Bu yılki teması Okullar Okulu olan 4. İstanbul Tasarım Bienali’nin “Ölçekler Okulu” ve “Bozum Okulu”nu gezdik.
4. İstanbul Tasarım Bienali bu yıl sergiden çok süreç odaklı bir platform sunuyor. Okulu yeniden düşünmek ve deneyler yapmak üzere yola çıkan küratörlerin, “bienallerin birer okula, sanat kurumlarının araştırma merkezlerine” dönüşmesi fikri ile sürüklediği sergiler ve çalıştaylar, 6 ayrı tema altında toplanıyor. Bunlardan, Ölçekler Okulu’nu içeren Pera Müzesi’ni ve Bozum Okulu’nu oluşturan Akbank Sanat’a dair kısa notlarımızı inceleyebilirsiniz:
Vekilvücut, SCN. (Fotoğraf: Özüm İtez)
Bienalin, Pera Müzesi’ndeki sergilerinin ana teması olan Ölçekler Okulu, “bilimsel ve kültürel önyargılara ve varsayımlara dikkat çekmek üzere” bedensel, gündelik hayat veya tasarıma dair standartlara odaklanıyor.
Muğlak Standartlar Enstitüsü, Cansu Cürgen ve Avşar Gürpınar. (Fotoğraf: Özüm İtez)
Küratörlerin, her okulda bir adet nadireler kabinesi (cabinet of curiosities) kullanma fikrinin Pera’daki tezahürü olarak düşünülebilecek Avşar Gürpınar ve Cansu Cürgen’in Muğlak Standartlar Enstitüsü muhtemelen bu bölümün en çarpıcı eseri. Gündelik hayattan bir dizi nesnenin standartlarını sorgulayan, Cansu Cürgen, Avşar Gürpınar ve Oğul Öztunç 2017 yılında yürüttüğü çalıştaylardan üretilen bu oldukça kapsamlı sergi yumurta, el hareketleri, mutfak gereçleri, zaman ölçüm cihazları, Türk Halk Müziği havaları gibi konuları ele alan bavullardan oluşuyor.
Trajedi Gösterisi, Noortje van Eekelen. (Fotoğraf: Özüm İtez)
3. Sayı – Tekinsiz, Fictional Journal Collective. (Fotoğraf: Özüm İtez)
Ölçekler Okulu’nun sergisinin geri kalanı da tekinsiz suretler, biyometrik ölçüm aletlerini yanıltan sahte beden parçaları, 3 boyutlu vücut taramaları, Merkel’in ceketinin rengi ile Avro Bölgesi’nin yıkımı arasındaki olası ilişki gibi; insan bedenine dair göstergelerin ölçüm olarak kullanılması, tartılması üzerine çok parçalı sergilerden oluşuyor.
Bozum Okulu’nun yer aldığı Akbank Sanat’ın giriş ve 1’inci katına yayılmış olan sergiler mevcut olanın yeniden yapımı için bozumuna odaklanan işlerden oluşuyor.
Docendo Discimus Instrumantae, Burcu Biçer Saner ve Efe Gözen (FABB). (Fotoğraf: Özüm İtez)
Bienalin süreç vurgusunu gerçekleştirmek konusundaki iddialı eserlerinden biri, Burcu Biçer Saner ve Efe Gözen (FABB) tarafından üretilmiş olan, “öğreterek öğreniriz” anlamına gelen Docendo Discimus Instrumantae isimli çalışması. Zemin katının arka kısmına yayılmış, kendi kendine üretim yapabilen robot kolu ve etrafına dizilmiş çeşitli malzemeler, robotik üretim araçları gibi nesnelerden oluşan yerleştirme aslında bienalin 6 haftası boyunca devam edecek dünyanın farklı yerlerinden gelecek 6 ekibin çalıştayları ve deneylerine ev sahipliği yapacak, sürekli yapılacak ve bozulacak bir atölye alanı.
Halletmek, Nur Horasanlı. (Fotoğraf: Özüm İtez)
Bunun yanı sıra, Nur Horsanalı’nın bir kitap ve videodan oluşan, atıl veya gereğini yerine getiremeyen gündelik nesnelerin veya kuralların etrafından dolanmak için dönüştürülen kamusal arayüzlerin İstanbullular tarafından dönüştürülmesini inceleyen “Halletmek” isimli çalışmasını da anmak gerekir.