Mimarlığımızın Neresindeyiz? (4)

İnsanlığın her değeri parayla ölçülür oldu. “İslam sermayesinin konutları” diye bir iletiye ilişik fotoğraflar aldım birkaç gün önce…

Size de göstereceğim…

Uzaydan bakın… Burası Arabistan mi?

Dışarıda üretilen tasarımların yöresel imzacıları, bütün yeryüzünde olduğu gibi kopyacılar, mimarlığı para kazanma aracına dönüştürenlere, iş birlikçilere çalışır oldular… Bunları gördükçe “sapı bizden” diyorum. Uyduruk ödüllendirmeler de anamalcıların sosları…

100 yıl önce Marsilya’ dan toprak ürünleri geliyordu ya… Şimdi her şey Batı’dan geliyor.

Bütün bunlara karşın, debelenenler yok mu aramızda? Kültürümüzün kimi köklü değerlerinin küreselleşmeye kurban gitmelerine karşı koymağa çalışanlar, Don Kişot’ lar…

Elbette var!

Ben onlardan umutlanmakla, onlara inanmakla kalmıyorum. Onlara güveniyorum da…

Sözümü, bundan kırk yıl önce, bir anlamda bir “manifesto” gibi açıkladığım, kültürümüzün ürünlerinden çıkardığım ilkeleri bir daha gineleyerek bitirmek istiyorum: (Bakarsınız etkilenenler olur…)

* Kültür birikiminin bilincinde olmak… (Sabahattin Eyüboğlu’ nun sözleriyle, tarihimizin halkımızın tarihi olduğunu unutmamak. İçinde olduğumuz binlerce yıllık kültür kazanında eriyenin de eritenin de ayrısız gayrısız biz olduğumuzu bilmek)

* Akılcılık

* İç- dış uyumu

* Tutumsallık

* Yaşama, doğaya, çevreye uyumlu mimarlık

Nâzım Hikmet’in daha 1930 larda söylediği gibi,

* Temel olanın “öz” olduğuna onun biçimini alarak ortaya çıktığına, ikisinin birbirinden ayrılamayacağına inanmak

* Kendi ölçülerimizi kullanmak

* Esneklik

Bütün bunları uyguladığımı sanıyorum. Bana verilen bir ödülün töreninde de söylediğim gibi,

Tek ağaç kesmeden,

Mimarlıkta yalan söylemeden…

Etiketler

Bir yanıt yazın