MimED Stajistanbul 2024 programı kapsamında 13-14 Eylül 2024 tarihlerinde İPA Florya Kampüs ve İTÜ Taşkışla 109 no’lu salon da düzenlenen Hackathon’un dijital sergisi yayında.
MimED Stajistanbul 2024 programı kapsamında 13-14 Eylül 2024 tarihlerinde İPA Florya Kampüs ve İTÜ Taşkışla 109 no’lu salon da düzenlenen Hackathon’un dijital sergisi yayında. Levent Arıdağ, Büşra Cantürk, Gözde Betülay Yorulmaz, Betül Uçkan, Ecem Altıntaş tarafından yürütülen Hackathon da felaket senaryoları ve bedenin akışkanlık hallerinin mimari tasarım üzerindeki etkileri incelendi. 5 kişilik gruplardan oluşmak üzere 4 grup felaket senaryoları (hortum, toprak kayması, sel) çerçevesinde beden-çevre-ergonomi dinamiklerini derinlemesine anlayarak etkileşimli modüler kabuk tasarımları geliştirdi. Bu süreçte, VR gözlükleri ve Arduino sensörleri gibi siber araçlar kullanılarak gerçek zamanlı kabuklar tasarlandı. Felaketlerin ve beden akışlarının içsel ve dışsal etkilerini kavrayarak, mimari form ve işlevde yenilikçi çözümler üretme amacı taşımaktadır. Ödül töreni MimED Yönetim Kurulu Başkanı Fatma Ahsen Özsoy, Başkan Yardımcısı Çiğdem Eren, Levent Arıdağ, Büşra Cantürk, Gözde Betülay Yorulmaz, Betül Uçkan, Ecem Altıntaş tarafından İTÜ Taşkışla’da gerçekleştirildi.
Grup üyeleri: Büşra İnal, Elif Tokar, Ali Han Cura, Merve Eren, Beyza Yarış
Küresel ısınmayla meydana gelen aşırı yağışlar, deniz ve dere seviyesindeki yükselmelere neden olmaktadır. Suyun normal akış yataklarından taşarak çevreyi etkisi altında bırakması da bu sebeple günümüzde sıkça karşılaşılan bir tehlikedir. Taşkın bağlamında doğanın sele verdiği tepkinin araştırılması tasarımın bilgisini oluşturmaktadır. Suyun akışının, doğal yüzeylerde oluşturduğu aşınmalar, su yatağının nasıl şekillendiğini tarifler.
Bu araştırmada suyun topoğrafya ile ilişkisinde gösterdiği tepkiler incelenmiştir. Suyun oluşturduğu oyukların Voronoi diyagramına referans verdiği görülmüştür. Mekânsal sistemin kurgusunda doğadaki daralan ve genişleyen aralıkların suyu yönlendirmede ve hızını azaltmada Voronoi geometrisine referansla kullanılabileceği düşünülmüştür. Suyu yönlendirmek için kabuk sistemler yaratılmıştır. Debisini azalan güvenli mekanlar oluşturulmuştur. Bazı noktalarda suyun hızının yüksek hızda temas etmeden geçmesine izin verilmiştir. Bu da mekânın su ile temasını engelleyerek farklı güvenli noktalar oluşturulmuştur.
Grup üyeleri: Elif Avcı, Esra Karaca, İrem Okuducu, Mete Palancı, Nisa Nur Çapık
Heyelan afeti üzerine yapılan bu çalışmada yerçekimi, denge kaybı, kayma, düşme, sürüklenme, ivme kavramları üzerine yoğunlaşılmıştır. Mekânda kontrol kaybı ile, düşme hissine yaklaşılır. Düşme kavramı, yerle olan bağlantının kesildiği anları temsil eder; mekânı deneyimleyenler, hareketlerini kontrol etmekte zorlanır ve bu da heyelanın kaotik doğasını daha iyi anlamasını sağlar. Heyelanlar, doğada birbirinden farklı türlerde ve mekanizmalarla gelişebilmektedir. Bunlar; düşme, devrilme, kayma, yanal yayılma, akma olarak belirlenmiştir.
Kayma; toprak ve kaya kütlelerinin bir veya birden çok yüzey üzerinde makaslama deformasyonu sonucu meydana gelen hareketlerdir. Heyelan anında, başlangıçta sıfır olan ivme; kara kütlesinin yer çekimi etkisi ile hareket ivmesi artmaya başlar ve başlangıç durumuna döner. (F= m x a). Geoflow; heyelan anında gerçekleşen bu ivme dinamiğini bireylere yaşatmayı hedefler. İvmenin oluştuğu kısımdaki kırılma sirkülasyon alanını tanımlar ve modülün iki ucunda kalan kısım heyelanı deneyimlemeyi amaçlar.
Grup üyeleri: Barış Yavuz, Feyza Topçu, İnci Ergün, Sibelcan Urlunç, Türkay Korkusuz
Kasırga, güçlü rüzgarlar ve şiddetli yağışlarla birlikte dönen bir fırtına sistemidir. Yere düşen su damlaları buharlaşarak gökyüzüne yükselir. Gökyüzünde sıcak havanın soğuk hava içine doğru yükselmesiyle kümülüs bulutları oluşur. Bu kümülüs bulutları kubbeleşerek altındaki diğer bulutlarla etkileşime girer ve rüzgârın etkisiyle spiral bir yörünge oluşturarak yeryüzüne doğru yönelir. Bu olay sonucu kasırga meydana gelir. Tasarım yaklaşımı kasırgaların yıkıcı etkilerini azaltmaya odaklanmaktadır. Farklı yüksekliklerde bağımsız kıvrımlı duvarlarla çevrili, koruyucu bir çekirdeği içerir. Çekirdeğin etrafına dolanan bu duvarlar, aralarında koridorlar oluşturacak şekilde konumlandırılmıştır. Aralıklar doğaya referans veren Fibonacci dizilimi ve hortuma referans veren eş açılı spirallerin ilişkilendirilmesiyle ortaya çıkmıştır. Bu oluşumun kesişen kısımlarda doluluk boşluk kararıyla bir sonraki adımı tasarlanmış ve bu bağlamda aralıklar oluşturulmuştur.
Grup üyeleri: Mehmet Davutoğlu, Caner Ceylan, Emine Melike Olgun, Doğa Akalın, Elif Nur Akar
Tasarım taşkınlara ve sele dayanıklılığı artırmak ve suyun yıkıcı etkilerini azaltmak amacıyla geliştirilmiştir. Yumuşak yüzeylerle oluşan bu yapı, suyun hızını azaltarak dengeli bir dağılım sağlar ve pürüzsüz yüzeyler sayesinde akış halinde olan suyun zarar vermesini engeller. Eğriler, suyun kontrollü bir şekilde akmasını sağlarken, kabuğun sağlam şekilde sabitlenmesi, yapının sel baskınlarına karşı dirençli olmasını garanti eder. Bilginin kendiliğinden formu oluşturması sağlanarak topolojik bir sistem elde edilmiştir. Böylece yapının sele karşı performansı artırılmıştır.
İç kabuk tasarımında ise fenomenal şeffaflık kavramı kullanılarak algısal derinlik ve çok katmanlılık yaratılmıştır. Bu tasarım, mekânın çoklu anlamlarını ve katmanlarını yansıtarak izleyicilere çeşitli perspektiflerden görsel deneyimler sunar. Fiziksel şeffaflık olmaksızın iç içe geçmiş görsel katmanlar aracılığıyla algısal bir şeffaflık sağlanmış, mekânın iç ve dış alanlarla etkileşimi güçlendirilmiştir. Tasarım, aynı zamanda mekânın dinamik ve algısal olarak zengin olduğunu vurgulayarak, mekânı deneyimleyen bedenlerin farklı açılardan olasılıkları değerlendirmelerine olanak tanır.
Sergi Link: https://youtu.be/8TrbxgbXmsk?si=IvGIp1ioraxYLIAk