İstanbul Devlet Tiyatrosu, Mimar Sinan’ın hayatını sahneye taşıdı. ‘Sinan Süleymaniye’de’ adlı oyunda Koca Sinan’ın başyapıtlarından olan Süleymaniye Camii’ni inşa süreci ve karşılaştığı zorluklar anlatılıyor.
Olmaz denen her işi olduran bir Mimar… Mimar Sinan… Ustalık dönemini taçlandıracak olan ‘Süleymaniye Camii’ni inşa süreci tiyatro sahnesinde… Mimar Cem Günen tarafından yazılan ‘Sinan Süleymaniye’de’ oyunu prömiyerini yaptı. İstanbul Devlet Tiyatrosu böylece tüm zamanların en iyi mimarlarından olan Koca Sinan’ı tüm yönleriyle tiyatroya taşıdı. Oyun, Ser Mimar Hazretleri’nin Süleymaniye’yi yedi yılda bitirememesi üzerine dönemin padişahı Kanuni Sultan Süleyman ile karşı karşıya gelişini konu ediniyor. Ayrıca Sinan’ın başarma hırsı, çalışma arkadaşlarına olan sadakati, padişaha karşı olan cesareti ve sanatının sorgulanmasına izin vermemesi gibi özelliklerine tanık olmak da mümkün. Oyunun galasını izledik ve yönetmeni Mahmut Gökgöz ile konuştuk..
“Oyun Mimar Sinan’ın Süleymaniye Camii’ni yapma sürecini anlatıyor. Genel olarak camileri 7 yılda bitiriyorlar. 7’nin uğuruna inanılıyor. Fakat 7 yıl bitiyor ve Süleymaniye bitemiyor. Çünkü çok büyük ve çok görkemli bir yapı. Sinan bunu yaparken su kemerleri, köprüler ve başka yerdeki camiler gibi eserlere de imza atıp hepsini birlikte yapıyor. Bundan dolayı 2,5 aylık bir gecikme yüzünden Sultan Süleyman ile kapışıyorlar.”
“Bunun altından da dönemin Şeyhülislamı Ebu-Suud Efendi çıkıyor. Süleyman, iki aylık bir zaman dilimi verir ve Sinan camiyi bitirir. Kurgusal tarzda bir oyun. Biyografik bir tarafı yok. Tabii ki tarihsel olaylar yerli yerinde ama Süleymaniye’yi görkemiyle tiyatro sahnesine bire bir koyamayacağımız için dekorda da kostümde de biraz sembolizme gittik. Uzun bir oyundu, Cem Günen mimar. O sebepten teknik olarak mimari bakımda çok fazla bilgi vardı. Yönetmen olarak kendi inisiyatifimi kullandım. Teknik bilgileri biraz ayıkladım. Dramatik yapıyı öne çıkarmaya çalıştık.”
“Mimar Sinan bir insan. O kadar çok çalışıyor ki, oyunda ‘Sultan Süleyman ne bilsin şuradaki evine 3 aydır gidemediğini’ diyorlar. Osmanlı’daki tüm mimarların başı o. Çok alçak gönüllü. Bir dervişin müridi aynı zamanda. Ondan da şefaat diliyor. Süleyman’dan korkmuyor, birlikte çalıştığı yoldaşlarını üzmekten korkuyor. Onların başarısız olma ihtimalinden korkuyor. Yoksa derdi canı değil. Bu oyunda önemli bir söz vardı: ‘Siyasi iktidarlar sanata karışmamalıdırlar.’ Yönetmen olarak benim bir katkım var ise bunu işlemeye çalıştım.”
“Sinan Süleymaniye’de” oyunu ocak ayının ilk 2 haftası Cevahir-1’de, 3. haftası Elazığ ve Malatya’da turnede, 31 Ocak’ta da Beykoz Ahmet Mithat Efendi Sahnesi’nde tiyatroseverlerle buluşacak.