Kültablası gibi kullanılan Bizans dönemi sütunları, İÜ yönetimi tarafından alçıyla dolduruldu. Restorasyonun uzman eliyle yapılmasını isteyen öğrenciler, alçıları söküp 'gerçek restorasyon' istedi.
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nin bahçesinde bulunan 5. yüzyıldan kalma Theodosius Zafer Takı’nın sütun başlıklarındaki doğal oyuklar bazı öğrenciler tarafından kültablası ve çöp tenekesi olarak kullanılınca Sanat Tarihi, Arkeoloji ve Taşınabilir Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarma Bölümü öğrencileri, eserlerin üniversite hocalarının gözetiminde onarılması yönündeki isteklerini Edebiyat Fakültesi Dekanlığı’na bildirdi. Dekanlık ise tarihi eserlerin üniversite hocalarının gözetiminde okul bünyesindeki laboratuvarlarda öğrenciler tarafından onarılması kararını aldı.
Ancak bu karar dönem sonuna denk geldi. Öğrenciler dönem sonu sınavlarıyla uğraşırken, dekanlık tarihi eserlerin kültablası olarak kullanılmaması için ilginç bir yöntem geliştirdi ve Theodosius sütun başlıklarındaki oyukları alçıyla doldurulup üniversitenin bahçesine geri bıraktı.
Okul yönetimi tarafından apar topar yapılan alçılı korumaya tepkili olan öğrenciler de sütun başlıklarının uzmanlar tarafından restore edilmesi yönündeki isteklerini bir daha üniversite yönetimine bildirdi. Bu girişimden sonuç alamayan öğrenciler, Theodosius Zafer Takı’nın içindeki alçıları temizleyerek eski haline getirdikten sonra, eserleri tekrar okulun bahçesine bıraktı.
Okul yönetimin yaptığı alçılı korumanın tarihi eserlere zarar verdiğini ve bu sebeple eserleri onardıklarını belirten İstanbul Üniversitesi ‘Mekânsal Müdahale İnisiyatifi’ üyesi öğrenciler korsan restorasyonunun amacını şu şekilde belirtti:
“Bistürilerle Bizans döneminden kalma sütunlara mekanik temizlik yaparak dökülen alçıyı yerinden çıkarttık ve bilimsel olarak eseri olması gereken şekliyle onardık. Saf alkolle eserler tamamen temizlendikten sonra üniversite bahçesine bırakıldı. Yönetimini sigara söndürüyorlar bahanesine karşılık eserlerin yanlarına birer adet kültablası da bıraktık. Bölümlerimizi ve bilim etiğini yok sayan üniversite yönetimine tavsiyemiz eserleri bahçede bulunan çimenlerin üzerine bir platform oluşturarak eserleri sergilemesidir. Öğrenci ve akademisyen onayı olmaksızın yapılan bu tarz her uygulama bizce müdahaleye açıktır. Bu üniversitenin öğrencileri olarak bilim ürettiğimiz kampüslerin bir parçasıyken bilimin yok sayılmasına sessiz kalmayacağımızı, kampüsü tümden sahiplendiğimizi tekrar dile getiriyoruz.’’