Türkiye'nin ilk kadın mimarlarından olan Mualla Eyüboğlu Anhegger 16 Ağustos 2009 Pazar günü İstanbul'da vefat etti. Cenazesi 18 Ağustos 2009 Salı Günü Teşvikiye Camisi'nde öğle namazını (13:15) takiben Zeytinburnu Merkezefendi Mezarlığı'na defnedilecek.
Mualla Eyüboğlu Anhegger, 1940 yılında 3803 sayılı yasa ile ilkokul öğretmeni yetiştirmek üzere açılmış olan Köy Enstitüleri projesinde ağabeyi Sabahattin Eyüboğlu ve İsmail Hakkı Tonguç başta olmak üzere öncü isimlerle birlikte, mimar, inşaat sorumlusu, öğretmen olarak çalıştı. 1947 yılında, Ortaklar Köy Enstitüsü’nde çalışırken zehirli sıtmaya yakalanıp İstanbul’a dönünceye kadar 5 yıl, hem Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü’nde çalışıp hem de Anadolu’nun dört bir bucağındaki 21 köy enstitüsünün kuruluşuna katıldı.
27 Şubat 1993 tarihinde Tarih Vakfı tarafından düzenlenen İlber Ortaylı’nın sunduğu Kuşaklar Buluşması’nın sekizinci toplantısına eşi Rober Anhegger ile konuk olan Mualla Eyüpoğlu Anhegger köy enstitüleri ile tanışmasını şu şekilde anlatıyordu:
“1942’de Güzel Sanatlar Akademisi Mimari Bölümü’nden mezun oldum. Mezun olduğum zaman mutlaka Anadolu’da çalışmak istiyordum. Annem de her zaman diyor ki ‘aman uşaklarım elinizden geldiğince köylücükleri okutun’. Hepimiz onun için hoca olduk. Ben de Anadolu’da öğretmen olarak çalışmak istedim. Fakat o zaman Anadolu’da mimar tabiri dahi yok. Nerede çalışacağım? O zaman Sabahattin ağabeyim Talim Terbiye Kurulu azası. Ben annemden bir hafta ağabeyime gidiyorum diye izin aldım. Ankara’ya gittim. İlk Tedrisat Umum Müdürü Tonguç beni Hasanoğlan Köy Enstitüsü Yapı Kolu Başkanı tayin etti. Ağabeyimle Hasanoğlan’a gittik.
Köy Enstitüleri’ne bir şey öğretemedim ama Yapı Kolu başkanıyken talebeden çok şey öğrendim. Köy Enstitüleri’ne mimar olmanın öğretici tarafı şu oldu: Herkesten kendi yaşadığı evin planını yapmasını istedim. İşte o zaman Anadolu’daki 40 bin köyün daha prehistoryada yaşadığını gördüm ve bu beni daha çok heyecanlandırdı.”
Köy Enstitüleri
Mualla Eyüboğlu Anhegger’in üzerinde büyük bir emek sarfettiği hem mimar, hem de öğretmen olarak çalıştığı enstitüler eğitim alanında Türkiye’de gerçekleştirilen en özgün projelerden biriydi. Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’in yönettiği enstitülerin kuruluşundaki amaç eğitim alanında kırsal kesimde yaşayan halk ile kentliler arasındaki bozuk dengeyi eşitlemek ve köy halkına pratik bilgi vermekti.
1936’ta Saffet Arıkan’ın milletvekilliği döneminde köy eğitmeni projesi uygulamasına başlandı. Askerliğini onbaşı veya çavuş olarak yapan gençler, Ziraat Bakanlığı’nın işbirliğiyle, modern tarım tekniklerini uygulayan Mahmudiye Devlet Üretme Çiftliği’nde yetiştirilerek köylere gönderiliyordu. Amaç, köye hem bir öğretmen hem de modern üretim araçları ve tarım yöntemleri sağlamak ve eğitimin mali yükünü hafifletmekti. İsmail Hakkı Tonguç yönetiminde başlanan bu projenin başarılı olması üzerine 1937 ve 1939 yıllarında çıkarılan yasalarla köy eğitmeni yetiştirme deneyimi yaygınlaştırıldı.
Kepirtepe Köy Enstitüsü
İlk iki Köy Enstitüsü, 1937’nin Ekim ayında “Köy Öğretmen Okulu” adıyla Eskişehir-Çifteler ve İzmir-Kızılçullu’da açıldı. Bunlara, 1938’de Trakya-Kepirtepe, 1939’da Kastamonu-Gölköy Köy Öğretmen Okulları da eklendi. Kırsal kesime yönelik bu eğitim uygulaması daha sonra kurulan Köy Enstitüleri için uygun koşullar yaratarak Köy Enstitüleri’ne geçişi kolaylaştırdı.
“Köy Öğretmen Okulu” adıyla açılan kurumlara “Köy Enstitüsü” adı, 17 Nisan 1940 tarihinde çıkarılan 3803 sayılı Köy Enstitüleri Kanunu ile kondu. Bu yasa ile köy okullarında görev alacak olan öğretmenleri yetiştirmek üzere kent ve kasabalardan uzak, geniş arazisi bulunan uygun yerlerde Köy Enstitüleri kurulmaya başlandı.
Köy Enstitüsü Binaları için Proje Yarışması Açıldı
Kanunun 16. maddesine göre yaptırılacak ilkokul binalarının planlarının hazırlattırılması işi, 20 Aralık 1940 tarihinden, 10 Şubat 1941 tarihine kadar devam etmek üzere yarışmaya açıldı. Tasarlanacak binaların soğuk, sıcak ve ılıman iklim bölgelerini göz önünde tutarak bir bina için bu bölgelere göre üç tip proje olması gerekiyordu. Yarışmadaki başka önemli bir noktada köylerde bulunabilen inşaat malzemesinin cinsinin, niteliğinin, iklim bölgelerine göre köy binalarının gösterdikleri stil farklarını, köylerdeki inşaatta çalıştırılabilecek elemanın teknik durumlarının dikkate alınmasıydı.
İsmail Hakkı Tonguç, Celâl Otman, Hüsnü Tümer, Enver Ziya Karal, Hayrullah Örs, Lûtfi Engin, Ali Rıza Törüner, Necati Erginöz, Tahsin Özdemir, mimar Hellinger’den oluşan yarışma jürisi yüksek mimar Asım Mutlu ve Ahsen Yapanar’ın projelerini birinci, yüksek mimar Zeki Sayar’ın projesi ikinci, yüksek mimar Rebii Gorbon’un projesini üçüncü seçti.
Köy Enstitülerinde devletin az bir yardımı ile, öğretmen adayları, iş içinde çalışarak hem kendi barınaklarını, dersliklerini ve diğer gereksinimlerini, çalışma yerlerini yaptılar hem de gereken genel kültür ile meslekî bilgileri ve tarım çalışmaları yaparak köy için gerekli olan beceriyi kazandılar. Bunlar, işi bilen öğretmen ve usta öğreticilerin rehberliği altında gerçekleşti. 1942-43 öğretim yılında, Köy Enstitüleri’ne öğretmen, bölge okullarına yönetici, gezici başöğretmen, ilköğretim müfettişi ve kesim müfettişi yetiştirmek amacıyla Hasanoğlan Köy Enstitüsü bünyesinde Yüksek Köy Enstitüsü de açıldı.
Enstitü faaliyetleri 1946 yılında durduruldu, 1954 yılında da hepsi kapatıldı. Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü’nün binalarından bazıları halen Atatürk Anadolu Öğretmen Lisesi olarak kullanılıyor. 2007 yılında “Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü Değerlendirme Projesi Ulusal Fikir Yarışması” adı altında köy enstitüleri modelinin bir toplumsal hafıza olduğu gerçeğiyle, gündemde kalması ve 2007’de nasıl bir eğitim sistemine işaret edeceğinin de tartışılmasını sağlanması amacıyla bir öğrenci yarışması açıldı.
Kaynak: Milli Eğitim Bakanlığı, Arkitekt, Wikipedia, Ulusal Mimarlık Ödülleri ve Sergisi