Öğrencileri Köylüler Eğitecek

Seferihisar sizi iğde kokularının karşıladığı, Türkiye'nin en yavaş ilçelerinden birisi. Yavaş ama geleneksel ve doğal üretime en çok katkı sağlayan bir yer.

Seferihisar sizi iğde kokularının karşıladığı, Türkiye’nin en yavaş ilçelerinden birisi. Yavaş ama geleneksel ve doğal üretime en çok katkı sağlayan bir yer. Burada taş devri yumurtası da üretiliyor, keçi besiciliği de yapılıyor, mandalina ihraç da ediliyor. İlçenin köylerinden Orhanlı ise bugünlerde farklı bir heyecan yaşıyor; Doğa Derneği’nin yeni açacağı Doğa Okulu’nu köylüler inşa ediyor. Okulun eğitmenleri de köylüler olacak. Onlar geleneksel üretim bilgilerini paylaşmak için heyecanlanıyorlar.

Seferihisar İzmir’in en sakin ilçelerinden birisi. Doğası müthiş, toprağı verimli. Yani tam bir ekolojik üs. Doğal bir okul. Herkesi cezbeden yanı da bu. Doğanın koruması ilgili çeşitli çalışmalar ve projeler yapan Doğa Derneği de bunu keşfetmiş ve Türkiye’nin ilk Doğa Okulu’nu açmak için çalışmaya başlamışlar. Doğa Derneği, köyün 30 yıldır kullanılmayan okulunu, Seferihisar Belediyesi’nin desteğiyle ekolojik malzemelerle restore ederek Doğa Okulu haline getiriyor. Şarkıcı Tarkan’ın da kurucuları arasında yer aldığı ve 5 Haziran’da gelir için konser vereceği okul, 2014 baharında açılacak. Buraya gelen gençler, teoride doğa etiğini; pratikte de kerpiç duvar örme, süt sağma, hormonsuz yumurta üretme, zeytinyağı sıkma, çobanlık, bağcılık gibi köylülerin üretime dayalı kültürünü ücretsiz öğrenecekler. Kendileri için ayrılan köy evlerinde konaklayacak olan gençler, köylünün her işine koşacak. Yeme, içme, evin temizliği gibi sorumluluklar da öğrencilere ait olacak. Köylüler de bu durumdan pek tabi memnun, yeter ki köyümüz gelişsin ve buna bizim de katkımız olsun diyorlar. Doğa Okulu’nda uygulama eğitimlerinde öğretmenlik yapacak olan muhtarın kızı Pembe (Ener) Yenge, ‘Köyümüze böyle bir okul açıldığı için hiç korkmadık. Aksine bildiklerimizi paylaşmak için can atıyoruz’ diyor. Seferihisar Belediyesi’nin böyle bir okula katkı sağlıyor olmasından büyük mutluluk duyduklarını ifade eden Belediye Başkanı Tunç Soyer, ‘Sakin bir ilçeyiz ama bir o kadar da üretkeniz. Üretimde en çok kadınların emeği var’ diyor.

Sıva yapan burada

Bir okul düşünün, okulun mekânı, sınırları ve zamanı aşan doğanın kendisi olsun. Bugüne kadar Seferihisar’da yaşayan insanlar tarafından korunmuş ve daha da zenginleştirilmiş her yer; dereler, zeytinlikler, makiler, aynı zamanda okulun sınıfları. Yaşamın ve öğrenmenin iç içe geçtiği okulda geleneksel ve akademik bilginin teori ve pratikle bir arada verileceğini belirten Doğa Derneği Başkanı Güven Eken, eğitimlerin en uzun bir yıl, en kısa iki hafta olacağını söylüyor. İsteyen kerpiç sıvamayı, isteyen arıcılığı, kimi bahçe yapımını, kimi de tohum çeşitlerini öğrenecek. İlk olarak üniversite son sınıf ya da mezunlar öğrenci olarak alınacak. 40 kişilik bir kontenjan var. 2014 yılından itibaren öğrenci kabul etmeye başlayacak okulun araştırma konuları arasında, geleneksel tarım, doğa hukuku, ekoloji, sözlü kültür, doğa takvimi, geleneksel sanatlar ve mimari yer alıyor. Çırak-kalfa ilişkisine dikkat çeken Eken, kendilerinin de teoriyi pratiğin içinde öğreteceklerini dolayısıyla ezberci bir eğitim olmayacağını anlatıyor. Doğanın sadece ekolojik bir yaşam alanı ya da izlenecek manzara olmadığını, doğanın kurgusu olan, kendi yaşayışı ve üretme biçimi olan bir canlı olduğunu belirten Eken, eğitimin yıl boyunca hiç bitmeyeceğini söylüyor. Rehberliğin Doğa Derneği’nde olduğunu söyleyen Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, en başından beri böyle bir projeye destek vermekten son derece mutlu olduklarını söylüyor. Köylünün okulu kendi okulu gibi gördüklerini, okulun yapım aşamasında çok katkı sağladıklarını belirtiyor.

Salyangoz şehir

Seferihisar’ın Türkiye’nin en sakin (Cittaslow) ilçelerinden. İtalyanca Citta (Şehir) ve İngilizce Slow (Yavaş) kelimelerinden oluşan Cittaslow kelimesi, sakin şehir anlamında kullanılıyor. Amblemi de salyangoz. Cittaslow bir hareket olarak adlandırılıyor. İlk olarak İtalya’da açılan bir fast food zincirini protesto etmek amacıyla ortaya çıkan Slow Food hareketinden besleniyor. Türkiye’de böyle yaklaşık 9 ilçe var. Küreselleşmenin iki şeyi hayatımıza dayattığını söyleyen Tunç, bunların büyüklük ve hız olduğunu belirtiyor. Kültürün tüketimi de bunlarla gerçekleşiyor diyor ve ekliyor: ‘Eskiden Karadeniz’de kuş uçuşu için 6 farklı kelime kullanılırmış. Şimdi ise ‘kuş uçtu’ diyoruz sadece. İnsanlarla aramızda on bin yıllık kültürün etkileriyle iletişim kuruyoruz. Oysa doğanın milyonlarca yıllık kültürü var. Bu dili unutmamak için Doğa Okulu’nu yaptığı çalışmaları önemli buluyorum. Seferihisar gerçekten sakin bir şehir. Ama yavaşlığa öykünmüyor da değiliz. Bunun da kıymetli olduğunu düşünüyorum. Burada yaşam bereketini kaybetmedi. ‘Acelen varsa Seferihisar’da ne işin var’ derler. Buranın insanın da tembellik de var çalışkanlık da, mesela tek başına mandalina üretilmeye geçilmesi, üzüm bağlarının terkedilmesini tembellik olarak algılıyorum. Ama daha iyi mandalina üretmek için de çok çalışıyorlar. Köylüler arasında üretim adına rekabet var’diyor.

Etiketler

Bir yanıt yazın