Mimarlar Odası Bursa Şubesi 16. Dönem Yönetim Kurulu Asil ve Yedek Üyeleri 2. dönemlerinde, görev sürelerini tamamlayamadan görevlerini bırakmak durumunda kaldıklarını ve bu sürece nasıl geldiklerini özetleyen bir basın toplantısı yaptılar.
Mimarlar Odası Bursa Şubesi 16. Dönem Yönetim Kurulu Asil ve Yedek Üyeleri, Can Şimşek, Üzeyir Güven, Zuhal Aslı Saka, Seyhun Öner, Mustafa Köse, Hakan Topcu, Can Şahin, Bihter Görüşen’in istifa açıklamaları şu şekilde:
Mimarlar Odası Bursa Şubesi 16. Dönem Yönetim Kurulu üyeleri olarak, Şube mekânımızda yönetici kimliklerimizle son kez bir arada olduğumuzu üzülerek bildiririz.
Şubemizin yönetiminde bulunduğumuz 15. ve 16. Dönemlerinde, Kentimize ve meslek ortamımıza katkı sağladığına inandığımız birçok önemli çalışmaya imza attık. Torba yasalar ve KHK’ler ile her gün biraz daha daraltılan meslek alanlarımızda; mimarlık ürünlerinin niteliği ile değil niceliği ile anıldığı; Ülkenin imarından sorumlu Çevre ve Şehircilik Bakanı’nın bile “En büyük hırsızlıklar, kötülükler, belalar imardan geliyor” şeklinde itiraf niteliğinde beyanlarda bulunduğu yozlaşmış bir imar ortamında; gerçekleştirdiği her eylemde ‘Mimarca’ yaklaşımlar geliştirmeye gayret eden bir yönetim anlayışını yaşatmaya çalıştık.
Kenti yönetenlerin Bursa’mızı babalarının malı gibi görmelerine; şehrin kaynaklarını hesapsızca harcamalarına ve kenti tahrip etmelerine karşı mücadelemizden bir gün bile geri durmadık. Özellikle son dönemde, kentsel dönüşüm adı altında ortaya atılan ve deprem korkusu ile vicdanları sömürerek ‘kentten çalmanın’ en yeni ve pervasız örneği olan 0,50 emsal artışlarına karşı tepkimizi en sert şekilde dile getirdik. Halkı bilgilendirme toplantıları yaptık. Ortaya koyulan uygulamalara gücümüz yettiğince itiraz ettik; davalar açtık.
Mimarlık ortamını geliştirmeye yönelik birçok etkinlik gerçekleştirdik. Türkiye Mimarlığını sorguluyor 1. ve 2. Sempozyumu; Yapı Yaşam Kongreleri ve yan etkinlikleri; birçok söyleşi, konferans, sergi, yayın ve benzeri çalışma ile kent ve mimarlık ortamına katkı koymaya çalıştık.
Henüz yolun çok başında da olsa, Bursamimar TV ile Türkiye’de internet yayıncılığına başlayan ilk Şube olduk.
Meslekte haksız rekabeti önlemenin en önemli koşullarından biri olan mimarlık yarışmaları konusunda hep hassas davrandık. Siyaset ayırt etmeden yerel yönetimlerin birçoğu ile görüştük. “biz yapalım” demedik; “yarışmayla yapalım” dedik!
Ülke siyasetine ilişkin söylemlerimiz her zaman Atatürk ilkelerini yaşatmak ve Cumhuriyetimizi korumak temelinde şekillendi. Hiçbir zümrenin sözcüsü olmadık!
Tepkilerimizi siyasi görüşlerimize göre şekillendirmedik. Sol yönetimlerin hatalarını en sert şekilde eleştirmeyi de bildik; iktidar partisine mensup yöneticilerin doğrularını açık yüreklilikle takdir edebilmeyi de! Merkezimizin “bütün davalar Nilüfer Belediyesi’ne açılıyor” şeklindeki çarpıtmalarına kulaklarımızı tıkadık, “kol kırılır yen içinde kalır” demedik. Bu yaklaşımımızla sadece kendi seçmenlerimizin değil, tüm üyelerimizin ve kamuoyunun saygısını kazandık.
Kütahya, Bilecik, İnegöl ve Gemlik Temsilciliklerimizle ilişkilerimizi hep sıcak tuttuk. Merkez Yönetiminin bize yaptığı gibi, “ödentilerini göndersinler, ayağımıza dolanmasınlar da ne yaparlarsa yapsınlar” demedik; temsilciliklerimiz var olduğu için şubemizin var olduğunu asla aklımızdan çıkarmadık.
Ülkemizi ve Kentimizi koruma konusunda samimi olduğuna inandığımız tüm kişi, kurum ve kuruluşlar ile iyi ilişkiler geliştirdik. Fakat göreve ilk başladığımız 2014 yılı Şubat ayından bu yana yıldızımızın bir türlü barışmadığı Merkez Yönetimi ile ilk dönemimizin birkaç ayı dışında herhangi bir şekilde ilişki kuramadık.
Özellikle son 4 dönemdir Mimarlar Odası Genel Başkanımızın kişisel hırsları ve kibri nedeniyle birçok Şube gibi Bursa Şube’nin de Genel Merkez ile ilişkisi %20’lik şube payı ödemesinin ötesine geçmemiştir.
Siyasal İktidarı, sürekli olarak “Dikta ve Biat” kavramları üzerinden eleştiren Genel Başkan, 4 dönemlik iktidarının en azından bizim deneyimlediğimiz son ikisinde, örgütü eleştirdiği anlayıştan çok da farklı bir şekilde yönetmemiş ve hatta siyasal iktidarın yetkileri kendisinde olsa bu günleri mumla aratacağının sinyallerini ziyadesiyle vermiştir.
Bizim yönetici olarak tanık olduğumuz 4 yıla yaklaşan genel başkanlık süreci boyunca bir kez olsun Şubemize telefonla dahi ulaşmamış; yerelimizde ne olduğunu, nasıl bir mücadele verildiğini merak etmemiş ve aslında şube ödentilerini toplayıp her geçen gün mali açıdan daha kötü hale gelen örgütümüzü ayakta tutmak adına yaptıkları da bir muhasebe eyleminin ötesine geçmemiştir.
Genel Başkanın bir meslek örgütünün olmazsa olmazı olarak gördüğümüz siyasi eleştirileri; tüm faaliyetinin önüne geçmiş ve meslek örgütünü bir siyasi örgütlenme gibi görme ve kendi ideolojisini örgüte mal etme yanılgısına düşmesine neden olmuştur. Zira Meslek örgütümüzün meslek alanımızı sağlıklaştırmak adına Genel Merkez düzeyinde neredeyse hiçbir çalışması olmamıştır.
Bursa Şubesi Yönetim Kurulu, Merkez Yönetim Kurulundan en basit talebinde bile “mümkün değil” cevabını alırken, aynı talep aynı gün farklı kişilerce yapıldığında olumlu olarak karşılanabilmiş; Şubemiz Merkez Yönetimince yok sayılmıştır.
Bursa Şubesi Yönetim Kurulu olarak özellikle Genel Başkan ile 4 yıla yakın süredir devam eden diyalogsuzluk süreci 2 ay kadar önce beklemediğimiz bir şekilde son bulmuştur. 28. Uluslar arası Yapı ve Yaşam Kongremizde meslek alanımızda faaliyet gösteren bir kuruluşla yaptığımız bir ortaklık, Genel Başkanın kişisel husumetine konu olmuş ve bu ortaklık ilişkisini gözden geçirmemiz bizzat Genel Başkan imzasıyla gelen bir ‘yazı ile’ talep edilmiştir. Ancak bu talebe karşılık olumsuz olan cevabımız, Sayın Başkanın egosunu fazlasıyla sarsmış olacak ki, bu durum 1 yılı aşkın süredir devam eden bir sürecin bir anda gündeme getirilmesi ve bunun sonucu olarak Şube hukuk danışmanımızın görevinden azledilmesi ile sonuçlanmıştır.
Bu azil işleminden 45 gün kadar önce böyle bir durumun olabileceği Genel Sekreterimiz tarafından bize bildirilmiş ve söz konusu görüşmede bunun gerçekleşmesi durumunda yönetim kurulu olarak istifa edeceğimiz açıkça ifade edilmiştir. Görüşmenin ardından bir süre sürüncemede kalan konuyla ilgili olarak 2 Haziran günü Ayvalık’ta gerçekleşen Açık MYK toplantısında konu tarafımızdan gündeme getirilmiş ve bununla birlikte eleştirilerimize konu olan birçok mesele Genel Başkan tarafından görmezden, duymazdan gelinmiştir.
Sonuç olarak 23 Haziran günü tebliği ulaşan ve noterden gönderilen azil name ile Şube hukukçumuzun görevden alındığını öğrenmiş bulunuyoruz.
Bu tavır karşısında ilkeleri olan her namuslu insan gibi sözümüzün arkasında durmak ve gereğini yapmak boynumuzun borcudur.
2. dönemimizde, görev süremizi tamamlayamadan görevlerimizi bırakmak durumunda kalmamız üzüntü verici olsa da; asıl üzülmeyi gerektiren durum Türkiye’nin en saygın meslek örgütlerinden birinin son 4 dönemdir despotizme teslim olmuş olmasıdır. İşgal ettiği makam Genel Başkanın gözünü öylesine kör etmiştir ki; yönettiği örgütün yerel uzantılarında gerçekleşen durumlar kendisini hiçbir şekilde alakadar etmemekte; verdiği kararların yol açacağı sonuçlar zerre umurunda olmamaktadır.
Kısaca özetlemeye çalıştığımız bu durum aşağıda adı geçen yönetim kurulu üyeleri olarak istifamıza vesile olmuştur. Şubemizin Merkez Yönetimince yok sayılmasına, 4 dönemdir aynı makamda oturup mimarlık ortamına zerre katkısı olmayanların Yönetim Kurulumuz nezdinde Şubemizi ezmeye çalışmasına artık tahammülümüz kalmamıştır.
Bu nedenle istifalarımızı açıklamadan az önce yaptığımız son yönetim kurulu toplantımızda Mimarlar Odası Ana Yönetmeliğinin 57/b maddesine dayanarak Şubemizi olağanüstü genel kurula götürme kararı almış bulunuyoruz. Bu sayede belki yıllar sonra Merkez Yönetim Kurulunu temsilen bir kişi gözlemci sıfatı ile de olsa kentimize gelip, son iki dönemdir Genel Başkan nezdinde Şubemize yöneltilen bu anlamsız husumetin nedenlerini üyelerimize açıklayabilir. Bursa Şube Yönetim Kurulu’nun çalışmalarına neden üstten ve sekter tavırlarla müdahale edildiğini; diğer şubelere işlemeyen oda iç hukukunun neden söz konusu Bursa Şubesi olunca sektirmeden uygulandığını açık yüreklilikle anlatabilir. Belki bu kişi Sayın Genel Başkan olur da, tüm üyelerimiz en yetkili ağızdan kafalardaki sorulara cevap bulabilir!
Bizler hiçbir zaman makam mevki ve kişisel kazanç beklentisi içerisinde olan insanlar olmadık. Kimileri gibi yönetici kimliğini elinden aldığınızda geriye bir şey kalmayacak insanlardan da değiliz. Aksine yönetici olarak verdiğimiz onurlu mücadeleyi, bireysel olarak da farklı platformlarda sürdürecek inanç ve kararlılığa sahibiz!
Üzülerek verdiğimiz istifalarımızın diğer şubelerimiz nezdinde de değerlendirilerek örgüt içinde de tartışılmasını, Odamız ve Meslek Ortamımız için bir umut olmasını dileriz.
Son olarak yönetimde bulunduğumuz süre boyunca destekleriyle var olduğumuz değerli üyelerimize; temsilcilik yönetim kurullarımıza, komite ve kurullarımızda özveri ile çalışan büyüklerimize ve arkadaşlarımıza, tüm eylemlerimizi mümkün kılan fedakâr personelimize, kent mücadelesini birlikte göğüslediğimiz Şehir Plancıları Odası ve Bursa Barosu başta olmak üzere, TMMOB’a bağlı odalarımıza, BAOB bileşenlerimize, Atatürk Stadyumu ve Yakın Çevresi çalışma grubuna ve burada ismini sayamadığımız tüm kişi ve kurumlara; 15. ve 16. Dönem yönetim kurulu üyelerimize ve siyasi atmosfer gereği birçoğunu yazamasanız da, yaz kış demeden basın davetlerimize icabet eden siz değerli basın mensuplarına teşekkürü borç biliriz.
Kalın Sağlıcakla!