20. yüzyıl sanatının büyük ismi Katalan ressam Joan Miro'nun aile koleksiyonunda kimi yapıtları ve özel eşyaları dünyada ilk kez Sabancı Müzesi'nde sergileniyor.
Sabancı Müzesi’nde sergileniyor. Sabancı Holding sponsorluğunda açılan ‘Joan Miró. Kadınlar, Kuşlar, Yıldızlar’ başlıklı sergi, 1 Şubat’a kadar SSM’de.
Geldi, geliyor derken nihayet Miro İstanbul ‘da. Sakıp Sabancı Müzesi’nde bugün açılan ‘Joan Miro. Kadınlar, Kuşlar, Yıldızlar’la kentin sanat mevsimi de uluslararası boyutta bir sergiyle başlangıç yapıyor. Aynı zamanda tüm izlemeye gelenler de sonbaharı çocuksu bir coşkuyla karşılayacak eminim.
‘Joan Miro. Kadınlar, Kuşlar ve Yıldızlar’ sergisi bu sabah SSM’inde müze müdürü Nazan Ölçer, serginin sponsoru Sabancı Holding CEO’su Zafer Kurtul, Joan Miro Vakfı Müdürü Rose Maria Malet Miro’nun torunu Joan Punyet Miro’nun katılımıyla yapılan basın toplantısı ve ardından düzenlenen turla kapılarını açtı.
Picasso, Dali, Rembrand, Monet gibi olağanüstü sergilere imza atmasına rağmen doğrusunu söylemek gerekirse Barcelona’daki Miro Müzesi, Mallorca’daki aile koleksiyonu Succesio Miro, Pilar ve Joan Miro Vakfı, evi ve atölyesini dolaştıktan sonra “İstanbul’da aynı etkiyi yaratmak mümkün olacak mı acaba?” diye düşünmeden edememiştim.
Tabii ki kuşkularım anlamsızmış. Nazan Ölçer ve Hüma Aslaner başta olmak üzere tüm SSM ekibi yine muhteşem bir sergiye imza atmış. Miro’nun dünyası mükemmel biçimde yansıtılıyor.
Nazan Ölçer’in toplantıda “Müze olarak hayalimizde, Pablo Picasso ile başlayıp Salvador Dali ile devam eden İspanya’nın büyük ustalarının üçlemesinde son halkayı tamamlamak vardı. Bu süreçte Barcelona’daki Joan Miro Vakfı ile sanatçının olgunluk dönemine odaklanan, onun vazgeçemediği kadınlar, kuşlar ve yıldızları merkeze alan ve sanatçının çok yönlülüğünü ortaya çıkaran bir seçki yapmaya karar verdik. Ancak bu bir galeri sergisi değil. Çok yönlülüğü ortaya çıkarmak için ayrıca, Mallorca’daki aile koleksiyonunda yer alan eserlerle yine Mallorca’daki Pilar ve Joan Miro Vakfı’nda bulunan atölye malzemelerini ödünç aldık. Sanatçının farklı tekniklerdeki kimi eserleri ve bazı kişisel eşyaları ise dünyada ilk defa Türkiye’de Sakıp Sabancı Müzesi’nde sergilenecek. Ayrıca sergide yer alan bir dizi belgesel filmde Katalan sanatçı Joan Miro’nun yaşamını, iç dünyasını, değişimleri, dostlarını, ülkesindeki ve dünyadaki siyasi olaylara duyduğu öfke ve tepkisini izleyerek sanatçının kolay ele vermediği gizli dünyasını tanıma imkanına sahip olacağız” diyerek sergiyi kısaca özetledi.
Gerçekten de sergi, resimlerinden heykellerine, seramiklerinden dokumalarına tüm yapıtlarıyla, belgelerle, özel eşyalarıyla, çalışma alanlarından dostlarından fotoğraflarla, onu anlamak için mutlaka izlenmesi gerektiğine inandığım belgeseliyle Miro’yu çok geniş bir spektrumda sadece sanatıyla değil, tüm insani yönleriyle de yansıtıyor.
İstanbul’a ilk kez gelen, torun Joan Punyet Miro da hem SSM’inden hem de serginin düzenlenmesinden çok etkilenmiş. “Yurt dışında bugüne dek açılan en iyi Miro sergisi” diyecek kadar da sergiden emin ve sonuçtan çok mutlu. Onun dediği gibi Akdeniz güneşinin bunaltıcı sıcağının Miro’nun ruhunu nasıl etkilediğine yakından şahit olacağız bu sergiyle.
Barcelona’daki Joan Miro Vakfı Müdürü Rosa Maria Malet’ye göre, Miro’nun son dönemine yoğunlaşmalarının en büyük nedeni, son dönem eserlerinin çoğunlukla, kendi dilini, söylemini yarattığı ve en özgür dönemi olması. Hem teknik, hem anlatım hem de ele aldığı konular açısından. Ancak Miro özünde hep aynıydı. Farklı teknikler kullansa, dönem dönem dili değişse de çocuksu ruhu hiç değişmiyor.
Yine de kimi uzmanlar Miro’nun yaşamında asıl kırılmanın 1956’da Mallorca’ya yerleştikten sonra başladığını söylüyor. Renkleri azalıyor, daha yalınlaşıyor. Bir süre kendini sadece taş baskılara ve seramiğe adıyor. Beş yıl sonra tekrar resme döndüğünde çalışmaları daha özgür ve hareketli olmaya başlıyor. Simgeler arka plana itiliyor, tuvalde akan damlalar, el izleri, renk lekeleri gibi dışa vurumcu öğeler görülüyor.
Kısacası, 90 yıllık uzun, son günlerine dek sanatla iç içe şiir gibi bir yaşama sahip Miro’yu anlatmak kolay değil. Zaten o da tüm yaşamı boyunca şiirle, şairlerle ilişkisini hiç kaybetmemiş. Aragon, Breton Eluard, Octavia Paz gibi ustalarının ona yazdığı şiirler de bunun en büyük kanıtı.
23 Eylül -1 Şubat tarihleri arasında ziyarete açık olan sergiyi kaçırmayın, hatta bir an önce gidin derim. Eminim bir kez dolaşmak yetmeyecektir, ikinci tura da vakit kalsın…
Dünyadaki en önemli Miro uzmanı kabul edilen Rosa Maria Malet basın toplantısı sırasında sanatçının iki dünya savaşı sırasında ve sonrasındaki aldığı tavır hakkında sorulara cevap vermek istemedi. Miro gibi evrensel bir sanatçıyı politikaya çekmek doğru değil. İstanbul’daki sahte sergi konusu da bu sergiyi hiç etkilememiş. Sahte sergi ortaya çıktığında bu serginin hazırlıkları çoktan başladığı için ona göre bir tavır geliştirmeleri hiç söz konusu olmamış.