Ertuğrul Özkök'ün Hürriyet gazetesinde yayınlanan 24.04.2016 tarihli yazısı Libeskind'in Kürt Müzesi üzerine sorular soruyor.
Ertuğrul Özkök’ün 24.04.2016 tarihinde Hürriyet’te yayınlanan yazısı, 13.04.2016 tarihinde arkitera.com’da yayınlanan “Daniel Libeskind’dan Irak’ta Kürt Kültürü Müzesi” başlıklı haberine değiniyor ve yıllardır planlanmakta olan müzenin neden şimdi uluslararası medyaya duyurulduğunu soruyor. Hürriyet’te yayınlanan yazının tamamı aşağıdadır:
MİT Bu İki Şirketin Hazırladığı Çok Gizli Projeyi Deşifre Etti Mi
Her şey 2009 yılında Kuzey Irak Başbakanı Neçirvan Barzani’nin özel temsilcisinin, ünlü mimar Daniel Libeskind ile yaptığı görüşme ile başladı. Atlantik’in iki yakasında, iki şirket, Türkiye’yi çok yakından ilgilendiren bir proje için düğmeye basmıştı.
New York Manhattan…
Broadway üzerindeki 150 numaralı binanın 18’inci katı…
Girişinde “Studio Libeskind” yazıyor…
Önceki hafta 11 Nisan günü, bu binada yapılan bir açıklama, Türkiye’de sadece iki internet siztesinin dikkatini çekti.
Biri, Arkitera isimli mimarlık sitesi…
Öteki ise, Hasan Cemal’in yazdığı “T24” sitesi…
O iki sitede yayınlanan haberin MİT’in “ilgili dairesince incelemeye alınıp alınmadığını bilmiyorum. Ama eminim, yazdığım şu hikayeyi okuyunca dikkatle inceleneceklerdir.
AYNI GÜN LONDRA
O açıklamanın yapıldığı 11 Nisan günü, Londra’da bir başka binada bir başka olayın hazırlığı yapılıyordu.
Londra’daki binanın kapısında şu yazıyordu: “RWF World”…
Atlantik’in iki yakasında iki şirket, Türkiye’yi çok yakından ilgilendiren bir proje için düğmeye basmıştı. 11 Nisan günü Broadway’deki binada yapılan açıklama çok insanın dikkatini çekmedi. Ancak o konuşma, 15 Nisan günü Bloomberg’in “Businessweek” dergisinin internet sitesinde 1 numaralı konu olarak işlendiğinde, meraklı gözler bir anda bu şirketin üzerine döndü.
YENİ MİMAR AÇIKLIYOR
Açıklamayı şirketin kurucusu Daniel Libeskind yapmıştı. Libeskind, Polonya asıllı ünlü bir Yahudi mimardı. 11 Eylül saldırısında yıkılan Dünya Ticaret Merkezi’nin yerine yapılan özgürlük binasının mimarıydı.
Ayrıca Berlin’in ünlü “Soykırım Anıtı”nın mimarı da oydu. Yani bütün dünyanın hafızasına kazınan insanlık dramının mimarıydı…
Libeskind o gün bir “Kürt Milli Müzesi” projesinden söz ediyordu.
Bu müze Kuzey Irak Özerk Bölgesi’nin başkenti Erbil’de kurulacaktı.
Libeskind bu müze için hazırladıkları projeyi de göstermişti.
Ama asıl mesaj şuydu: “Bu müzenin hayata geçirilmesinin tam zamanıdır…”
Normal olarak Erbil’de açıklanması gereken bu proje ne olmuştu da, durup dururken New York’ta özgürlük binasına komşu bir binada açıklanmıştı. Olayın aslı 7 yıl öncesine gidiyordu…
IŞİD’İN TÜRK KONSOLOSLUĞUNA GİRDİĞİ GÜN NEW YORK’A GİDEN MESAJ
2009 yılında Kuzey Iraklı bir yetkili bu binadan içeri girerken, Ortadoğu’da 4 ülkeyi yakından ilgilendiren bir projenin de ilk adımı atılıyordu.
Gelen kişi Kuzey Irak Başbakanı Neçirvan Barzani’nin özel temsilcisiydi ve bizzat Daniel Libeskind’le görüşmüştü.
Barzani’nin mesajı şuydu:
“Erbil’e bir Kürt milli müzesi” projesi istiyordu.
Bunun için Erbil’de 13 dönümlük bir arazi ayrılmıştı.
Müze için ayrılan bütçe ise 250 milyon dolardı.
Barzani 2 bölümlü bir müze istiyordu. Biri geçmişi, öteki geleceği anlatacak bölümler olacaktı.
Libeskind projeyi kabul etti ve Erbil’e bizzat giderek araziyi gördü.
2011 yılına gelindiğinde proje ve maket hazırdı.
Ancak Erbil bu prejenin çok gizli tutulmasını istiyordu.
O nedenle başka müşteriler geldiğinde, Broadway’deki binanın 18’inci katındaki maketin üstü örtülüyordu.
2014 yılına gelindiğinde proje hazırdıve inşaat başlamak üzereydi.
Ancak 11 Haziran 2014 günü hiç beklenmedik bir olay meydana geldi.
IŞİD o gün Musul’u alıp, Türkiye’nin oradaki konsolosluğuna girdi. Aynı gün Erbil’den Manhattan’daki mimarlık bürosuna talimat gitti.
Müzenin inşaat çalışmaları durdurulmuştu.
Çünkü projede çalışacak insanlar cepheye gidiyordu. Ayrıca o para savaşa harcanacaktı.
LONDRA’DAKİ ŞİRKETE 10 YIL ÖNCE VERİLEN ÇOK ÖZEL GÖREV
Kürt Milli Müzesi maketi, 11 Nisan 2016 günü yapılan açıklamaya kadar, örtünün altında kaldı ve gizli tutuldu. O gün hala bilinmeyen bir nedenle, Libeskind gazetecilerin önüne çıkıp, “Bu müzenin yapılmasının tam zamanıdır” dedi.
Üstelik bunu 19’uncu yüzyıl Alman edebiyatının büyük şairi Heinrich Heine’in şu sözleri ile açıklıyordu:
“Birileri kitapları yakmaya başladığı zaman, bilin ki daha sonra insanları da yakmaya başlayacaktır.”
Ünlü mimar bu cümleyi şöyle genişletmişti:
“Birileri binaları yıkmaya başladığı zaman, bilin ki, arkasından kitapları yakmaya, sonra da insanları yakmaya başlayacaktır.”
Libeskind, IŞİD terörü ve savaş Ortadoğu’yu yıkarken, bir “Kürt Milli Müzesi” inşa etmenin tam zamanıdır demek istiyordu. Şirket bu projeye ne kadar önem veridiğini göstermek için, resmi internet sitesindeki “Haberler” bölümünün birinci sırasına Businessweek’teki geniş haberin linkini koymuştu.
Proje durdurulmuşken, New York’ta yapılan açıklamanın nedeni ne olabilirdi?
“Ben Müslüman değilim, Yezidi değilim, Kürt değilim. Ben Yahudiyim.” diyen bir mimar neden bu işi hızlandırmak istiyordu?
CEVABI LONDRA’DA
Bu sorunun cevabı Londra’daki “RFW World” şirketinde bulunacaktı.
“RFW World”, Gwynne Roberts isimli bir ingiliz gazeteci tarafından kurulmuştu.
Şirketin internet sitesinde, ana faliyet olarak “Araştırmacı gazetecilik” ifadesi kullanılıyordu.
Kurulacak müzenin “Multimedia içeriğini” bu şirket sağlayacaktı. Ancak bu cümlenin arkasına geçilince çok ilginç bir başka durum ortaya çıkıyordu.
Kuzey Irak hükümeti 10 yıl önce bu şirketle bir anlaşma yapmıştı.
Barzani yönetimi, şirketten, kod adı “Kurdistan Memory Programme” olan bir proje hazırlamasını istemişti.
Şirket 10 yıldan bu yana Kürtlerin başına gelenleri, bulundukları ülkelerde gördükleri “Zulüm” ve baskıları görsel olarak kaydediyordu.
Yaşlı Kürtlerşe konuşuyor, tanıklıklarını kaydediyor, savaşa gidip dönen Kürtlerle sıcağı sıcağına mülakatlar yapıyordu.
Ayrıca müzede, milli mazinin en acılı sembolü olarak yer verilecek ‘Halepçe Katliamı’na ait çok fazla görsel malzeme de toplanmış durumdaydı.
Böylece “Kürt halkının çektiği acılar ve savaşlar” milli karakterin hafızası haline geliyordu.
PROJEDEKİ DÖRT ÇIKINTININ SIRRI
Türkiye’deki Arkitera mimarlık sitesinde verilen ayrıntıar da ilginç.
Müzenin 4 ayrı yöne bakan çıkıntıları var.
Bunlar Türkiye, İran, Irak ve Suriye’ye bakıyor.
Yani Kürtlerin yaşadığı 4 ülkeye…
Bu da müzenin etnik ve milli aidiyet coğrafyasını çiziyor.
Tabii ki “Gördükleri zulmün” de istikametlerini anlatıyor.
Müzenin yüzü ise Mekke’ye dönük olacak.
Böylece “Milli hafıza”nın islami yönü vurgulanıyor.
Gwynne Roberts daha şimdiden Kürtler arasında bir milli kahraman muamelesi görüyor.
Mesela Alan Mustafa isimli bir Kürt, 25 Nisan 2015 günü attığı bir tweet’te, “Ailemiz onu Dohuk’ta ağırlamaktan gurur duydu” diye yazıyor.
Projenin hikayesi böyle.
Geriye şu sorunun cevabı kalıyor.
Örtünün altında yıllarca saklanan proje niye birden bütün dünyaya açıklanıyor?
Amerika Birleşik Devletleri’nin sınırımızdaki Kürt bölgesine yerleşmeye çalıştığı şu günlerde ilginç bir soru.
Belli ki müzenin hızlandırılması için uluslararası bir fonun bulunması için altyapı hazırlanıyor.
Economist grubunun çıkardığı yeni dergi “1843” ilk sayısında, “Ölmeden önce görğlecek 5 müze” arasında Orhan Pamuk’un “Masumiyet Müzesiéni de koymuş.
Türkiye bir “Masumiyet Müzesi” ile klasmana girerken, yanı başımızda Erbil’de ise “Zulüm Müzesi” için uluslararası planda düğmeye basıldı.
İleride bir gün, bu müzede Türkiye’den epey hatıra bulunursa şaşırmayalım.
Not: Yazıdaki bilgiler, yazıda adı geçen şirketlerin resmi internet siteleri, Businessweek dergisi, T24 ve Arkitera internet siteleri, 1843 dergisi ve Google’da yaptığım Twitter araştırmasından derlenmiştir. Senaryo her zamanki gibi bana aittir.