‘Öfke’nin Yasası

Gezi Direnişi’nin gündemi değiştirdiğine; kamuoyunun dikkatini iktidarın polemiklerinden asıl tartışılması gereken sorunlara çektiğine çok değindik.

Nitekim egemen siyasiler buna öyle kızdılar ki direnişin etkin katılımcılarından TMMOB ve bağlı odaların yetkilerini “bir gece yarısı torba yasa”ya eklenen maddelerle tırpanladılar.

TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı, bu “acil!” düzenlemenin amaçları için özetle diyor ki:

– Ülke talanına karşı çıkan TMMOB’yi işlevsizleştirmek.

– Kamu kaynaklarının yağmasını kolaylaştırmak.

– Yerel yönetimler ve meslek odalarının anayasal hak, yetki ve görevlerini ellerinden almak.

– Mimari projeleri fikir ve sanat eserleri yasası kapsamından çıkarmak.

Yani yeni(!) yasaya göre, çevreyi ve kenti tahrip edecek siyasi rant projelerine artık dava açamayacak; ülkenin doğa ve kültür zenginliklerinin yağmalanmasına yargının “dur” demesini sağlayamayacak; talan amaçlı yatırımlara iktidarın desteğini engelleyemeyecek; çıkar amaçlı olmayan mimari projeleri korumak için “sanat eseri” olduklarını ileri süremeyecekler…

Örnekler

Çevre ve kültür değerlerinin talanına karşı yıllardır kesintisiz hukuk mücadelesi veren TMMOB ve bağlı odaların son zamanlarda durdurdukları kimi yağma projelerinden bazılarını anımsayalım:

Eğer ilgili meslek odalarının açtıkları davalar olmasaydı, sözgelimi binyılların çarşı geleneğine sahip bu ülkeye, “size alışveriş kültürünü öğretmeye geliyoruz!” diyerek göz koyanların “Dubai Kuleleri” çoktan “Boğaziçi sırtları”nda yükselmiş;

“Liman hizmeti” adına deniz kıyısının parsellendiği “Galata-Port”un rant binaları çoktan yapılmıştı…

Kentlerin bağrında kazık gibi yükselecek çok sayıda gökdelenle birlikte sayısız yağma projesinin “yargı denetimi”yle engellendiği örneklere, son olarak “Gezi Parkı”nın da kurtarılması eklendiğinde, yasa değişikliğinin “öfke”nin ürünü olduğu ortada değil mi?

Öte yandan yine TMMOB ve odaların “mali” açıdan bakanlığa bağlı kılınması da bu gibi davalar için gerekli parasal kaynaklardan ve harcama yetkilerinden yoksun kılınmaları anlamına geliyor… yani deniyor ki; “mimarlık, şehircilik ve mühendisliğin toplum çıkarına yükümlülüklerini bundan böyle yerine getiremeyeceksiniz.”

Oysa şu “değiştirilmek” istenen 12 Eylül Anayasası bile meslek odaları için açıkça diyor ki: “Mesleğin toplumsal sorumluluklarını da üstleneceksiniz.”

DDK raporu

Cumhurbaşkanı ilk günlerinde Devlet Denetleme Kurulu’ndan (DDK) bir inceleme raporu istemiş; kurul ise hazırladığı raporda, meslek odalarının “siyasi davranarak” iktidar projelerini engellemesinden yakınmıştı.

İnsan şimdi düşünüyor; DDK’nin o raporuyla, şimdiki acil yasa değişikliği arasındaki “uyum!” acaba sadece rastlantı mıdır?

Yanıtını, böylesi bir “intikam yasası”nın bile Çankaya’dan onaylanıp onaylanmayacağını gördüğümüzde öğreneceğiz…

Etiketler

Bir yanıt yazın