Ways of Seeing: Tehlike Altındaki Mimari Miras Alanlarını Görüntülemek

"Ways of Seeing" projesi, tehlike altındaki Afgan miras alanlarını dijital görüntüleme, sanal gerçeklik ve elle çizilmiş profesyonel renderlar aracılığıyla belgeliyor.

Khwaja Abu Nasr Parsa’nın türbesi, Afganistan’ın Belh şehrinde yer alan muhteşem bir cami. Çinili ve boyalı kubbesinin parlak rengi nedeniyle “Yeşil Cami” olarak da anılan yapı, 16. yüzyıldan kalma, ince işçilikli bir şekilde süslenmiş.

Camiye erişim daha kolay olsaydı, Yeşil Cami çok sayıda ziyaretçi çekebilirdi. Ancak Belh, Afganistan’ın kuzeyinde, Özbekistan sınırından yaklaşık 80 km uzaklıkta yer alıyor ve dışarıdan çok az kişi buraya ulaşabiliyor. Yine de MIT’nin yenilikçi bir tarihi koruma biçimi olan yeni “Ways of Seeing” projesi sayesinde artık herkes camiyi canlı bir şekilde hissedebilecek.

“Ways of Seeing” projesi, Afganistan’daki dört tarihi yapı alanının zengin bir görsel kaydını oluşturmak için renkli 3D hareketsiz görüntüler, izleyicileri yapıların etrafına ve bazı durumlarda içine götüren sanal gerçeklik görüntüleri ve binaların zarif elle çizilmiş mimari renderları da dahil olmak üzere çoklu görüntü modlarını kullanıyor. Projenin görüntüleri Haziran ayı sonuna kadar MIT Libraries aracılığıyla halkın erişimine açılacak. Seçilmiş proje materyallerinin bir kısmı, MIT Libraries Aga Khan Documentation Center ile Aga Khan Trust for Culture arasında bir işbirliği olan ve Archnet aracılığıyla da erişilebilir olacak.

Projenin “dijital dönüşüm stratejisi”, Mimarlık Bölümü Tasarım ve Hesaplama grubunda doktora adayı olan Nikolaos Vlavianos tarafından yönetilmiş. Ekip, büyük ölçekli mimari alanların üç boyutlu dijital rekonstrüksiyonlarını yapmak ve genişletilmiş gerçeklikte (XR) sürükleyici deneyimler yaratmak için en son teknolojileri ve droneları kullanıyor. Vlavianos ayrıca, XR’de ve şahsen bu tür boşlukları deneyimleyen insanların psikolojik ve fizyolojik tepkileri üzerine araştırmalar yürütüyor.

Vlavianos, “Bu projeyi, siyasi, sosyal ve hatta kültürel kısıtlamalar nedeniyle erişilmesi zor veya imkânsız olan, dünyanın dört bir yanındaki fiziksel alanların XR’sinde sürükleyici deneyimlerden oluşan daha geniş bir mimari metaverse yönelik bir çaba olarak görüyorum. Metaverse’deki bu mekânlar, yaşama, hissetme, görme, duyma ve dokunma gibi somutlaştırılmış deneyimsel bir yaklaşımı teşvik eden bilgi merkezleridir,” diyor.

Afganistan’da Tehlike Altındaki Yapılı Mirasın Belgelenmesi

Proje resmi olarak “Ways of Seeing” başlığını taşıyor. “Afganistan’da Tehlike Altındaki Yapılı Mirasın Belgelenmesi” başlıklı proje, Afganistan’da birbirinden oldukça farklı dört tarihi alanın görüntülenmesini kapsıyor.

Bunlar Belh’teki Yeşil Cami; Kabil’in güneyinde bir Budist tapınağı olan Parwan Stupa; 14. ve 15. yüzyıllarda oldukça etkili bir figür olan Timur İmparatoru’nun kraliçesinin onuruna Herat’ta bulunan Gawhar Saad’ın mezarı ve Afganistan’ın batısında uzak bir noktada Hari Nehri’nin yanında 12. yüzyıldan kalma 60 metre yüksekliğinde dikkat çekici bir kule olan Jam Minaresi. Alanlar bu nedenle birden fazla dini ve çeşitli bina türlerini kapsıyor. Birçoğu Afganistan’da, akademisyenler de dahil olmak üzere ziyaretçiler tarafından kolayca erişilemeyen uzak yerlerde bulunuyor.

Görüntüleri oluşturmak için MIT ekibi, ülkede sahada bulunan bir Afgan dijital prodüksiyon ekibiyle birlikte çalışmış. Vlavianos tarafından 3D tarama hava operasyonu gerçekleştirmek üzere uzaktan eğitilen bu ekip dört bölgeye giderek binlerce fotoğraf çekmiş. Gazeteciler 15.000 ile 30.000 görüntü toplayarak alanları belgelemiş, Vlavianos ise nokta bulutlarını ve ayrıntılı doku haritalamalı ağ geometrisini hesaplamalı olarak oluşturmuş.

MIT’de çalıştığı dönemde Peru’daki Machu Picchu ve Yunanistan’ın Athos Dağı’ndaki Simonos Petra manastırında da benzer projeler yürüten Vlavianos, “‘Görme Biçimleri’ uzaktan veri toplamaya yönelik hibrit bir model öneriyor,” diyor. Benzer görüntülerin daha da kolay üretilebilmesi için, “Üzerinde çalıştığım bir sonraki adım, hızlı üretim için dünyanın çeşitli yerlerinde eş zamanlı olarak konuşlandırılan otonom dronelardan ve daha az sayıda görüntüden model oluşturmak için gelişmiş sinir ağı algoritmalarından yararlanmak,” diyor.

Vlavianos gelecekte, kitle kaynak verileri, tarihi görüntüler, uydu görüntüleri kullanarak ve hatta yerel toplulukların XR tekniklerini öğrenmesini sağlayarak dünyadaki diğer siteleri belgelemeyi ve yeniden inşa etmeyi öngörüyor.

Etiketler

Bir yanıt yazın