7-8-9 Eylül 2023 tarihinde Tasarım Atölyesi Kadıköy'de düzenlenen OTOPOETİKADIKÖY Workshop Atölyesinin dijital sergisi yayında.
BALNEUM
Zaman kronolojik bir sistem olarak değil bir tasarım aracı olarak ele alınmaktadır. Günümüzde zamanı kodlamak ve görselleştirmek siber tektonik araçlar sayesinde mümkün hale gelmiştir. Geçmiş ve geleceğin arasında duyarlı bir ağ görevi gören ‘’şimdiki zaman/an’’ esnektir ve bunun sonucunda iç ve dış dinamikleri ile tarihsel bir diyalog kurmaktadır. Kurulan bu tarihsel diyalog üzerinden mekan kendi kendini üretebilme potansiyeline sahiptir. Mekanın genişlemesi, ağın duyarlılığı ve parametreler ile belirlenir. Genişleme potansiyeli kendi içinde yeni artikülasyonları barındırır. Artikülasyonlar büyük ölçekte kendini kent üzerinde kurmaktadır. Bu çalışmada kent üzerinden kurulan bu artikülasyonlar İstanbul sınırları içerisinde tarihsel süreci en izlenebilir bölgelerden biri olan Kadıköy bölgesinde incelenmiştir.
Kadıköy’ün tarihine baktığımızda farklı bölgelerde oluşan sosyalleşme mekanları, zamanla başka konumlara kaymıştır. Sosyalleşme mekanlarının sürekli olarak hareket halinde olması birçok odak noktası oluşturmuştur. Oluşan bu odaklar aslında odaksızlığın ürünleridir. 20. yüzyılın başlarında sosyalleşme alanlarından biri olan deniz hamamları, insanların sosyalleştikleri bir alana dönüşmüş ve cumhuriyetin gelişiyle birlikte plajların herkesin kullanımına açılarak yerini plaj kültürüne bırakana kadar hamamlar kullanılmaya devam edilmiştir. Geçmiş ve günümüz arasındaki bağlantı deniz hamamları üzerinden okunursa; aslında hamamlar, insanların denize erişmesi için bir araçtır.
Tarih içinde Kadıköy’ün katmanlaşması ele alındığında Ayrılık Çeşmesi bölgesinde geçmişte toplu taşıma aracı Marmaray bulunmamakta ve oradaki kentsellik bölünmemektedir. Bölgeye zorunlu bölünme geldikten sonra oradaki kullanıcının, Kadıköy’ün tarihinden kopmadan denizle etkileşimini tekrardan arttırmak, odak bölgesi oluşturmak amacı ile günümüz ve geçmiş haritası üzerinden çeşitli akslar oluşturulmuştur. Bu akslar topografyaya, tarihi sirkülasyona yapılar arasında bulunan boşluklardan sızarak akar. Geçmiş rotası ve boğum noktalarında genişlemeler gerçekleştirilerek geçmiş ve günümüz arasında bir ilişki aranmıştır. Tarih içinde bakılan bir manzara yönü olarak deniz ele alınmıştır. Strüktüre konumlanan yeni hamamların bu yönle ilişkilenmesi, genişlemeler sonucu oluşan boğumlar üzerindeki açıklıklarla sağlanır. Formun kendiliğinden oluşturduğu konstrüksiyon ile birlikte ele alınan açıklıklar, oluşan rotada sürprizler oluşturmaktadır.
RE-PRAIRIE
1900’lü yıllarda Kadıköy’ün nabzının attığı Kuşdili çayırı; insanların bir araya geldiği, sosyalleştiği, piknik ve yürüyüşler yaptığı canlı ve oldukça dinamik bir alandı. Hamdi’nin Gazinosu, Fenerbahçe Spor Kulübü Lokali, Kuşdili Sineması gibi önemli mekanları da içinde barındıran, sağladığı boş ve yeşil alanlarıyla Kadıköylülerin hayat akışı içerisinde durakladığı, dinlendiği, eğlendiği ve nefes aldığı gözde bölgesini oluşturmaktaydı.
Cumhuriyetin ilanıyla birlikte toplumdaki eğlence anlayışının alaturkadan alafrangaya dönmesi sonucunda eğlence mekanları Moda ve Fenerbahçe bölgelerine doğru kaydı. Zamanla imar kararları ve yeni ulaşım hatlarının da devreye girmesiyle Kuşdili Çayırı canlılığını kaybetti. Günümüzde çayırın bir kısmı otopark olarak işlev görmektedir ve Kuşdili Çayırı’nın gözde yerini Bahariye Caddesi ve Bağdat Caddesi almıştır. Gittikçe kimliğini kaybeden ve kent içinde dağınıklaşan işlevlerle değerleri bulanıklaşan Kadıköy’de ’çayır’ eski kimliğini taşımasa da insanların kentsel davranışlarındaki yönelimlerinde halen bu ‘çayır’ kavramının yarattığı boşluk ihtiyacının izleri gözlemlenebilmektedir.
Geçmişten günümüze bellekte kodlu olan bu bilgiyi günümüze taşıyarak yeni bilgilerle ilişkilenmesi ile programa bağlı yaşantı çeşitliğini kaybetmiş Kadıköy’ü yeniden organize edecek yeni bir çayır oluşturmak hedeflenmiştir. Çayırı tekrar ‘yer’e getirmek mümkün değildir ancak düşeyde hareketlenen, işlevlenen, ‘yerle bağlantısı olmayan’ yeni bir çayır fikriyle gözde konumdaki Bahariye Caddesini yeniden ele almak mümkündür. Günümüzün bize sağladığı bilgiler doğrultusunda caddeye bağlanan sokak akslarına ve kişinin cadde ile etkileşime girdiği, caddeye kimlik kazandıran bina katlarında etkileşim olasılıkları tespit edilmiş, akslardaki ve binalardaki etkileşimler birleştirilerek çayırın yerleşebileceği düşeyde hareketlenen topografik düzlem olasılıkları açığa çıkarılmıştır.
Sonrasında yaşantının belirlenmesinde bir yol oluşturması için, ikinci bir bilgi olarak çayırın etkileşime girip yeni sosyalleşme alanları oluşturmasına imkan vereceği balkonlu binaların, kilisenin, opera binasının ve halk eğitim merkezinin de bilgisi kodlanarak potansiyel çayır düzlemi oluşturulmuştur. Cadde boyunca devam eden etkileşimleri ve akışları engellemeden, var olan eylemlerin düşeyde de devam edebileceği hatta sağlanan potansiyel alanlarla çeşitlenebileceği cadde içinde yeni bir alan sağlanmıştır.
VR gözlüklerle iki düzlem arasındaki boşluklar, doluluklar ve sıkışmalar sanal gerçeklikte deneyimlenmiş olup yaşam akışındaki kritik noktalarla tasarımın etkileşimi gözlemlenmiştir. Sıkışmaların ve dolulukların fazla olduğu noktalar belirlenip gridal sistem baz alınarak boşluklar oluşturulmuştur. Böylece Bahariye Caddesi boyunca devam eden kotların değiştiği, bazen üstünde yürünen bazen altında kalınan yeni buluşmalara, toplanmalara ve işlevlere fırsat verecek, kentliler için bir nefes ve duraklama alanları oluşturan yeni bir çayır Kadıköy’e yeniden getirilmiştir. Çok da uzaklara gitmeden, mevcut işlevleri ve işleyişleri değiştirmeden yeşili ve toprağı caddeye getirerek kentliler için hayat akışı içerisinde kaçış noktaları oluşturacak alanlar oluşturulmuştur.
DUR-DURAK
80’lerin açık hava tiyatroları denince akla gelen ilk yerlerden biridir Kadıköy. İnsanlar için önemli bir sosyalleşme alanı olan açık sinemalar o günlerde önemli bir yere sahipti. Gazoz ve çekirdeklerini alan insanlar, yere sabitlenmiş tahta sandalyelere oturmak için acele ederken bir yandan sinema perdesi olarak kullanılacak beton duvar, betona duvara filmi yansıtacak dört ayak üzerine oturan film makinesi hazırlanırdı. Film izlemek için bekleyen heyecanlı yüzler ile dolan bir açık alan. Belki bir çayır, belki bir meydan belki bir düzlük…
Kadıköy’ün sinema kültürü işte böyle eskilere dayanıyor. Şimdiki neslin anlayamayacağı bir kültür bu. Kapalı bir kutu gibi olan alışveriş merkezleri, bunların içine saklanmış sinema salonları, eskinin heyecanını barındırmıyor. Zamanla sinemanın bu değişimi, Kadıköy’den bu nostaljik havanın uçup gitmesine neden olmuş. Zaman Kadıköy’ün kimliğini yok ediyordu. Adım adım onları sinemaya yönlendirmek, insanlara belirli aralıklarla duraksayarak eskileri hatırlatmak… Artan nüfusun oluşturduğu karmaşada birkaç durak. Bu duraklarda izleme eylemini hatırlamak. İzleme eyleminin sadece elimizde sahip olduğumuz dünyada olmadığını hatırlayıp, durmak. Sinema perdesinin sadece ekranlarda olmadığını görmek. İzleme eylemini dar bir çerçeveden çıkarmak ve eskiye dönüş durakları. Sokakta yürüyen bir insanın izleme serüveni…
80’lerin açık hava sinemaları, binalar ve referans noktaları kullanılarak oluşturulan ağlar ile ortaya çıkarılıyor. Kadıköy tarihinde oldukça önemli bir yere sahip olan sinemalar izleme eylemi çerçevesinde tekrar canlandırılıyor. Kadıköy’de günümüzde çoğalan kafeleri düşünelim. Sokağa taşan sandalyeler… Sandalyeler genelde sokağı izleyebileceğimiz şekilde konumlanmıştır. İnsan, oturduğu yerden kedileri izleyebilir veya köpeğini gezdiren insanlar ile karşılaşabilir. Kişi, yürüme eylemi süresince ara sokaklardan görünen manzaraları yakalar. Böylece sinemadan gelen izleme eylemini sokakla ilişkilenir. Rexx Sineması, Hale Sineması ve Kadıköy Sinemasının bulunduğu sokağa insanları çekmek hedefleniyor. Duraksama noktaları ise bu deneyimde, bir insanın sokakta yürürken anlık olarak izleme eylemini temsil ediyor. Durak noktaları ile çevredeki binaların zemin katları ve orta katları arasında bir diyalog kuruluyor. Bu diyalog sonucunda oluşan kompozisyonda amfi alanları izleyen ve izlenen arasında bir ilişki kurulmasını sağlıyor. İzleyen insan olarak ele alındığında izlenen kedi, köpek, manzara veya sokak v.b. olarak değişkenlik gösteren anlık performanslara dönüşüyor. İzleyen ve izlenen diyaloğu sokakta yürüme eyleminin gerçekleştiği akslarda canlanıyor. Amfi düzeninin oluşturduğu eğim, izleme eylemi için oturma alanı sağlıyor. Böylece izleme eylemini gerçekleştiren insanlar, izlemek istedikleri değişkenler ile iletişim kurarken daha iyi bir diyalog sağlanmış oluyor.
Stüdyo Yürütücüleri: Büşra Cantürk, Gözde Betülay Yorulmaz, Mehmet Onur Senem, Levent Arıdağ
Proje Adı ve Ekipler
BALNEUM: Buse Nafiye Kılıçarslan, Şule Doğramacı, Öykü Yıldız
RE-PRAIRE: Elif Başerdem, Kıvanç Oruç
DUR-DURAK: İrem Kalkan, Elen Altun, Nisa Has