Alman Mimar Friedrich von Gärtner'in Almanya’nın Münih kentinde Ludwigstrasse’de yaptığı tasarımı, 1833-1834 yıllarında Kral I. Ludwig döneminde inşa edildiğinden beri, şehrin en prestijli caddelerinden birinde bir dönüm noktası haline gelmiş.
Avusturyalı ofis Cukrowicz Nachbaur Architekten tarafından tarihi yapıya eklenen yeni tasarım ile hacim, meydan boyunca yenilenen bir cephe ile tamamlanmış. Bina, iki katı çekirdek arasında uzanan merkezi bir bölge etrafında düzenlenmiş. İki kat yüksekliğindeki ana katlar, tarihi binanın tavan yüksekliğini koruyan ve böylece farklı katlar arasında hareket ederken belirgin bir ihtişam duygusu uyandıran galerilerle tamamlanmış.
Kapsayıcı mimari konsept, açık bir bina kabuğunu kapatma fikrine ve dolayısıyla yeni alanın anlamlı bir şekilde nasıl doldurulacağı fikrine dayandırılmış. Cephe seçimi ve kat yüksekliklerindeki değişkenlik, merkezi alanlara ulaşan gün ışığını en üst düzeye çıkarmayı sağlamış. Tüm tasarım müdahaleleri, binanın görünümünü uyumlu hale getirmek ve tüm bileşenleri yeni bir bütünde birleştirmek amacıyla geliştirilmiş.
Tüm yapı stoğu plana uygun olarak boşaltılmış ve mevcut dış duvarlar korunmuş. Bina, iki büyük çekirdek arasında uzanan merkezi bir açıklıkla yatay olarak yapılandırılmış. Dikey bölünme, büyük bir oda yüksekliğine sahip ana katlar ve oda yüksekliğinin yarısı kadar olan orta galeri katları ile istiflenerek sağlanmış. Ara alanlar iki katlı oda katmanı ile çevrilmiş ve yükseklikleri biraz değiştirilmiş. Mevcut tarihi binanın karakteristik yapısı yeni binaya da yansıtılmış.
Kapsayıcı konsept fikri, tarihi bina kabuğunun yapısal olarak doldurulması ilkesine dayandırılmış. Yeni taşıyıcı yapı, mevcut binadan türetilmiş ve betonarme döşemeler ile kolonlardan oluşan sağlam bir yapı olarak tasarlanmış. Yeni batı cephesi, tarihi cephelerin yatay yapısını devam ettirmiş.
Mevcut cephelerin tasarımında devam eden yatay pervazlar kullanılırken ek yapıda pervaz hatlarının yüksekliği korunmuş ancak tasarım şekli ters oluşturulmuş. Arada bir seviyedeki dikey metal çıtalar ve homojen bir cephe filtresi ile yine mevcut binanınkine benzer net bir cephe düzeni oluşturulmuş. Katmanlı yapının hafif çıkıntısı ile soyut bir kitaplık görüntüsü oluşturulmuş. Cephe tasarımı ve katların büyük oda yüksekliğiyle birleşen yapısı ile merkezi alanlara maksimum gün ışığı aydınlatması sağlanmış.
Binanın kompakt formu, inşaat ve işletmede ekonomik verimlilik için önemli bir faktör olmuş. Tüm bina bileşenlerinin yüksek kaliteli yalıtımı ve termal bina kabuğunun en aza indirilmesiyle düşük işletme maliyetlerini sağlanmış.
Ekolojik ve sağlam yapı malzemelerinin kullanılması, uzun bir hizmet ömrünü garanti ederken sürdürülebilirlik konusuna olumlu katkıda bulunmuş.