Londra'daki Ulusal Galeri’de kapılarını ziyaretçilere açan Monet and Architecture sergisi, Claude Monet’nin dünyaca ünlü tabloları ile az bilinen eserlerini bir araya getirerek, ressamın mimariyi çalışmalarında nasıl ele aldığı sorusunu irdeliyor.
Claude Monet, La Gare Saint-Lazare (1877)
Monet’nin sanat hayatı boyunca tablolarında resmettiği mimari eserler üzerine odaklanan Monet and Architecture (Monet ve Mimari) sergisi, yetmiş sekiz tablodan oluşuyor.
Sergide eserler kronolojik olarak sıralanmak yerine, ele alınan yapı ve konumlarına göre kategorilendirildi. Bu sayede ziyaretçiler, Monet’nin zaman içerisinde yeniden ele aldığı mekanları ve sanatçının eserlerindeki evrimleşme sürecini daha detaylı olarak inceleyebiliyor. Serginin küratörü Rosalind McKever, Dezeen’e vermiş olduğu röportajda bu gruplamaların, ressamın mekan algısı ile nasıl oynadığını görmek üzerine oldukça verimli bir yöntem olduğunu belirtiyor:
Birbirine çok benzeyen iki eseri bir araya getirdiğinizde görülen farklar, sanatçının olay yerini nasıl belgelediğini göstermek yerine beklenenin aksine, kendi gördüğü formlardan nasıl bir kompozisyon yarattığını vurguluyor.
Halka açık sergilerden ve kişisel koleksiyonlardan eserlerin bir araya toplanması ile hazırlanan sergi, Monet’nin mimari eserler ile ilişkisini daha iyi inceleyebilmek adına üç ana bölüme ayrıldı: Köy ve Pitoresk, Şehir ve Modern, Anıtsal ve Gizemli.
Claude Monet, Cathédrale de Rouen: Le Portail (1894)
Monet’nin çalışmalarına yeni bir bakış açısı getiren sergi, 29 Temmuz’a kadar Londra’daki Ulusal Galeri’de ziyaret edilebilir.