Antalya’nın Kemer ilçesinde bulunan dünyaca ünlü Phaselis antik kentinde yapılmak istenen bin yataklı otel için verile ÇED Gerekli Değildir Kararı’na karşı açılan davada bilirkişi raporu tamamlandı.
2 bin700 yıllık tarihe sahip olan Phaselis antik kentine bitişik alanda 280 oda, bin yatak kapasiteli 5 yıldızlı otel için geçtiğimiz yıl sonunda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararı verildi. İşadamı Fettah Tamince’nin sahibi olduğu Rixos Otelleri’ne ait olan projenin uygulanacağı 180 dönümlük alanın Milli Park sınırlarında kalması ve bir kısmının da 1. derece arkeolojik sit alanı içerisinde bulunması kamuoyunda büyük tepkiyle karşılandı. Otel projesine karşı Phaselis’te eylemler yapan yöre halkı ve sivil toplum örgütleri, girişimi engellemek için projeye verilen ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararını yargıya taşıdı. Antalya ve Kemer’deki sivil toplum örgütü ve meslek odalarının yanı sıra Tekirova ve Çıralı’da yaşayan yöre halkından bazıları da davaya müdahil oldu. Geçtiğimiz Temmuz ayında davayla ilgili Phaselis’te yapılan bilirkişi incelemesinin ardından hazırlanan rapor tamamlandı.
Otel projesiyle ilgili tanıtım dosyasının bir kişi tarafından bir günlük arazi çalışması ile hazırlanmış olduğuna dikkat çekilen bilirkişi raporunda, proje tanıtım dosyasında arazi, bitki örtüsü durumu, milli park ve 2. derece arkeolojik sit alanı ile ilişkiler, orman yapısı ve benzeri konulara hiç değinilmediğine dikkat çekilerek, “proje tanıtım dosyasının masa başında hazırlandığı düşündürmektedir. Bu kabul edilebilir bir durum değildir” görüşüne yer verildi.
Otel projesinin Phaselis’in doğal, tarihi ve kültürel yapısı nedeniyle önemli çevresel etkilere neden olacağına dikkat çekilen bilirkişi raporunda, projeyle ilgili planlama ve yer seçimi konusunda önemli eksiklikler bulunduğunun altı çizilerek şöyle denildi: “Proje alanının tahsisi ve onayı turizm mevzuatına uygun görünse de alanın hem milli park hem de 1. derece arkeolojik sit alanı içinde ve ayrıca Phaselis Territoriumu etkileşim sahası kapsamında kalıyor olması gerçeği dikkate alınmamıştır. Beydağları Sahil Milli Parkı Uzun Devreli Gelişme Plan Kararlarında bölge, ‘Sınırlı Kullanım Alanı’ olarak tanımlanmış olmakla birlikte, bu tanım turistik konaklama tesisini kapsamamaktadır.”
Bilirkişilerce hazırlanan kapsamlı raporda ayrıca alandaki endemik türlere de dikkat çekilerek, otel projesi için bölgenin yaban hayatıyla ilgili bir çalışma yapılmadığı, atıksu bertarafı ve hafriyat konularında belirsizlikler olduğuna dikkat çekilerek çevresel etkilere neden olacak proje için ÇED raporu hazırlanması gerektiği sonucuna varıldı.
Konuyla ilgili davacılar adına bir açıklama yapan Av. Tuncay Koç, bilirkişilerin hazırladığı rapora göre otel projesi için verilen ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararının iptal edilmesi gerektiği görüşünü savundu. Phaselis’in içerdiği doğal ve tarihi zenginlikle hiçbir turizm projesine konu edilemeyecek kadar önemli ve gelecek kuşaklara aktarılması gereken bir değer olduğuna dikkat çeken Koç, antik kentin Barcelona Sözleşmesi ile de koruma altında olduğunu belirterek, “turizm yatırımlarının bu derece hesapsız, uzun vadede doğal hayatın ve tarihin tahrip edilecek derecede ölçüsüz yatırımlara açılması hiçbir yönden kabul edilemez. Bu tür projeler derhal iptal edilmelidir” diye konuştu.
Öte yandan dava süreci devam ederken bilirkişi raporunun kasıtlı olarak basına sızdırıldığını öne süren davacılardan Kemer Doğa Dostları Derneği Başkanı Hasan Aktaş, bunun dava sürecini etkilemek amacıyla yapıldığına dikkat çekerek şunları dile getirdi: “Kötü niyetli kişilerin basına sızdırdığı bu raporun mahkeme sürecinde her şey lehimize devam ederken davacılara zararı olmamasını umuyor, bu tür kötü niyetli ve davayı etkilemeye çalışanları şiddetle kınıyoruz. Phaselis adına aylarca emek harcayan ve bu davada maddi manevi katkı koyan herkesin çabalarını boşa çıkarmaya çalışan bu davranışı kınıyoruz. Yasal süreç devam ederken yasalara saygı ve güvenimizden dolayı açıklama yapma gereği duymadık. Bu rapor neticesinde kararın aleyhinde verileceğini düşünen davalı taraf, davayı sulandırmak hâkim kararını etkilemek için basına sızdırma yoluna gitmiş olduğunu düşünmekteyiz. Haklı olan davamızda inşallah bu tür talihsiz olaylar davanın lehimize olan seyrini etkilemez. Sorumlular hakkında gerekli hukuki yollara başvuracağımızı açıklamak istiyor ve herkesi daha dikkatli olmaya davet ediyoruz.”