25. ARKİV Buluşması, 24 Aralık 2012 tarihinde Kalebodur sponsorluğunda Milli Savunma Bakanlığı Savunma Sanayi Müşteşarlığı'nda gerçekleşti.
Etkinlik, Uz Mimarlık ortakları Mehmet Soylu ve Mete Öz eşliğinde gerçekleşti. Buluşmaya Ercan Çoban, Aytek İtez, Neşe İtez, Hayri Anamurluoğlu, Lale Özgenel, Seden Cinasal Avcı, Ramazan Avcı, Levent Tümer, Mustafa Zeytin, Hümeyra Uçan, Özüm İtez, Mine Güney, İbrahim Kaçar, Hacer Yetiş, Emel İşçi, Can Ersan, Tuğba Demirci,Savunma Sanayi Müşteşarlığı’nda İdari ve Mali İşler Daire Başkanı Demet Yakışır, Varlık Yönetimi Müdürü M. Tamer Özdemir, Kalebodur’dan Ayşe Çamcı, Arkitera Mimarlık Merkezi’nden Emine Merdim Yılmaz, Ömer Yılmaz ve Aslı Uzunkaya katıldı.
Buluşma, Mehmet Soylu’nun sunumuyla başladı. Savunma Sanayi Müşteşarlığı Binası ön seçimli yarışma yöntemi ile yapılmış ve bu yöntem ile elde edilen ilk kamu binası. Mehmet Soylu bu yöntemden biraz bahsetti. Yarışmalar yönetmeliği yenilendikten sonra ön seçimli yarışma yöntemi oluşturulduğunu, genele çağrı yapıldığını, sadece katılmak için bazı koşulların olduğunu söyledi. Daha önceden bu tip bina yapmış olmak, 30.000 m² ofis binası tasarlamış olmak, yarışmalarda derece almış olmak bu koşullardan birkaçı. Soylu, 2000’lerden sonra ülkemizde yarışmalara karşı tutumun artık takdir edilecek bir noktaya geldiğini, artık kurumların binalarını elde ederken bu yöntemi kullanılmaya başladığını söyledi. Çoklu sunumlar arasından proje seçme yönteminin benimsenmeye başladığını da vurguladı.
Yarışmaya 20’ye yakın başvuru olduğunu söyleyen Soylu, uygulama projesinin çizimi sırasında kendilerine çok az süre verildiğini, bu süreci ekip arkadaşlarıyla beraber yoğun bir şekilde geçirdiklerini belirtti. Mehmet Soylu bu süreçte müşavir firmanın varlığının da önemli olduğundan bahsetti. Teknik personelin kendi alanları olmadığı için proje süreçlerinin genelde aksamalara uğradığını fakat idarelerin artık müşavir firmalarla çalışıyor olmasının işlerini kolaylaştırdığını da sözlerine ekledi.
Projeden sonraki aşamada ruhsat sorununu, idarece alınan karar ruhsat alınmadan inşaata başlanmaması yönünde olduğunu ve bu tutumla kamu kurumu açısından takdirlerini kazandıklarını söyleyen Mehmet Soylu bu tutumun olumlu olduğunu düşündüğünü de sözlerine ekledi. 2 yıl bu ruhsat sorununun hallolması için beklediklerini, 2010 yılı başında ihale yapıldığını ve inşaata başlandığını anlattı.
Mehmet Soylu jürinin yazdığı bir madde müelliflerin inşaat başında olmalarını ve kontrolörlük yapmalarını sağladığını belirtti. Bunun kendileri ve ileriki yarışmalar için çok iyi birşey olduğunu, arzularının jüri üyelerinin müelliflerin süreci birebir yaşayıp projeye sahip çıkması için böyle şeyler yapması olduğunu söyledi. Bu projede mühendislik dallarına da bu hakların tanındığını, mimari anlayışa asla müdahale olmadığını ve uyumlu bir süreç geçirdiklerini de belirtti.
Yapının Ankara içindeki konumundan bahseden Soylu, çevre binaların çoğunun askeri bina olduğunu söyledi. Binayı tasarlarken bir formül arayışlarının olmadığını söyledi ve proje üzerindeki çok belirleyici etkenlerden bahsetti. Bunlar;
Arsa verilerine bakıldığında 14 m kadar kot farkı olduğu görülüyor. Binanın parçaları arasında hiyerarşi bulunduğundan bahseden Soylu, aslında bunun idarenin bölümleri ile de ilgili olduğunu söyledi. Yapı içinde müşteşarlık bölümü ve ona bağlı olan 3 yardımcılık bölümünün idari büyüklükleri de belirleyici olmuş. Soylu, giriş kısmının çok önemli olduğunu, tüm sistemin oradan beslendiğini ve tasarımın tutunduğu nokta olduğunu söyledi. Program ve arsa arasında ters ilişki olduğunu, programın büyük arsanın küçük olduğunu ve kendilerine “Ne yapmamız gerekiyor?” sorusunu sorduklarını sözlerine ekledi.
Daha sonra planlar üzerinden anlatıma geçildi. Arka mekanlar toprağa dayalı teknik mekanlar. Giriş kısmını mekanda zemin artırma çalışması olarak düşünmüşler.
Birinci kattan itibaren izinle geçilen ikinci bir koridor var. Savunma sanayi ile ilgili kararların alındığı salon burada bulunuyor ve bu mekana özel bir anlam yüklemişler. Mekanın kendisini vareden bir özelliği var.
Binanın iki ucu arasında 140 m bulunuyor, normalde durağan olabilecek bu mesafeyi binanın arka sınırında hareketler yaparak geçilmiş. Bu hareketler zemindeki hareketlerden kaynaklanıyor. Bu büyük koridorun monoton olmamasını istemişler ve sürpriz algılara fırsat veren bir özelliği olduğunu söylüyor. Bu bölümde bina kapalı havalarda bile doğal ışık alıyor.
Arazinin sorunlu olduğunu söyleyen Soylu, neredeyse merceklerle dolaştıklarını ve inşaat sürecine sorunsuz proje oluşturmak için çok uğraştıklarını söyledi. Binanın 15 kesiti ve 20’ye yakın detayı bulunuyor.
4. katta artık arka alanla ilişki kurulabiliyor, yapı zeminle ilişki kurabiliyor. Geçirgenlik hat safhada, binanın mimarları parçalanmış ve bloklaşmış karakteriyle uyumlu olduğunu düşünüyorlar.
7. kata gelince bloklar tek başına var olabiliyor. Köprüler farklı katlarda farklı yerlerden binayı birbirine bağlıyor.
Anlatım kesitler üzerinden devam etti. Kesitler üzerinden arazinin eğimi gösterdi. Tüm mekanlarda dışarıya ilişki kurma endişesi var. Büro bloklarında kuyu gibi galeri boşlukları yerine zaman zaman kesilen, algılanabilir mekan parçaları yaratılmaya çalışılmış. Sosyal blok, zemin kattaki fuayeyle bağlantılı. Altında yaklaşık 330 araçlık 3 kat otopark bulunuyor. Bu blok diğerlerine göre küçültülmüş bir mekan. Düşünsel olarak ise diğer blokla aynı temaya sahip. Uçan köprüler ve görselliği artıran bölmeler bulunuyor.
Mehmet Soylu’nun sunumunun ardından söz alan Aytek İtez, binanın mimarlarını tebrik ettikten sonra bu yolla proje elde etmenin diğer kurumlara da örnek olmasını istediğini belirtti. Müşteşarlık’tan Demet Hanım da işveren tarafı olarak binanın mimarlarına teşekkür etti.
Mehmet Soylu ise “Kurumların bakış açısı neyse yapılar da öyle ortaya çıkıyor. Aslında yarışmayla proje yapmak çok doğal bir şey ama bize mimarlık camiasına bir hediye gibi geliyor. Bu tür örneklerin sayısını artırarak bu işin peşini bırakmamalıyız. Umarım sonuç ortam için iyi olur, örnek teşkil eder ve resmi kurumlar bundan etkilenir” dedi ve projenin iç mimarlarına ve projede yer alan tüm ofis çalışanlarına teşekkür etti.
Yarışmayla yapılan bazı binaların inşaat sürecinde nitelikli binaların ortaya çıkmamasının, yasanın proje mimarlarına kontrolörlük verilmesini şart koşmaması olup olmadığı sorusu üzerine Mete Öz “İngiltere’de böyle bir yasa yok ama tüm sistem çalışıyor. Bu durum niyetle ilgili, niyetiniz iyiyse binayı çok düzgün bitirebilirsiniz. Risk karşılığında ancak bir şeyler elde edebilirsiniz. Bütün hedefi yasalara yönlendirirsek yarışmayla iyi binalar elde edilmesi konusunda zaman kaybederiz. Herşey kanun üzerinden giderse biryere varmak çok zor ve vakit kaybı. İyi niyetli bir çaba içine girilmeli, uygulayan kurumlar tarafından da diğer kurumlara yansıtılmalı” dedi.
Söz alan Ercan Çoban binanın mimarlarını tebrik ettikten sonra, “Mimara saygı duymuyorsanız böyle bir yapı elde edilemez. Bir kamu yapısında mimarlar sanatlarını ortaya koymuşlar, işveren de destek olmuş. Bir tasarım ne kadar kısa ayaklanırsa o kadar iyi olur diye düşünüyorum, şu anki ihale yasası bu anlamda doğru ama TOKİ gibi bazı kurumlar bunun dışında tutuluyor. Yarışmayla elde edilen her projenin iyi olduğunu söyleyemeyiz ama olsun, hayatta birşey yapmazsanız ne iyi ne kötü hiçbirşey elde edemezsiniz” dedi ve Müşteşarlık Binası için yarışmayla elde edilmiş bir projenin varolduğunu, neden tekrar bir yarışma yapıldığını sordu.
Müşteşarlık bünyesinde çalışan mimar Tamer Özdemir, Ercan Çoban’ın sorusunu cevaplandırırken “1990’lı yıllarda davetli yarışma sonucunda Sait Kozacıoğlu ve Ziya Tanalı’nın projesi seçilmiş, uygulama projesi de tamamlanmış. Fakat hükümetin yatırım yapmamak için rafa kaldırması yüzünden yapılmamış. Binanın yapılması yeniden gündeme gelince eski proje yapılabilir mi diye düşünüldü ama yeni ihtiyaçlara hitap etmediği için tekrar yarışma açıldı” dedi.
Sunum, bina ve yarışmalar üzerine yapılan konuşmaların ardından yapı Mehmet Soylu ve Mete Öz eşliğinde gezildi. İzin alınmadan gezilemeyecek olan bu yapı, Arkiv Buluşmaları ile deneyimlenmiş oldu.
Kapalı oturumlar halinde belli periyodlarda düzenlenen buluşmalarda her oturumda farklı bir proje geziliyor ve tartışılıyor. Buluşmaların kaydedildiği videolar, ARKİV’de ilgili projelerin başlıkları altında yayınlanıyor.