"Mimarlar Odası Tarihinden Portreler / Zakarya Mildanoğlu" kitabı TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Yayınları'ndan çıktı.
TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi yayınları kapsamında hazırlanan “Mimarlar Odası Tarihinden Portreler” dizisinde farklı isimlerin gündeme gelmesi, meslek yaşamlarının ele alınması, yapılan sözlü tarih görüşmeleri ve derlenen belgelerle zengin bir birikim oluşmaya başladı. Dizide, akademik ortamdaki birikimleriyle Oda çalışmalarına destek veren meslek büyüklerimiz yer aldığı gibi, meslek ortamındaki çalışmalarının yanı sıra yaşadıkları yoğun siyasi ortamın aktörlerinden olan meslektaşlarımız da olabiliyor. Zakarya Mildanoğlu da bu yönüyle öne çıkan meslektaşlarımızdan.
Mildanoğlu’nun mimarlık ve siyasetin iç içe geçtiği yaşamının izini sürmeye çalışan bu kitapta etkileyici bir hayat hikâyesiyle karşılaşıyoruz. Sınıf arkadaşı Saliha Arslan’ın kendisiyle gerçekleştirdiği görüşmede dile getirdiklerini, sadece bir mimarın portresi olarak değil, ülkemizin yakın tarihinde yaşananların aktarıldığı, mimarlık eğitiminden meslek ortamına, Anadolu’nun zengin kültürel birikiminin izlerinin peşinden giden, bu birikimin korunabilmesi, hiç olmazsa kayda alınabilmesi için elinden gelen çabayı gösteren bir mücadele insanının yaşadıklarını aktaran önemli bir belge olarak değerlendirmek gerekiyor.
*
“Mimarlık severek, isteyerek seçtiğim bir meslekti. Memnunum, çok keyifli bir mesleki yaşamım oldu, sadece mimarlık, tasarım yaptım, onun dışında müteahhitlik gibi herhangi bir işle uğraşmadım. Yaptığım her işe ve projeye saygı duyarak yaptım. Sadece benimle ilgili olmadığını, benim dışımda belki de yüzlerce, binlerce insanla ilgisi olan bir iş yaptığımı aklımdan hiç çıkartmadım. Onun için en basit bir projede bile böyle bir felsefeyi benimsedim. Ne kadar becerdim, yaptığım işler ne kadar uygun, o ayrı bir kritik konusu, ama bir kümes bile olsa onu muhakkak düşünerek, taşınarak, çevresini, o işle ilgili kişileri düşünerek, o kümese girip çıkacakları düşünerek, içselleştirerek yapmaya çalıştım.”
“Ben bir meslek adamıyım, mimarım, aynı zamanda Ermeni’yim. Bir uygarlığa, bir kültüre sahip bir ulustan, çok farklı alanlarda tarihe damgasını vurmuş, bu topraklarda binlerce yıl boyunca üretmiş, yaratmış bir halktan geliyorum. Ermeni olduğumu söyleyince ‘onlar iyi sanatçılardı, ustalardı, onlar gitti, bu topraklar çölleşti’ deniyor. Bu ve benzeri sorularla karşılaşmayı doğal sayıyorum. ‘Niye, ne oldu, ne yaşandı?’ sorularına cevap olarak yüzlerce cilt dolusu araştırma, tez var. Cevapları fazlasıyla oralarda bulmak mümkün.” (Zakarya Mildanoğlu)