1-6 Temmuz tarihleri arasında düzenlenen Priştine Mimarlık Haftası ve ülkeye mimari çok bilinmeyenli denkleminde gecikmiş geleceğine ulaşmasında olası katkısıyla ilgili bir değerlendirme.
Savaşın üzerinden 14 yıl geçmiş. Kendine bu yaşlı kıtada bir konum arayan Kosovalılar gelecekleri konusunda soru işaretlerini elden bırakmazken, siyasi ve ekonomik çıkmazlara bir ara verip, değerini çok iyi bildikleri yaşama sıkı sıkıya bağlanmak için fikirler üretiyor. Geçtiğimiz haftalarda Kosova’nın başkenti Priştine’de Kosova Mimarlık Kurumu’nun (KAF- Kosovo Architecture Foundation) girişimiyle ilki düzenlenen Priştine Mimarlık Haftası (PAW- Prishtina Architecture Week) da derin bir nefes alıp düşünmek için güzel bir fırsat oldu.
Tarihsel süreçte, jeopolitik konumu dolasıyla oldukça talep edilen bir toprağı temsil eden Kosova, bu süreçler sonucunda İlirler, Dardanlar, Romalılar ve Osmanlılar gibi büyük uygarlıklara ev sahipliği yapmış olmanın bıraktığı kültürel mirası belli oranlarda muhafaza edebilmiş. Ancak daha yakın geçmişte, özellikle de Yugoslavya ve Balkanizasyon periyotlarında bölgedeki girişimcilik ve yatırım eksikliği her alanda olduğu gibi mimarlık alanında da bariz bir ölçüde gözlemlenebiliyor.
Büyük oranda tahrip olan, tarihi dokudan yoksun başkent Priştine, Kosova Savaşı’nın sona erdiği 1999 yılına kadar Yugoslavya dönemindeki komünist, sosyalist anlayışla inşa edilmiş ve bir-iki özellik arz eden yapı dışında oldukça birörnek ve ideolojik bir mimari karaktere sahip. Priştine, 1999 sonrası ve özellikle 2008 yılında ülkenin bağımsızlığını ilan etmesiyle büyük bir ivme kazanan inşaat sektörünün rüzgarına kapılmış durumda. Sıvasız tuğla çok katlı yapıların yerini modern çelik-cam cepheli binalar alırken, yeni düzenlenen meydanlar ve yaya bölgeleri şehri daha farklı ve renkli bir karaktere büründürmek için yeterli olmasa da uzun vadede ümit verici gelişmeler olarak göze çarpıyor.
Yapılanmakta olan ülke mimarlığı için gelişmeler meydan, yayalaştırma projeleri, yoğun yapılaşma girişimlerinden ibaret değil tabii ki. Birkaç ay öncesinde soğuk bir Venedik gününde Mimarlık Bienali’ni (Biennale) gezerken görmüş olduğum Kosova standının ardından Kosova Mimarlık Kurumu’nun girişimiyle düzenlenen Priştine Mimarlık Haftası da bu konudaki optimist fikirlerimi pekiştirici gelişmeler oldu. Teması Geleceğin Modeli (The Future Model) olarak ele alınan etkinlik boyunca Priştine kenti dünyanın birçok yanından tecrübelerin, yöntemlerin , mimari ve kentsel deneylerin ve teorilerin değiş tokuş merkezi haline geldi. PMH şehrin geneline yayılmış bir çok yerinde 1-6 Temmuz tarihleri arasında düzenlendi. Kosova Mimarlık Kurumu (KAF), organizasyonun amacını; dersler, oturumlar, atölyeler, gösterimler, şehir turları ve karşılıklı iletişimler aracılığıyla genç profesyoneller, mimarlık öğrencileri ve halkın katılımını sağlamak ve mimarlık alanındaki çağdaş araçların kullanımı için alternatif yollar üretmek; geleceğin modelini, kavramsal mimarlık temellerine oturtarak, yeni fikirler geliştirebilmek, Kosovalı bireylerin mimarlık, planlama ve bu uzmanlık alanlarının toplum içinde oynaması gereken rol konusunda farkındalığını arttırmak; ihtiyaç sahibi ailelerin yaşam şartlarında, kent ölçeğindeki sorunlarda iyileşme için stratejiler geliştirmek, yerel inşaat şirketlerinin tanıtımı, Priştine kenti ve bütünde Kosova’nın tanıtımı olarak özetliyor.
PMH’na Murat Tabanlıoğlu, Bostjan Vuga, Aaron Levy, Bruno Campos, Anne Guiney, Ila Beka & Louise Lemoine, Perparim Rama, Bujar Nrecaj BNarchitects, Astrit Nixha / ANARCH, Arbnor Murati, Marta Pozo Gil, İvanisin.Kabashi.Arhitekti, Asa Bruno, Ron Arad Architects, Enric Ruiz-Geli gibi uluslararası mimarlar, tanınmış stüdyolar ve mimarlık okullarının akademik kadrolarında yer alan profesyonellerin katılımı, organizasyonu takip edilmeye değer ve anlamlı kılmış gözüküyor.
Nitekim, organizatörlerden Bekim Ramku’nun PMH’nın bitmesiyle Facebook resmi sayfasında yayınladığı not da bunu kanıtlıyor:
“PMH size teşekkür ediyor!
Sevgili arkadaşlar,
Şahsım, Noli ve tüm PMH ekibi adına bu yılki PMH’nı daha özel kılan 2000’i aşkın ziyaretçi ve katılımcılara teşekkürlerimi iletmek istiyorum. “
Yaklaşık 2 milyonluk nüfusuyla , kendi deyimleriyle “The Young Europeans” (Genç Avrupalılar), yılların birikimini yavaş ve sağlam adımlarla dışavurmak için doğru hamleler yapmaya çabalıyor. Ülkede mimarlık bilincinin oluşturulması ve planlama temelinde ele alınmasının optimum düzeyde benimsenmesi önemseniyor. Yerel ölçekte bilim adamları, akademisyenler, KAF; uluslararası işbirlikçiler olarak CHWB, UNESCO gibi kuruluşlar ve kimi girişimciler, PMH’yla bir anlamda Kosova mimarlığı adına geleceğin modelini okumaya yeltenmiş gözüküyor.
Türkiye’den Tabanlıoğlu Architects’i temsilen PMH’na katılan Murat Tabanlıoğlu da iki ülke arası kültürel, yöntemsel ve deneyim geçmişini oluşturabilmek için cesaret verici bir simge olarak görülebilir. Kosova’nın inşaat sektörü ve yol yapımlarında, kısacası ülkenin alt ve üst yapısının inşasında önemli bir rol oynayan Türkiye, böylece ülkeye yatırım yelpazesini çeşitlendirme seçeneğiyle de tanışmış oluyor.
Böyle güzel ve olumlu gelişmelerden daha iyisi ne olabilir diye soruyor olabilirsiniz. Sanırım cevabı yine Bekim Ramku’dan aldığım mail’de bulabiliriz. Ramku, önümüzdeki yıl organizasyonun daha kapsamlı, geniş ve büyük ölçekte ele alınacağından bahsediyor. Bu durumda böylesine yenilikçi, uluslar ve fikirler arası takas platformunun “gelenekselleştirilmesi” öngörüsü aklıma şu soruyu getiriyor: Neden Priştine Mimarlık Haftası, Kosova mimarlığı için geleceğin modeli olmasın?