“Mimarlık Ortamı Bir Takım Bina Tipolojilerine Otomatik Olarak Refleks Verir Durumda”

Avanos'un Yeni Köprüsü ve Çevresi Mimari Proje Yarışması ödül töreni ve kolokyumu 15 Haziran Cumartesi günü Avanos'ta yapıldı.

{video640 src=”http://player.vimeo.com/external/68524084.hd.mp4?s=1a1c23d75ce6cc45cc76dd480117ca0c”}

{video640 src=”http://player.vimeo.com/external/68524083.hd.mp4?s=f12c7eed3baf437b41fd18817cacb134″}

{video640 src=”http://player.vimeo.com/external/68610659.sd.mp4?s=3c1dbe735bef508476564f639c6931d2″}

Kolokyum, Melikşah Üniversitesi Mimarlık Bölüm Başkanı Beyhan Bolak Hisarlıgil’in moderatörlüğünde başladı. Belediye Başkanı Mustafa Körükcü, Aslı Özbay, Mürşit Günday, Alişan Çırakoğlu, Ervin Garip ve Ömer Yılmaz kolokyumda yer aldı. 

Jüri başkanı Aslı Özbay, yarışmaların giderek azaldığı, formatının iyice bozulduğu bir dönemde Arkitera Yarışmayla Yap projesinin desteği ile gerçekten fikrin ortaya çıkacağı, genç yeteneklerin kendini ortaya çıkarabileceği tek yöntem olarak Avanos’un ihtiyacı olan köprünün yarışma ile elde edilme kararı alındığını belirtti. Böyle bir konuda mimarlara fikir üretebilecekleri bir alan açtığı için Belediye Başkanı Mustafa Körükcü’ye teşekkürlerini sundu.
3 gün süren keyifli bir değerlendirme çalışması yürüttük. 39 proje katıldı, 1 proje kargoya geç verilmesi sebebiyle yarışma dışı bırakıldı. 5. ödülü alan projenin zarfı açıldığında oda belgeleri çıkmadığı için yarışma dışı bırakıldı diyerek yarışma sürecini özetledi.

Yarışmada 4. ödülün müelliflerinden Erhan Vural, şartnameyi ilk okuduğumuzda köprünün simgesel değeri olması gerektiğini anlamıştık, bu simgeselliği jüri çalışma sürecinde nasıl değerlendirdi sorusunu yöneltti.

Alper Ünlü “Karayolu köprüsü yapmak günümüzde çok büyük bir marifet değil, son derece basit bir olgu, yaklaşık 12 metre ve 18 metre arasındaki açıklıkla çok rahat geçilebilir. Haliç köprüsünün ne kadar zavallı bir köprü olduğunu düşünüyoruz, Avanos Belediyesi bir yarışma açıyor ve ben Belediye Başkanını kutluyorum bu yarışmayı açtığı için. Köprü bir simgedir ve Avanos’un simgesi olması gereken bir durumdur. Çevre oluşturulması bekleniyor şartnamede peki beton yığarak çevre mi oluşturuyoruz diyerek ödül gurubuna dair eleştirilerini yöneltti. Herkes bence simge, logo veya markaya odakalandı. Şimdi kente birinci ödül veya ikinci ödül ne kazandıracak?” sorusunu yöneltti.

Mustafa Körükcü, elbette simgesellik önemli. Şartnamenin önsözünde beklentilerimizi en azından kendi adıma belirtmiştim, tek tek bu kriterlere bakmak ile birlikte bütün olarak ele alındı. 39 projeyi kıyaslayarak kendi adıma belirlediğim kriteler şöyleydi, Kızılırmak Türkiye’nin en uzun nehri ve enerjisi olan bir akarsu, bu doğal yapısını muhafaza eden projeler öne çıktı. Bütün jüri üyelerinin üzerinde durduğu 3. ödül alan proje üzerinde derin bir fikir ayrılığımız oldu. Bu akarsunun kinetiğini, enerjisini durağanlaştıran, daha ziyade potansiyel hale çeviren ve Kızılırmağın ehlileştirilmesine yönelik olan bu projeye jüri üyeleri olumlu bakmalarına rağmen ben biraz mesafeli yaklaştım. Kızılırmak’ın enerji dolu vasfını muhafaza etsin istedim diye belirtti.

– Kızılırmak’ın bu enerji dolu durumunun göz önünde bulundurulması,
– Nehirin her iki tarafindaki ufuk çizgisinin kapanıp gölgelenmemesi
– Bölge ile uyumlu ve özgün olması Mustafa Körükcü’nün belirttiği değerlendirme kriteleri arasındaydı.

Ömer Yılmaz, aslında simgesellik belirtilirken Avanos’un nerede olduğunu unutmayını oldukça altı kalın bir şekilde şartnamede belirtmiş durumdayız.

Aslı Özbay, aşağı yukarı 10 yıldır Kapadokya’da mimarlık yapıyorum, Kapadokya gibi özel bir bölgede köprü tasarımı konusu çok zorlu bir mimari problem. Birinci projenin bizi en mutlu olan yanı Kapadokya’da ve çok özel bir hinterlandın kıyısında olduğunun farkında olması durumu. Nehirin içine doğru zarif, mütevazi bir yaklaşımı olması, Eski taş köprüyü mizahi bir şekilde ele alıyor. Ben bu yaklaşımın çok sağduyulu ve iyi olduğunu düşünüyorum İlk 3 proje de sakin gibi görünen ve aslında kendi içinde iddialar taşıyan projeler yer alıyor. Jürinin uzlaştığı genel duygu aşağı yukarı ödül grubunda temsil edilen şey diye belirtti.

Mürşit Günday, yarışmalar gençlik üzerinden konuşuluyor, buna bir itirazım var, yarışmalar her skaladan mimarin yer alması gereken bir alandır. Mimarliği kriterler ile kısıtlayamayız. Önceden bir takım kriterler belirlesek bile projelere baktikça değişebilir. Yarışmalarda şartnameleri donmuş metinler olarak görmeyelim. Bu 38 proje ile çok içli dışlı olduk, başkanın bizimle birlikte olması da çok zenginleştirici oldu. Birinci projenin sakinliğinin ve çevreyle yakınlığını gördum. Köprünün ön plana çıkmadan işlevini göstermiş olmasını değerli buldum dedi.

3. Ödülü alan ekipten Caner Bilgin, bir süredir yarışmalara katılıyoruz, ilk defa bir jüri tutanağinda ama kelimesini göremedik diyerek jüriyi eleştirdi. Neden birinci neden ikinci neden üçüncü? Bu üç proje de birbirinden farklı aslında diye ekledi.

Alişan Çırakoğlu 3 proje birbirine cok benzese de benzer bir soru gelebilirdi. Köprü yapmanın birçok yöntemi var böyle bir sıralamanın farklı yaklaşımları da öne çıkarma anlamında makul görüyorum.

Caner Bilgin, peki neden üçüncü olduk diye sormak istiyorum?

Ervin Garip, ölçeği yakaladığı için ve oluşturduğu boşluğun gücü açısından ilk üçteydi. Birinci projenin çevre ile kurduğu bağlantı daha güçlü ve yere çok iyi oturduğunu düşünüyorum diyerek yanıtladı.

Mürşit Günday, işin doğrusu raporlar jürinin en yorgun olduğu anlarda yazılır ve ne yazsanız yetmez jüri değerlendirme çalışmalarını tarif etmeye. Ben sizin projeye baktığım zaman çok etkili ve tutarlı bir proje görüyorum. Kendisini iyi ifade eden, büyük bir söz söyleyen bir proje. Çok iddialı ve yeni bir tanım getiriyor, etkisi çok farklı. Köprüye yaklaşımınız oluşturduğunuz fikrin arkasında kalıyor bu anlamda bir jüri üyesi olarak ne gözden çıkarılabilecek ne de birinci olsun diyebileceğimiz bir projeydi.

Aslı Özbay, sizin proje bizi en cok yoran projelerden biri oldu. Çok güçlü bir proje. Sakinmiş gibi gözüken çok baskın bir proje aslında. Avanos’a çok yeni bir fikir öneriyor. Bu durumu aramızda çok tartıştık. Bunun yanında Avanos’un son 2 yıldır yaşadığı bir DSİ problemi var. DSİ verilerinde nehrin ortasından 200 metre sağa ve sola hiçbir şey yapamıyorsunuz. Fakat biz bu veriye itibar etmektense Osmanlı döneminde yapılan köprüyü dikkate almaya karar verdik. Sizin projeniz bu konular çercçevesinde bir takım sorunlar içeriyordu yanıtını verdi.

Mehmet Özkılıç, bana göre itiraf etmediğiniz bir şey var, yeterince devrimci ve cesaretli bakmamışsınız. Avanos’un köprüsü denince simgesellik konusunu üçüncü proje ışığında göz ardı etmişsiniz gibi geliyor diyerek jüriyi eleştirdi.

Başkan Mustafa Körükcü, üçüncü ödül ile ilgili değerlendirmeler sırasında jüri tarafından Bilbao etkisi olarak nitelendirildi, evet haklılar. Fakat benim icin Kızılırmak’ı kısıtlayan ve durağanlaştıran bir yaklaşımı olması yeni Avanos tarafindan köprüye girildiğinde sağ tarafı Avanos siluetini perdeliyor. O projeyi anlamak için, içine girmek gerekiyor. Tamamının ahşap olması iklim koşullarını da göz önünde bulundurarak uzun vadede sorun olacağını düsündük. Halk bu projeyi ne derecede anlayabilirdi kaygısını da yasadım diyebilirim kendi adıma. Çok cesur bir projeydi, şu aşamada o kadar cesur olamadığımızı söylemem mümkün dedi.

Ömer Yılmaz, “Biz başkan ile ilk görüşmeye geldiğimizde yaklaşık yüz proje gelir başkanım dedik ve uçtuk, 39 proje gelince de yere çakıldık. Hemen ardından Gazipaşa Yarışması’nı yaptık, çok daha fakir bir belediye, ödüller ona göre küçük, konu çok alışılageldik, artık mimarların yorulduğu belediye hizmet binası, bunlara rağmen 55 proje geldi. Oradaki projelerin niteliği buraya göre çok daha iyi, ikisi de aşağı yukarı aynı ekipler tarafından yapılıyor. Buradan bizim çıkarttığımız sonuç mimarlık ortamı bir takım bina tipolojilerine artık otomatik olarak refleks verir duruma gelmiş ve çok hızlı bir şekilde üretiyor. Fakat köprü karşısına geldiği zaman bu durum ortaya çıkıyor. Buradaki nitelik bence mimarlık ortamının, hepimizin sorgulaması gereken bir nitelik. Üç ödül de birbirinden tamamen ayrı, bazı yarışmalarda jüri öyle bir ödül grubu oluşturalım ki ilk üç tamamen birbirinden farklı olsun diyor, bazı yarışmalarda da öyle bir ödül grubu oluşturalım ki kimse eleştiremesin bir bağlam içersinde hareket etsinler diye yaklaşıyor. Bu yüzden yarışmalarda bir genelleme asla yapılamaz, her jürinin kendi kimyası ile ilgili bir durum bu,” dedi.

Son olarak Birinci ödül müelliflerinden Sıddık Güvendi’ye söz verildi. Güvendi, yarışmalar sonuçlandıktan sonra hem jüri hem de idare tarafından çok yalnız bırakıldık. Jüri tarafından yalnız bırakılmamayı ve katkılarını çok değerli buluyorum dedi.

Etiketler

Bir yanıt yazın