TMMOB Mimarlar Odası Genel Merkezi mimarlık ve şehircilik ilkelerine aykırı gerçekleştirilen planlama ve yapılaşma sorunlarına dair değerlendirmelerini basın açıklamasıyla duyurdu.
Açıklamanın tam metni şöyle:
17 Ağustos 1999 tarihinde yaşanan Kocaeli İli Gölcük İlçesi merkezli Marmara Depremi; gerek büyüklüğü, gerek etkilediği alanın genişliği, sebep olduğu kayıplarla ülkemizin son yüzyılda yaşadığı en büyük felaketlerdendir. Yaşanan yıkım ve kayıplara sebep olan rant odaklı planlama, kentleşme ve yapılaşma politikaları; merkezi-yerel yönetimlerce felaketin 16 yıl ardından devam ettirilmektedir.
2011 yılında yaşanan Van Depremi; kamu arazileri, orman, otlak, mera ve tarım arazileri, kıyılar gibi tüm kırsal ve kentsel alanların rant amacıyla yağmalanması sonucu afetlere karşı güvensiz hale gelen şehirlerimizin taşıdığı riskleri bir kez daha gözler önüne sermiştir.
Yaşanan tüm acılara ve kayıplara rağmen; uygulamaya geçirilen mevzuat ve düzenlemeler, kentsel ve kırsal alanlarda bütüncül planlama anlayış ve yaklaşımıyla afet riskini azaltacak çözümler sunmamaktadır. Yapı üretim sürecinde kamu denetimi devre dışı bırakılmış; 4708 Sayılı Yapı Denetimi Kanununa dayalı yapı denetim sistemi çökmüştür. TOKİ’nin aracılık ettiği rant projeleri ile 600 binden fazla konut ise herhangi bir denetim olmadan üretilmiştir.Tüm bu süreçte; kentlerin bilimsel planlama ve şehircilik ilkeleri çerçevesinde yapılaşması için caba gösteren ve çalışmalarını yürüten Meslek Odalarının rapor ve önerileri merkezi yönetimce dikkate alınmamakta, yetkileri kısıtlanarak işlevsizleştirme ve baskı altına alma politikaları güdülmektedir. İktidarın baskıları, ayrıcalıklı imar izinleri ile gerçekleştirilen; sağlıklı ve güvenli olmayan rant düzenine karşı çıktıkları için son zamanlarda karalama, iftira ve saldırılarla sürdürülmektedir.
Yerel yönetimlerin siyasi iktidarca yürütülen merkezi yönetime bağımlı hale getirilmesi sonucu; sağlıklı ve güvenli yapılaşmayı sağlayan kamusal denetimin yerini “afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi” adi altında yürütülen rant odaklı dönüşüm karaları almıştır. Alınan bu kararlarla kentlerimiz fiziki afetlerle birlikte sosyal afetlere de açık hale gelmiştir.
13 yıldır kesintisiz süren AKP İktidarları döneminde afetlere hazırlık bakımından var olan sorunlar giderilmediği gibi daha da büyümüştür. Afet riskleri her bakımdan artmıştır. Bununla birlikte kamusal hizmetlerden halkın yararlanmasını kolaylaştıran; sağlıklı ve güvenli yaşam çevreleri oluşturan; sosyal barışı destekleyen eşitlikçi ve özgürlükçü kentsel mekânları örgütleyen bir kamu yönetimi anlayışı tamamen terk edilmiştir.
Afetlere hazırlık için öncelikle rant odaklı kentleşme politikalarına son verilmesi; afet ve afet sonrası süreçlerin yönetimi hakkında merkezi-yerel yönetimlerce geliştirilecek politikaların bilim insanlarını, meslek odalarını, akademik kuruluşları ve ilgili tüm kesimleri dikkate alarak oluşturulması gerekir.
Mimarlar Odası olarak, mimarlık ve şehircilik ilkelerine aykırı gerçekleştirilen planlama ve yapılaşma gerçeği karşısında; kimlikli, yaşanılır, sağlıklı ve güvenli kentlerin oluşturulması için çabalarımızı sürdürmekte kararlıyız. Bu konudaki deneyim, birikim ve bilgilerimizi kentsel dönüşüm baskısı altındaki kentlerimiz için her koşulda ve toplum yararına kullanacağımızı bir kez daha yineliyoruz.