Mimarlar Odası’ndan İmza Kampanyası

İmar Kanunu'nun 8. maddesine, TMMOB ve Odaların görev ve yetkilerini ortadan kaldırmaya yönelik bir önergenin eklenmesi ile yapılan değişiklik büyük tepki topladı.

TMMOB ve Odaları hedef alan bu önerge ile yapılan değişikliğe itiraz için TMMOB Mimarlar Odası bir imza kampanyası başlattı. Mimarlar Odası’nın yapılan değişiklikler ile ilgili değerlendirmesi ve imza kampanyasına çağrı metni şu şekilde:

9 Haziran 2013 tarihinde TBMM Genel Kurulu’nda yine bir “Torba Yasa”nın görüşülmesi esnasında İmar Kanunu’nun 8. maddesinde; TMMOB ve Odaların en temel görev ve yetkisini ortadan kaldırmaya yönelik bir bent TBMM İç Tüzüğü’ne de uygun olmayan usulde bir önerge ile eklenmiş ve usule ilişkin tüm itirazlara rağmen oylanarak kabul edilmiştir.

“İmar kanununda yapılan bu değişikliğin, Meclis içtüzüğüne ve Anayasaya aykırılığı dışında; ülkemizdeki tüm yapılı ve doğal çevreyi olumsuz etkileyecek; doğal, kültürel, tarihi ve mimari mirasımızın neredeyse yok olmasına neden olacak her türlü uygulamaya “kamu yararı” ilkesini gözeterek karşı çıkan meslek odalarının yetkilerini budamaya yönelik olduğu açıktır.

Diğer taraftan, Anayasa’nın 135. maddesine göre hizmet bakımından yerinden yönetim kuruluşu olan kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının özerkliğinin anlamı; “meslek topluluğunun kendilerini yöneten kuralları bizzat saptayabilmeleri veya Anayasa ve yasaların çizdiği sınırlar içinde hareket edebilme özgürlüğü ve yetkisidir”. Meslek odalarının üyeleri ile ilişkisi ve faaliyetlerini ilgilendiren bir düzenlemenin, apar topar yasalaştırılmaya çalışılması yerinden yönetim anlayışıyla bağdaşmadığı gibi Anayasaya da aykırıdır.

İmar Kanunu’nun 8. maddesine sıkıştırılan bir diğer bent ile 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu içinde düzenlenen mimarlık eserleri ve mimari projeler üzerindeki eser sahipliği hakları tırpanlanmış, meslek mensuplarının müelliflik hakları ortadan kaldırılmıştır. Bilimsel ve Sanatsal bir faaliyet olan mimari tasarımın sınırları belli olmayan bir yöntemle, subjektif değerlendirmelerde bulunabilecek olan bir komisyonun üyelerinin estetik anlayışlarına bağlı olarak verecekleri kararla eser niteliği kazanacak olması fikri hakların korunmasının özüne aykırıdır. Bu kurulun kimlerden oluşacağı, hangi kriterlere bağlı olarak çalışmalarını yürüteceği hususlarının yönetmeliğe bırakılmış olması ise hukuk devleti ilkesine aykırıdır. Belirlilik ve öngörülebilirlik özellikleri taşımayan ve dolayısı ile hukuki güvenlik sağlamayan kurallar Anayasanın 2. maddesi ile bağdaşmamaktadır.

Türkiye’nin 1951 yılında imzalayarak katıldığı Bern Sözleşmesi’nin 2. maddesinde mimari proje ve mimarlık eserleri korunan eserler arasında yer almakta ve devamı maddelerinde eser sahiplerinin eserleri üzerindeki hakları ve koruma süreleri düzenlenmektedir. Üstelik bu haklardan faydalanabilmek için bir mercii veya kurulun tescil ve onayına ihtiyaç bulunmamaktadır. Anayasa’nın 64. maddesine göre ise, sanatı ve sanat eserlerini korumak, desteklemek ve bunun için gerekli tedbirleri almak devletin görevleri arasında yer almaktadır.

Mimarlık eserlerinin korunması bir ülkenin kültürü ve sanatı açısından büyük önem taşır. Yapılan düzenleme ile artık mimarlık eserleri için hiçbir koruma söz konusu olmayacaktır. İmar Kanununda yapılan bu değişiklikler fikri mülkiyet haklarını ve sanat eserlerini korumayı amaçlayan ve Türkiye’nin de imzaladığı uluslararası sözleşmelere ve Anayasa’ya aykırılık taşımaktadır.

Mimarlar Odası Anayasadan ve yasalardan kaynaklanan yetki ve sorumluluklarıyla çalışmalarına kesintisiz olarak devam etmektedir. Öte yandan Meslek Odalarının yetkilerini kısıtlayıp etkisizleştirmeyi amaçlayan, meslek mensuplarının haklarını ellerinden alan antidemokratik düzenlemelerin bir an önce geri çekilmesi için başlatmış olduğumuz girişimlerimizle paralel olarak, üyelerimizin fikri haklarını korumak amacıyla www.mo.org.tr adresinde sürdürülen imza kampanyamıza katılımınızı dilerim.”

Etiketler

Bir yanıt yazın