Ordu ili sahil şeridinde rekreasyon alanı olarak belirtilen alanın turizm alanı olarak değiştirilmesi ve otel inşaatının başlatılması üzerine TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi basın açıklaması yaptı.
Mimarlar Odasının “Kıyıların kamu yararına kullanılması engellenemez” diyerek yaptıkları açıklama şöyle:
“Ordu İli Altınordu İlçesinde sahil şeridinde daha önce imar lanında rekreasyon alanı olarak belirlenen alan Ordu Belediyesi’nin 05.01.20144 tarihli Meclis Kararı ile turizm alanı olarak değiştirilmiş ve yoğunluk artışı getirilmiştir. Bu kararın ardından 20.04.2011 tarihinde Yapı Ruhsatı düzenlenerek otel inşaatı başlatılmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası gereği, kıyılar ve kıyıları çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada kamu yararının gözetilmesi önceliklidir. 3621 sayılı Kıyı Kanunu’nda, sahil şeridinde toplum yararına açık olmak şartıyla konaklama hariç günü birlik turizm yapı ve tesislerinin yapılabileceği belirtilmiştir. Ancak söz konusu plan tadilatı ve bu tadilatın ardından düzenlenen yapı ruhsatının; şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına, imar ve kıyı mevzuatına aykırı olduğu gerekçesiyle Mimarlar Odası tarafından işlemlerin iptali istemiyle dava açılmıştır.
Dosyaya sunulan bilirkişi raporunda; bu alana ait ilk imar planının 1983 yılında düzenlendiği, bu imar planında kullanım amacının turizm tesis alanı olarak belirlendiği, bu planla belirlenen turizm tesis alanlarının yapılabileceği en iyi alanın kıyı bölgesi olduğu, rekreasyon alanlarının park, dinlenme ve eğlenme gibi kamuya ayrılmış alanlar üzerinde gerçekleştirilen aktivitelere verilen isimler olduğu dolayısıyla planlama ilkeleri açısından dava konusu alanda kamusal kullanıma ayrılmış bir alanın kaldırılmasından söz edilemeyeceği, yapı emsalinin yükseltilmesinin yoğunluk artışına yol açmayacağı iddia edilmiştir.
Mahkeme; anılan bilirkişi raporunda yer alan, dava konusu değişikliğin kıyı mevzuatına aykırılık oluşturmadığı yönündeki tespitlerin gerçek durumu yansıtmadığına karar vermiş, raporun hükme esas alınabilecek nitelik ve yeterlikte olmadığı sonucuna varmıştır.
Kararda; yapılaşma koşullarında getirilen artış ile ilave bir yoğunluk getirildiği, 2011 yılındaki plan değişikliği ve yapı ruhsatı işlemleri sonucu oluşan yapılaşmanın Kıyı Kanununun geçici maddesinde öngörülen hukuki korunmadan yararlanacak yapılaşmalar kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı dolayısıyla dava konusu işlemlerin sahil şeridinde Kıyı Kanunun 8. Maddesine ayıkırı bir yapılaşmaya neden olduğu ve hukuka uygunluk taşımadığına karar verilmiştir.
Karar ilgili taraflara tebliğ edilmiş ancak bugüne kadar mahkeme kararı doğrultusunda herhangi bir işlem yapılmadığı gibi, bahsi geçen alanda yapılaşan otel faaliyetlerine devam etmektedir.
İktidar ekonomik istikrar söylemleriyle, rant sağlamak amacıyla tüm doğal alanlarda yapılaşmaya göz yummaktadır. Ülkemizin tamamında, koruma alanları, ormanlar, milli parklar, doğal sit alanları, meralar, kıyılar rant alanları haline getirilmektedir. Buna karşın, birbiri ardına planlanan ve yürürlüğe sokulan bu projelerle ilgili meslek odalarınca düzenlenen raporlar ve hatta yargı kararları göz ardı edilmektedir.
Bu kapsamda, yetkili idareleri Mahkeme kararına uymaya ve hukuka aykırı olarak düzenlenen yapı ruhsatı ile faaliyete geçen otel hakkında işlem yapmaya çağırıyor; kıyılardan yararlanmada öncelikli olarak kamu yararının gözetilmesinin anayasal bir zorunluluk olduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz.
Değerli kamuoyumuza saygı ile duyurulur.”