğunda esinlendiği mamule yeterince benzeyememesi çok ciddi bir kirlilik yaratmakta olduğunu söyleyebilir. Bunun yanında beni sevindiren gelişmeler de var. Konutlarda silikon cephe kullanımı azalıyor. Sırf prestij algısı uğruna her yerde koyu renk parlak takım elbiseler giyen konut binaları gördüğümüz bir dönemden geçtik. Konut mekanlarında en çok ihtiyaç duyulan şey olan gün ışığı, silikon cepheler tarafından engelleniyor ve pencereyi ardına kadar açamıyordunuz. Bundan vazgeçiliyor artık” dedi.
Mimarın uzun bir çalışma hayatı olduğunu ifade eden Demirci, bu yolculuğu bir meslek icrası olmaktan ziyade bir yaşam biçimi olarak özel hayat kavramının tanımsız hale geldiğini dile getirdi. Demirci, “Başarılı bir mimar olmak, başarısız bir eş olmak ile doğru orantılı olur çoğu zaman. Tavsiyem, eşleri de mimar seçmek. Keza ben öyle yaptım. Eşlerden biri sanatsal yaklaşır, diğeri bilimsel. Biri iç olur biri dış. Çatışma aile içinde olur, mutluluk işverende” dedi.
Yüksek pencereler ve Fransız balkonları tercih ettiğini ifade eden Demirci, “Doğru tasarımla birlikte, hem daha hesaplı üretimler yapmış oluyorsunuz, hem de daha estetik çözümleri yakalayabiliyorsunuz. Kullanıcı da birçok sebepten son dönemde daha küçük evleri tercih eder oldu, bu aralar çokça 1+1 yoğunluklu projeler tasarlar olduk. Bu tür projeler de 30 ila 40 metrekare arasında daireler çözebiliyorsunuz, bu durumda az önce bahsettiğim cephe çözümleri daha da önem kazanıyor. Mekan etüdünün de üst düzeyde tutulması ve kullanıcıya en az metrekarede en ferah mekanın sunulması gerekiyor” diye konuştu.