Şişecam Düzcam tarafından Arkitera Mimarlık Merkezi iş birliğiyle düzenlenen T Buluşmaları serisinin ikinci konuğu Winy Maas oldu.
8 Ekim’de Askeri Müze’de düzenlenen etkinliğe katılımın yoğun olduğu gözlenirken Maas, yaptığı enerjik ve ufuk açıcı sunumuyla beğeni topladı.
Konuşması boyunca, teknoloji ve mimarlık arasındaki ilişki üzerinden yaratılabilecek yeni mimarlık biçimlerini ortaya koymaya çalışan Maas’ın sunumunun ana teması ise “What’s Next” oldu. Mimarların sorun çözme odaklı ve çevresiyle, doğayla uyumlu projeler geliştirmesi gerektiğinden bahseden Maas, bunun üzerine Karadağ’daki otel projesini örnek gösterdi. Müşterinin istediği gibi beton yığını bir proje yapmaktansa doğayla uyumlu bir mimari form yakaladıklarını ifade eden Maas, “amacımız doğanın güzelliğini bozmamak oldu” dedi.
Gelecek yıllarda mimarlığın nasıl üretimler gerçekleştirebileceği üzerine konuşmasını sürdüren Maas, artık tüm büyük şehirlerin birbirine benzediğini ve mimarlar olarak bu duruma müdahale edilmesi gerektiğini söyledi. Projelerinde şehircilik yaklaşımının önemine değinen Maas, büyük yankı uyandıran Markthal projesi sürecini aktardı. Projenin, bir süpermarket olarak değil kentte bir koridor alanı, üstü örtülmüş bir meydan gibi tasarlandığını ifade eden Maas, projenin farklı kentselliklere kapı açtığını da ifade etti.
Konuşmasını çeşitli projelerinden örnekler vererek sürdüren Maas, MVRDV’nin ilgi çeken çalışmalarından biri olarak Jakarta’daki Peruri 88 projesi sürecini aktardı. Günümüzde apartmanlaşma süreciyle ortaya çıkan tek tip bina tasarımlarının farklı yaklaşımlar, malzemeler, formlar ile nasıl değiştirilebileceği üzerine kafa yorduklarını belirten Maas’ın “Bir sürü apartman bloğunu üst üste yığarak yoğunluğu tek yerde toplamak nasıl olur?” düşüncesiyle başlattıklarını ifade ettiği form denemesi sonucunda ortaya ilginç bir proje çıkmış. Maas, Jakarta’da yeşil alan sorununa çözüm aradıklarını belirterek projeyi sosyal, yeşil bir düşey kent gibi kurguladıklarını dile getirdi.
Winy Maas, sunumunda mimarlıkta kopyalama meselesine de değinerek, bu konu üzerine The Why Factory’nin hazırladığı “Copy Paste” isimli kitabından bahsetti. Mimarlıkta özgün ürünlerin değerinin nasıl korunabileceğine değinen Maas, hukuk, etik, strateji, inşa hızı gibi faktörlerin bu süreçte etkili olduğunu belirtti. “Orjinali için ne kadar bedel ödemeliyiz? Kopyalamak kötü müdür?” gibi soruların da tartışılması gerektiğini ifade eden mimar, bugüne kadar kopyalanarak inşa edilmiş mimarlık ürünlerinden de örnekler gösterdi.
Maas’ın sunumunun en ilgi çekici bölümlerinden biri ise insan hareketlerini inceleyerek bir insanın gün içinde ne kadar alan kullandığını belirleyip gelecekte nasıl mekanlar yaratılabileceğini test ettikleri araştırma projesi oldu. Bir insanın gün içinde ev içinde yaptığı aktivitelerin teknolojiyle nasıl değişim gösterebileceğini gösteren bir animasyon izleten Maas, “Ne kadar ileri gidebiliriz? Bunu düşünmemiz gerek. Teknoloji geliştikçe mimarlık da gelişmeli. Asla durmamalıyız” diyerek sözlerini sonlandırdı.