Mimarlar Odası Ankara Şubesi, giderek çoğalan mimarlık fakülteleri ve eğitimin geleceği ile birlikte Mimarlığın geleceğini de bölüm başkanları ve genç akadamesiyenlerle birlikte değerlendirdi.
Mimarlar Odası Ankara Şubesi, kuruluş yılı etkinlikleri kapsamında Mimarlık Eğitimi Nereye?” adlı konferans gerçekleştirildi. Konferansa Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Mimarlar Odası Ankara Şube İkinci Başkanı Ali Atakan, Mimarlar Odası Ankara Şube Yönetim Kurulu Üyesi Muteber Osmanpaşaoğlu da katıldı.İki oturumdan oluşan konferansta Birinci oturumda Bölüm Başkanlarının katıldığı Mimarlık eğitiminde deneyimler, ikinci oturumda ise genç akademisyenlerin katıldığı mimarlık eğitiminde yeni arayışlar tartışıldı.
“Mimarlık eğitiminin zenginliği hayatla kurduğu bağ daralmaktadır.”
Konferansın açılış konuşmasını yapan Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, “138 e ulaşan Mimarlık fakültelerinden her yıl 2 bin mezun verildiği, bir süreçle karşı karşıyayız. Hükümet işsizliği ertelemek, piyasa koşullarına ucuz teknik hizmet verecek, yeni nesil teknik elemanlar yetiştiriyor. Bugün mimar olmayan belediyelerde imar faaliyetleri yürütülmektedir. Mimar olmayan fakültelerden mimarlar yetiştirilmektedir. Üniversite ile gerçek hayattaki süreçler bütünleşememektedir. Çok disiplinli bir mimarlık üretimi sürecine karşılık eğitimde çok disiplini süreç görmüyoruz. Mimarlık eğitimi sürecinde, yaşamın içerisinde var olan öğrenme süreçlerini “deneyimle yoluyla mimarlık” şeklinde eğitimin bir parçası olarak geliştirilmelidir.” şeklinde konuştu.
“Mimarlık eğitimi nereye?” sorusunun cevabı “Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete ” şeklinde yorumlanabilir.
Moderatörlüğünü ODTÜ Mimarlık Fakültesi Dekanı Güven Arif Sargın’ın yaptığı birinci oturuma TEDÜ Mimarlık Bölüm Başkanı Berin Gür, Bilkent Üniversitesi Mimarlık Bölüm Başkanı Meltem Gürel, Karabük Üniversitesi Mimarlık Bölüm Başkanı Aysun Özköse, Aksaray Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Dekanı Güzin Demirkan konuşmacı olarak katıldı.
ODTÜ Mimarlık Fakültesi Dekanı Güven Arif Sargın, “Mimarlık eğitimi nereye?” sorusunun cevabı “Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete ” şeklinde yorumlanabilir. Ancak içerden sorunlara ve dışarıdan gelen baskılara rağmen halen birçok sorunun üstesinden gelebileceğimizi ve bu sıkışmışlığın üstüne çıkabileceğimizi kapasiteyi üretebileceğimize inanıyorum” dedi.
Mimarlık eğitimi en az 5 yıl olmalı
TED Üniversitesi Mimarlık Bölüm Başkanı Berrin Gül, şunları söyledi:
“Mimarlık eğitiminin en az 5 yıl olması gerekirken beş yıla sıkıştırılmış olması ve bu nedenle yaşadığımız pek çok sorun var. Buna dair bir tartışma yapıldı ancak bazı okulların ısrarı nedeniyle dört yılda kaldı. Mimarlık eğitimi yaparak öğrenmeye dayalı olduğu için farklı bir eğitim gerektiriyor. Çok sayıda mimarlık fakültesinin açılmasıyla birlikte eğitimde kalitenin düştü. Stüdyo eğitiminde sorunlar var. Mimarlık mesleğinin mesleki uygulaması sadece stajlar üzerinden gidiyor bu da tartışılmalı.”
Öğretim elamanı yetersiz
Aksaray Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Dekanı Güzin Demirkan ise yerel üniversitelerin merkezi üniversitelere göre çok daha fazla sorunla boğuştuğuna dikkat çekerek, sözlerine şöyle devam etti:
“En büyük sorunumuz kadrolu mimar öğretim elamanı yetersizliği. 400 öğrenciyi iki hocayla yürütmek zorunda olan üniversiteler var. Anadolu’da üniversitelerde araştırma görevlisi yok hocalar tek başına dersleri yürütmek zorunda kalıyor. Mimar olmayan kadrolu mimarlık hocaları da büyük bir sorun. Trakya Üniversitesi doktora programı açıyor. Diğer fakültelerden eğitim almış kişiler mimarlık alanında doktora eğitimi alıp, mimarlık fakültelerine hoca olabiliyor. Tasarımla ilgili ek bir ters almamış, oran orantı eğitimi, olmayan kişiler ben proje dersine gireceğim diyebiliyor. Yarı zamanlı öğretim elamanı sorunu da var. Mesafe uzayınca çok düşük ücretlere çalışmak istemiyorlar ve uzaktaki üniversitelere gitmiyorlar. Öte yandan Fen edebiyat fakültelerindeki öğretim görevlilerinin mimarlık bölümlerinde ders verebilmesi için dersler yaratılıyor. Mühendislik içindeyse mimarlık ders tanımlarını kabul ettirmek çok zor bir şey.”
“Hiç kimse inanmıyor dört yılda nasıl mimarlık eğitimi verebiliyorsunuz diyorlar”
Bilkent Üniversitesi Mimarlık Bölüm Başkanı Meltem Gürel de, üniversitede çok fazla yabancı öğrenci olduğu için uluslararası eğitime önem verdiklerini belirtti.
Gürel, “Yurtdışına baktığımız zaman meslek eğitimi 4 yıl değil, 5 yıllık ve 4+2 olabiliyor. Amerika’da bir lisans derecesine ek olarak üç ya da dört yıl mimarlık eğitimi yapma yolu da açılmış.” diye konuştu.
Karabük Üniversitesi Mimarlık Bölüm Başkanı Aysun Özköse ise, öğrenci ve öğretim görevlisi gözüyle üniversitelerini tanıtmalarını amaçlayan sorunların da gösterildiği bir film gösterimi sundu.
Mimarlık eğitimi okul dışına çıkmalı
Moderatörlüğünü Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Adnan Aksu’nun üstlendiği ikinci oturumda ise İzmir Yüksek Teknoloji Üniversitesi Öğretim Üyesi Tonguç Akış, ODTÜ Öğretim Üyesi Yiğit Acar, Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi İrem Yılmaz ve Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Segah Sak konuşma yaptı.
Tasarım eğitimi belli kalıplar içinde tartışılamaz
ODTÜ Öğretim Üyesi Yiğit Acar da, sistem ve yaşam dünyasıyla ilgili Habermas’ın kavramlarına değinerek, evrensel akademi düşüncesi, kurumların kimlikleri çalışma biçimleri, aynılık ve farklılık, merkez ve taşra üzerinden stüdyo eğitiminde üç ana aksan üzerinden nasıl daha farklı bir yapı kurulması gerektiğini örneklemeye çalıştı.
Acar, şöyle devam etti:
“Belli kalıplan içinde tasarım eğitimini tartışamayız mekan üzerinden ve öğrenciye sunduğumuz deneyimler üzerinden çalışmalıyız. Biz o mekan, o deneyimleri ve o yaşam pratiklerini sunamıyorsak zaten yeterli mimarlık eğitim veremiyoruz demektir. Mekana referans vermek diğer disiplinlere kendimizi anlatmak çok daha yarar sağlayacaktır. Öte yandan jürilerin de çok hiyerarşik bir yapı şekilde yapılmasını doğru bulmuyorum. Edilgen bir bireyin karşısında ‘anlat evladım’ demek çok sakat bir durum. Jüri stüdyo ve bütün eğitim pratiğinin yeniden sorgulanması lazım.”
Bilgi tasarımla içselleştirilebilir
Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Segah Sak ise, “Mimarlık eğitiminde arayışlar çok iyi mimarlar yetiştirmeyi bir kenara bıraktım kendi adıma, bu mimarlık ortamında var olmayı sürdürebilecek kendinin farkında ve umursayan bireyler yetiştirmeyi çalışıyorum. Temel tasarım stüdyosu fakülte ortak dersi olarak sürdürüyoruz.”
İnter disipliner projelerden örnekler gösteren Sak, Mimarlık Bölümü ilk mezunlarının hazırladığı “Ankara Çayı Kıyısında” adlı çalışmadan bahsetti.
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi İrem Yılmaz da mimari tasarım stüdyolar üzerine sunum yaptı.
Yılmaz, şunları söyledi:
“Mimarlık eğitimin tasarımın mimarlık eğitimin en vazgeçilmez unsuru olduğundan bahsedilir ben de tasarım stüdyolarının mimarlığa dair tüm bilgilerin bir araya getirilebildiği, kurulan bağlantılarla yeniden üretilebileceği, çokluk içerdiğine inanıyorum. Diğer eğitim ortamlarında edilen bilgi ancak stüdyo ortamında tasarım yoluyla içselleştirilebilerek üretken hale getirilebilir.”