Edebiyatta Mimarlık kitabının tanıtımı kapsamında, 25 Ekim Salı akşamı Yapı-Endüstri Merkezi Fulya sahnesinde "Edebiyattaki Mimarlığı Konuşalım" başlıklı bir söyleşi düzenlendi.
Mimar, akademisyen, sanatçı ve felsefecilerden oluşan 55 önemli ismin yazılarıyla katkıda bulunduğu Edebiyatta Mimarlık kitabının tanıtımı kapsamında 25 Ekim Salı akşamı Yapı-Endüstri Merkezi Fulya sahnesinde “Edebiyattaki Mimarlığı Konuşalım” başlıklı bir söyleşi düzenlendi. Hikmet Temel Akarsu moderatörlüğündeki söyleşi; ODTÜ Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Celal Abdi Güzer, Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Balkan Dilleri ve Edebiyatları Bölümü Öğretim Üyesi ve Bölüm Başkanı Doç.Dr. Sema Sandalcı ve Mimar, Yazar Yücel Gürsel’in katılımıyla gerçekleşti. Mimarların, tasarımcıların ve öğrencilerin yüksek katılım gösterdiği söyleşide mimarlığın edebiyatla ilişkisi masaya yatırıldı.
Binin üzerinde kitabı gözden geçirip yüzlerce kişiden görüş aldıktan sonra, dünya ve Türk edebiyatından yaklaşık 100 önemli yazarın mimarlığa vurgu yapan edebi yapıtlarından bir seçki hazırladıklarını belirten mimar-yazar Hikmet Temel Akarsu, “Bu eserin farklı kalemlerden çıkmasına dikkat ettik. Farklı görüşleri yansıtsın istedik. Bu nedenle de projemizi dört temel disiplin üzerinde şekillendirdik: Mimarlık, edebiyat, akademi ve felsefe” dedi. Günümüz dünyasında mimarlık adına yaşananlardan ve ortaya çıkanlardan dolayı mutlu olmayanların ilgisini çekecek konuları konuşmak amacıyla yola çıktıklarını belirten Akarsu, “Biz mimarlıkta yeni bir iklim başlasın istiyoruz. Bu projedeki tek amacımız mimarlık alanında yeni bir duygu, yeni bir yaklaşım yaratmak. Umuyorum ki bunu başarabiliriz. Bunun için disiplinler arası davranmak zorunda olduğumuzu biliyorum. Bu iklimde artık insanlar estetik değerlere, sanatsal değerlere, yaşam kültürüne ve farklı disiplinlere yaklaşsın istiyoruz. Sadece teknik bilgi ve malzeme bilgisi kullanarak değil, beşeri özellikler ön plana alınsın” diye konuştu. Özellikle, Türkiye’nin kültürel kodlarını oluşturan yazarların eserlerini okumayan mimarlar olduğuna vurgu yapan Akarsu “İstanbul’u anlatan şairleri okumadan bu şehre çivi vuranların nasıl bir şehir yarattıklarını görüyoruz” ifadesini kullandı.
Kitaba Nazım Hikmet incelemesiyle katkı yapan mimar-yazar Yücel Gürsel, günümüz Türk mimarlığında entelektüelliğin tamamen dışarıda bırakıldığına dikkat çekti ve bu alanda kültürel zenginliğin oluşmamasının önemli bir problem olduğunu söyledi. Şehirdeki kat ve rant oyunlarının yanı sıra malzeme bilgisiyle standartlaşan eğitimin mimarlıkta içeriksizliğe ve sonuçta mutsuzluğa yol açtığını anlattı. Gürsel ayrıca sağlıklı bir mimarlık kültürü üretebilmek için etik, estetik ve statik açıdan sentez oluşturmanın önemine dikkat çekti. Mimarlığın gündemine edebiyatı dahil etmek üzere yaptığı çalışmalarla tanınan Yücel Gürsel, son olarak Nâzım Hikmet’in Memleketimden İnsan Manzaraları eserinden yola çıkarak, şiir yazımındaki mimari yapıyı örnek gösterdi ve tasarımdaki ortak noktaları vurguladı.
Edebiyatın mimarlığı besleyecek en önemli alanlardan biri olduğunu belirten Doç.Dr. Sema Sandalcı ise konuşmasına “Edebiyatla uğraşanlar daima doğruları yakalamıştır. Edebiyat kendi felsefenizi oluşturur” sözleriyle başladı ve şöyle devam etti: “Bulunduğumuz coğrafyada 5.000 yıldır yazı var. Yeryüzünde başka hiçbir bölge bu kadar geçmişe dönük belge sunamıyor. Hiçbir ülke bir başka ülkeyle bu kadar uzun bir süreyi belgeleyemiyor. Ama kültürel bir kopukluk yaşamamız, her şeye yansıdığı gibi günümüzde de bizi kimliksizleştiriyor. Günümüzde mimarlığı rant ve şekilcilik yönetiyor; en tehlikelisi bu. Kent insanı şekillendiriyor, ruhuna etki ediyor.”
Edebiyatta Mimarlık isimli eserde İlyada ve Odysseia destanlarındaki mimari verileri anlatan Sandalcı, bir savaş destanı olmasına karşın İlyada’da kentlerin güzel ve düzenli şekilde inşa edilmesinin öneminin vurgulandığını belirtti. Antik Yunan’da kral ve prenslerin kendi evlerini inşa ettiğini söyleyen Sandalcı “Bu destanlarda Paris’in evinin yapımında dönemin en iyi ustalarıyla bizzat çalıştığı ve Odyseus’un kral olmasına karşın özellikle yatak odasını sağlam zeminli olarak yaptığı anlatılıyor” diye konuştu.
Edebiyat ve mimarlığın ortak noktalarını anlatan Prof.Dr. Celal Abdi Güzer, bu iki dalın var olan parçalarını bir amaç doğrultusunda bir araya getirerek yeni bir anlam üretmek üzere bir tasarım uğraşı olduğunu hatırlattı. “Mimarlığın sorunlarından bir tanesi, piyasa ekonomisinin baskısıyla gelen içe kapanıklık. İki güzel bina, yan yana gelince güzel bir kent yapmıyor. Dar çerçevede hoşumuza giderken, biraz geriye çekildiğimizde bambaşka bir anlam kazanıyor. Onun için bakarken de yaparken de geriye çekilmek ve eleştirel mesafeyi kazanmak çok önemli. Eleştirel mesafe, talep geliştirmek açısından önem taşıyor” diye konuştu. Güzer son olarak “Edebiyatta Mimarlık kitabını çok sevdim. Kütüphanede eksik bir yeri tamamlıyor. Seçkiler, mimarlıkla edebiyatın ve sanatın kesişme noktasında çokça referans verilen kaynakları içeriyor. Bir mimarlık öğrencisinin okumadan mezun olamayacağı kitaplar arasında yer alıyor” dedi.