Ataşehir'de açılan Mimar Sinan Camisi'ni gezen Ahmet Hakan gözlemlerini aktarıyor.
İLK HİS: Selimiye’ye girince “vay be” diyorsun… Süleymaniye’ye girince şöyle bir sersemliyorsun… Ataşehir’deki Mimar Sinan Camii’ne girince ise yeni yapılmış inşaat kokusu ile kullanılmamış halı kokusunun ortasında kalıp “iyi bir işçilik çıkarmışlar” diyorsun. Ötesi yok…
ŞEHİR: Eskiden şehirler camilerin etrafında büyürmüş. Bu cami ise büyümüş bir şehrin ortasına kondurulmuş. Hem de etrafta ne var ne yok diye hiç bakılmadan, çevreye uyum pek gözetilmeden… “TOKİ estetiği” diye bir şey var mı, bilmiyorum. Ama eğer varsa bu cami o estetik anlayışının bir ürünü gibi…
DERUNİ Mİ? Siz bakmayın fotoğraflarda “mukaddes emanetler karşısında etki altında kalmış Ertuğrul Özkök bakışı”nı taklit edip uzaklara dalmama… Deruni bir etki altında kalmadım camide… Sadece yapılan zanaatkârlığı takdir ettim, o kadar.
MİMARİ: Mimari açıdan tamamen geleneksele sırtını dayamış cami… Biraz Selimiye, biraz Süleymaniye… Betonarme tekniğiyle Mimar Sinan’ı taklit etmişler… Fakat Mimar Sinan camilerinde rastlanılan harika akustik bu camide yok… Yine Mimar Sinan camilerinde görülen doğal klima sistemi de yok bu camide… Ve yine Mimar Sinan camilerinde görülen doğal aydınlatma sistemi de yok.
ATAŞEHİR: Ataşehir’e şöyle bir bakınca “bu cami çok bile” dediğim de oldu… Düzensiz, intizamsız, göz yoran, estetik kaygısız bir şehir Ataşehir… Böyle bir yere yapılacak caminin “çok yüksek bir sanat eseri” olmasını beklemek ne kadar gerçekçi?
AVİZELER: Caminin içinde sadelik egemen… Tavan süslemeleri görkemli ama bağırmıyor. Mihrap, minber, kürsü… Üçü de vakur ama gösterişçi değil… Ama sıra avizelere gelince orada durmak gerek… Avizeler dizayn ürünü gibi… Alabildiğine postmodern… Bu caminin selatin camilerden farklı tek yanı avizeleri diyebilirim.
Ahali pek memnun
Caminin ziyaretçisi çok…
Ataşehir’den geçerken “Tayyip Bey’in yaptığı camiyi bir gezelim bakalım” diye mola veriyorlar.
Bazılarıyla konuştum, “Nasıl buldunuz camiyi?” diye sordum.
Hepsi ama hepsi “mükemmel” diyordu. “Allah razı olsun yapanlardan” diyordu. “Şahane bir eser” diyordu.
“Kopya” diyen, “taklit” diyen, “Mimar Sinan’ın kemikleri sızladı” diyen, “aradan 4 yüz yıl geçmemiş gibi olmuş” diyen, “Yahya Kemal” diyen bir kişi bile yoktu.
Kendimi bir an Yakup Kadri romanlarından fırlamış “halkına yabancı aydın” gibi hissetmeyeyim mi?
ŞADIRVAN: Biz alışmışız şadırvanların cami avlusunda yer almasına… Mimar Sinan Camii’nde şadırvan konusunda hayli devrimci bir tutum takınılmış… Şadırvan “eksi ikinci kat”ta… Hemen söyleyeyim: “Eksi ikinci kat”tan caminin içine giden merdivenler var… Yani abdest alınan yerler, biraz “mahrem” bir alana çekilmiş ve gayet de iyi olmuş.
En çok tartışılan konu
Camide VIP olayına açıklık getiriyorum
Mimar Sinan Camii’nin açılış töreninde Başbakan Tayyip Erdoğan, yurtdışından gelen konuklarını ağırlamıştı.
Haber bültenlerinde olay şöyle anlatılmıştı:
“Başbakan konuklarını caminin VIP bölümünde ağırladı”.
Bu cümle nedeniyle kıyamet koptu:
“Camide VIP olur mu?”
Konuya açıklık getiriyorum:
Camideki VIP bölümünün, caminin namaz kılınan bölümüyle hiçbir ilgisi yok.
VIP bölümü dedikleri, alt katta… “Eksi bir”de…
Havaalanlarındaki “VIP” bölümlerine benziyor.
Camilerde “imam odası” denilen bölümler vardır ya…
Öyle bir şey.
Ama tabii daha konforlu, daha şatafatlı…
İlginç bir nokta Duvardaki Fatıma
Bizim camilerin duvarlarında Allah, Muhammed, Ebubekir, Ömer, Osman, Ali yazar.
Bazılarında “Hasan” ile “Hüseyin” de yer alır.
Ama ben hiç “Fatıma” yazısına rastlamadım.
Ali Bulaç’ı aradım:
“Ben de rastlamadım” dedi.
Ardından da ekledi:
“Ama iyi olmuş…”
– Caminin bazı bölümleri tamamlanmamış. İç merdivenlerde ve alt katlarda eksikler var.
– Alt katlar alışveriş merkezi havasında…
– Caminin avlusunda namaz kılacaklar için bir örnek hasırların yer aldığı bir depo var.
– Caminin tam ortasında küçük bir şadırvan var. Şadırvandan gülsuyu akıyor.
– Ayakkabı koyma bölümleri ahşap ve pratik.
– Cami büyük ama kapıları küçük…
– Alt katlarda asansör mevcut… Her biri 14 kişilik dört adet asansör hizmet veriyor.
– Caminin yanı başında büyük, çok büyük bir park var… 46 bin metrekare diyeyim de büyüklüğü anlaşılsın.
– Caminin bir tarafı E-5 karayoluna bakıyor, bir tarafı parka, bir tarafı ise gökdelenlere bakıyor. Yani gökdelenler arasında sıkışmışlık hissi her açıdan söz konusu değil.
– Otopark ücretsiz.
– Caminin duvarlarından birinde Başbakan Tayyip Erdoğan imzalı bir metin yer alıyor. Metin kötü, metnin duvara işlenme biçimi kötü, koskocaman duvarın tamamen bu metinle kaplanması kötü.
– Camide iki imam, üç müezzin görev yapıyor. İmamlardan İbrahim Urgancı 34 yaşında. İlahiyat mezunu… İngilizce ve Arapça biliyor.
1 Yorum
anlamlar curcunası