Mimar Selim Senin’in The Plan Awards 2020'de finale kalan projelerinden Hills Shopping Mall projesi Retail kategorisinde 1.'lik ödülü alırken, Kızılırmak Köprü projesi de mansiyon ödülüne layık görüldü.
Proje Açıklamaları
Hills Shopping Mall
Proje alanı, Ruanda’nın başkenti Kigali’de yer almaktadır. İklim olarak yıl boyu oda sıcaklığında bir sıcaklığa sahip olan Ruanda, ne ısıtma ne de soğutma sistemine ihtiyaç duymayan iklimiyle dünyada eşsiz bir konuma sahiptir.
Açık alan kullanımının bu derece konforlu oluşu, yapı tasarımına temel girdilerden birini oluşturmaktadır. Klasik avm mantığında, tamamen dışa kapalı bir yapı tasarlamak yerine, her katta yapılan geri çekilmelerle bina cephesi boyunca teraslar oluşturulmuştur. Bu teraslar sayesinde, normalde sadece zemin katta ticari mekanlara erişim sağlayan klasik avm tipolojisi, her katta dışardan ulaşılabilen bir tipolojiye dönüştürülmüştür. Bu sayede yapı cephesi, gezilebilen ve kentsel bir alan olarak tanımlanmıştır ve kent hayatının binayla karşılaşıldığında kesintiye uğraması yerine, cephede her katı birbirine bağlayan açık merdivenlerle kent hayatının bir uzantısı haline gelmiştir.
Her katta oluşan teraslar, çatıyla kapatılarak yarı açık bir alan tanımlanmıştır ve yağmura, öğlen güneşine karşı koruma sağlanmıştır. Çatıyı taşıyan kolonlar, bu yarı açık alanı bir ormanlık alan etkisi oluşturacak şekilde tanımlamıştır ve ormanlarla kaplı Afrika coğrafyasına imgesel bir göndermede bulunmaktadır.
Kigali Genocide Memorial Amphitheatre
6 Nisan 1994’te Burundi ve Ruanda Devlet Başkanlarının roket saldırısı sonucu meydana gelen uçak kazasında hayatını kaybetmesi haftalar süren yoğun ve sistematik katliamları ateşlemiştir. Cinayetler – bir milyondan fazla insanın öldüğü tahmin ediliyor – uluslararası toplumu şok etti ve açıkça soykırım eylemleriydi. Ayrıca tahmini 150.000 ila 250.000 kadına da tecavüz edildi.
Amfitiyatro binaları tarihte her zaman var olmuştur. Tarih boyunca inşa edilen amfi tiyatrolar, plansal düzlemde genellikle yarım daire şeklinde inşa edilmiştir. Dairesel form, amfitiyatro yapılarının karakteristik özelliğidir. 1994 yılında yaşanan soykırım, ziyaretçilerin tarihi akışı izleyebilecekleri şekilde Ruanda’daki Soykırım Müzesi’nde ifade edilmektedir. Mevcut amfitiyatro, müzenin ana giriş kapısının yakınında yer almaktadır. Bu amfitiyatro da yarım daire şeklinde inşa edilmiştir. Ülkede aylarca aşırı yağış olduğu için, müze yönetimi amfitiyatroyu kapatmak ve mevcut kapasitesi artırmak için yeni bir proje tasarlanmasını öngörmektedir. Amfitiyatro yapıları ortaya çıkarılmış tasarımlardır.
Amfitiyatro yapıları sahne ve tek açık alanla tanımlanan seyirci kısmından oluşur. Projedeki esas çözülmesi gerek konu, konut ve ofis gibi yan yana bir mekan dizilimlerinin olduğu yapılar yerine sadece bir açık mekan tasarlanması gerekliliğidir. Bu çerçevede bir yapı değil, bir BOŞLUK tasarlanmıştır.Kavisli çelik formlarla örtülü seyirci alanından oluşan proje Ruanda tarihi Kral Evleri kubbe şeklinde dairesel formundan esinlenilmiştir. Binanın dairesel boşluğu, hem Ruanda Kral Sarayı’nın dairesel şekline hem de antik amfitiyatro binalarının karakteristik dairesel şekline referans vermektedir. Soykırım olayları, toplumlar tarihinde kaybedilen yılları temsil ediyor, toplumun hafızasında bir BOŞLUK. Soykırım sonrasında toplumun farklı katmanları arasında bir uçurum ve ülkenin ilerlemesi için bir boşluk oluşmuştur. Kapalı kutu şeklinde bir amfitiyatro binası tasarlamak yerine, BOŞLUK tasarlama fikrinin bir diğer nedeni de sosyal ilerlemede bir BOŞLUK yaratan soykırım olgusunun binanın mimarisinde ifade edilmesidir. Binadaki amfi tiyatro alanını tanımlayan devasa boşluk, soykırım olayının toplumda yarattığı boşluğu yansıtmaktadır. Tasarlanan yapı sadece işlevini yerine getiren bir kütle değildir. Fonksiyonun tarihine dayanan karakteristik bir mimarisi, bulunduğu ülkenin yani Ruanda’nın kültürüne ve tarihine dayanan bir mimariye sahiptir. Strüktür olarakta çelik kabuğun ahşap panellerle kapatılmasıyla oluşturulan etkinlik mekanı, polikarbon panellerin kapladığı bir dikdörtgenin içine yerleştirilmiştir.
Sivas Kızılırmak Köprüsü
Tasarlanacak köprü, Sivas Kent Merkezi ile Cumhuriyet Üniversitesi’ni birbirine bağlayacak olan Recep Tayyip Erdoğan Bulvarı’nın Kızılırmak nehrini geçtiği noktada yer almaktadır.
Karayolu ve raylı ulaşımı sağlamak üzere proje kapsamında yeni yapılacak köprüden beklenen nitelikler şu şekilde sıralanmaktadır:
Aynı anda hem yaya, hem bisiklet hem araç hem de tramvay geçişine izin vermesi planlanan köprüde bütün fonksiyonların aynı kotta çözülmesi yaya kullanıcıları için konforlu bir ortam sağlamayacağı düşünülerek farklı nitelikteki yollar farklı kotlarda çözülerek kesitte ters bir piramit oluşturuldu. İnsanları gürültüye karşı korumak için köprü katmanları farklı yüksekliklerde düşünüldü. Köprü klasik bir fonksiyon olarak karşıya geçmenin yanında kamusal bir mekan olarak hayal edildi.Bu kamusallığı oluşturmak için üçgen platformlar tasarlandı.bu platformlarda, oturup nehri seyredebilir, mini bir konser verebilir, bir konuşma yapılabilir. Platformlar aynı zamanda köprünün taşıyıcılığını da sağlamaktadır. Karşılıklı olarak çelik kablolarla birbirine asılan platformlar köprünün strüktürünü dengede tutmaktadır. Sivas’ın en önemli sembollerinden tarihi Divriği’nin çatısındaki konik sivrilik, üçgen platformlarla tekrar edilerek köprüye ana karakterini vermektedir. Yan silüetlerde Divriği’nin konik çatısı üçgen platfromlar sayesinde tekrar ederek, yeni yapılacak köprünün mimari karakterinde Sivas’ın tarihiyle ilişki kurulmaya çalışılmıştır.
Urban Tent
Antalya’ya hakim bir tepe üzerinde tasarlanan yapı, şehre sosyal anlamda bir buluşma noktası, etkinlik merkezi olarak hizmet etmesi beklenirken aynı zamanda ikonik bir mimari tanımlaması öngörülmüştür.
Yayla ve dağlarda insanların çadır kurması fikrinden yola çıkılarak, tüm şehre hizmet edecek kentsel ölçekte bir çadır tasarlanmıştır. Normalde 2 3 m uzunluğa sahip çadır strüktürü, 150 m uzunluğunda tasarlanarak tüm kentin kullanabileceği bir ölçeğe getirilmiştir. Yapı, arazi eğimiyle farklı şekillerde etkileşime girmektedir. Araziye oturan 3 farklı kottaki teras alanlarını yarı açık olarak tanımlamaktadır. Üst kottan çatı strüktürüne asılı olarak tasarlanan rampaya girildiğinde, çelik taşıyıcılarla havada asılı olan bu rampanın aynı zamanda yarı açık bir sergi alanı olarak kullanıldığı görülecektir. Zemin kotundaki workshop terasında tasarlanan eserler burada sergilenebilecektir.
Rampayla ulaşılan seyir terası tüm Antalya’ya karşı doyumsuz bir manzara sunmaktadır. Asılı duran seyir terasından merdivenlerle en alt kottaki terasa ulaşılabilmektedir. En büyük alan tanımlayan bu teras, düğün, konser, toplantı gibi çeşitli etkinliklere ev sahipliği yapabilmek üzere tanımlanmıştır.