Eski İstanbullular, AKM'den 'opera binası' diye bahsederlerdi. 'Şu saatte Opera Binası'nın önünde buluşalım' sözü dillerine yerleşmişti.
Başbakan hafta sonu yaptığı konuşmalarda, Taksim projelerinden bahsederken, birkaç kez “AKM’yi yıkıp yerine gururlanacağımız bir opera binası yapacağız” dedi. Başbakan ilk kez söylemiyor bunu. Taksim’in yayalaştırılması çalışmaları başlamadan önce, “AKM’yi yıkıp, çevresindeki boş alanları da içine katarak yerine çok daha görkemlisini yapacağız” demişti Erdoğan. O sırada büyük tartışmalar yaşanmış; ortalık, “AKM, AVM olacak”, “Yok hayır cami dikecekler” iddialarından geçilmez olmuştu.
Fatih Altaylı’nın Başbakan’la pazar günü yaptığı söyleşide AKM’nin kaderi de gündeme geldi. Yalnız bir söylem değişikliği gözleniyordu bu sefer. Erdoğan artık ‘opera binası’ değil, ‘kültür merkezi’ diye bahsediyordu ‘yeni AKM’den. Bu söylem değişikliği bana kalırsa yeni AKM’nin neye benzeyeceği konusunda ipuçları barındırıyor. Başbakan’ın son dönemdeki konuşmaları ve sahne sanatları kurumlarının işleyişi hakkında Meclis’e getirilecek yasa tasarısını bir arada düşününce, benim edindiğim izlenim şu: AKM artık eski AKM olmayacak. Bu ‘gururlanacağımız görkemli opera/kültür merkezi’nin, ‘en ileri ses ve ışık teknikleriyle yapılacak gösterilere’ ev sahipliği yapacağı anlaşılıyor. Artık bu gösteriler ne olur, o konuda hayal dünyanızla sizi baş başa bırakıyorum.
Peki önce “Opera binası” dedi de sonra lafı ‘kültür merkezi’ne çevirdi? Bu sorunun yanıtını düşündüğüm sırada, bir eski İstanbullu dostum bana şu ipucunu verdi: “Eski İstanbullular, AKM’den ‘Opera Binası’ diye bahsederlerdi. ‘Şu saatte Opera Binası’nın önünde buluşalım sözü’ eski İstanbulların ağzına yerleşmişti. Rahmetli annem de bu sözle AKM’yi kastederdi.” Erdoğan’ın AKM’nin yerine “Gurur duyacağımız bir opera binası” yapacağız sözüyle bir an havalanan bendeniz, Başbakan’ın daha sonra kullandığı ‘Kültür Merkezi’ ve üstüne bir de dostumun verdiği bu ipucuyla yere iniverdim.
Başbakan neden Altaylı’yla yaptığı son söyleşide ‘Opera Binası’ sözünü kullanmaktan imtina etti? Spekülasyon gibi gelecek belki ama sanırım kendisi de, bu dili kullanarak, ‘yapacağımız bu görkemli binada operalar, baleler sahneleyeceğiz’ mesajını tabanına vermekten ürktü ve başta AKM’yi tarif etmek için kullandığı ‘Opera Binası’ yerine daha muğlak ve bu iktidarın icraatlarıyla yeni bir işlevsellik kazandırdığı ‘(Çok Amaçlı) Kültür Merkezi’ tanımını kullanmayı tercih etti.
Altaylı’nın söyleşi sırasında Başbakan’a uzattığı kallavi kitabın ne olduğunu merak edenler için söyleyeyim: Ertuğ ve Kocabıyık Yayınları’ndan çıkan ‘Müzik Sarayları-Avrupa’nın Opera Binaları’ kitabıydı söz konusu armağan. İlginç diyaloglar yaşandı o sırada stüdyoda: “Altaylı: Dünden beri Taksim’e Opera Binası yapmaktan bahsediyorsunuz. Ben size dünyanın en güzel opera binalarını tanıtan bir kitap getirdim./ Erdoğan: Ama sen şimdi bana sürpriz yaptın, yanlış anlaşılmasın, tamam, ben bunu Kültür Bakanıma veririm, zaten onlarda vardır./ Altaylı: Efendim, bu kitabın son sayfalarındaki yapıları incelemenizi isterim./ Erdoğan: Modern değil, öyle değil mi?/ Altaylı: Efendim her türlüsü var.”
Erdoğan’ın konuşmalarından, opera binalarının kadim ve modern şehirlerin en önemli mimari simgelerinden biri olduğu gerçeğinden haberdar olduğu anlaşılıyor. Söyleşide, ‘Barok mimari (!) de olabilir’ dedi örneğin, yeni AKM’den bahsederken. Başbakan’ın AKM konusunda da ‘modern mimari’den yana değil, tıpkı Çamlıca Camii veya Topçu Kışlası’nda ısrar ettiği gibi ‘geçmişi ihya etmeyi amaçlayan’ bir anlayışa sahip olduğu apaçık. Madem bu kadar ısrarcı, Dolmabahçe Sarayı Tiyatrosu ne güne duruyor? Günümüze kalabilseydi eğer, hepimizin gurur duyacağı bir tarihi değer olacak olan bu barok stildeki mücevher 1863’te çıkan bir yangında kısmen yanmış, uzun süre harap kaldıktan sonra 1939’da (İnönü dönemidir, dikkatinizi çekerim) yapılan yol düzenlemeleri sırasında güzergâh üzerinde kaldığı için yıkılmıştır. ‘CHP zihniyeti’nin yıktığı’ Topçu Kışlası’nı ihya etmeye azmeden Başbakan Erdoğan’dan aynı kararlılığı Dolmabahçe Sarayı Tiyatrosu’nu aslına uygun olarak yeniden inşa etmesi konusunda da beklemek hakkımız değil mi?