İnsanoğlu kadar doğaya düşman başka canlı yok yeryüzünde. Doğaya yönelik işlenen her suçun altında da sözde insanoğluna hizmet var.
Bursa, bu anlamda çok talihsiz bir kent… İstanbul’un hemen yanıbaşında olması, sahip olduğu değerler nedeniyle yoğun göç almasının son yıllarda bu kente verdiği hasar büyük.
Bursa-Uludağ Sanalan arasında havai hatla 19601ı yıllardan beri yolcu taşıyan teleferiğin yenilenmesi çalışmaları. Doğader tarafından açılan davada İdare Mahkemesi tarafından durduruldu. Gerekçe ağaç katliamı!
Yürütmenin durdurulması, savunma verilinceye kadar geçerli. Davalı Orman Bakanlığının savunması mahkeme heyetini ikna ederse, hattın yapımına devam edilebilecek.
Konu orman olunca akan suların durması gerek aslında. Ne yazık ki Türkiye’de durmuyor.
Rant için kağıt üzerinde deprem fay hattını değiştiren zihniyetin, ormanı sanayi alanına dönüştürmesi de zor değil elbet.
Bursalı çevreciler, bugünlerde Nilüfer İnegazi Köyü yakınlarında 17 bin metrekaresi kapalı 62 bin 500 metrekare alana İlke Çimento AŞ tarafından yapılması planlanan fabrikayı engellemeye çalışıyor.
Şehir Plancıları Odası ve Mimarlar Odası Bursa şubeleri. İdare Mahkemesi ne dava açarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, plan değişikliği kararının yürütmesinin durdurulmasını istedi.
Bakanlık, yapılması planlanan çimento fabrikasına olanak sağlayacak Bursa 2020 yılı 100 bin ölçekli Çevre Düzeni Planında değişiklik yapıp 62 bin 500 metrekarelik 4 parseli orman alanından çıkardı ve sanayi alanına dönüştürdü. İki akademik meslek odası, bu değişikliğin, plan kararlarına aykırı olduğunu iddia ederek, öncelikle yürütmenin durdurulmasını, sonra da iptalini istedi.
Mahkemenin şu ana kadar bir karar vermediği davada davacı odaların iddiaları şu yönde:
Alanın, çevresi ile birlikte düşünüldüğünde doğal niteliği açısından hassas bir alan olması, sağlık koruma bandının ne denli önemli olduğunu ortaya koyuyor. Plan değişikliğinde sağlık koruma bandına ilişkin bir düzenleme bulunmuyor. Bu durum, ilgili yönetmelik hükümlerine açıkça aykırı.
Onaylanan plan değişikliğine ilişkin verilen kurum görüşleri çelişkilerle dolu. Özellikle BUSKİ’den çok kısa tarihlerde verilen iki farklı yazıdan ilkinde alanın tarım dışı amaçla kullanılmasının uygun olduğu belirtiliyor. Bir ay sonra yazılan bir başka yazıda ise su kaynaklarının ileride doğacak ihtiyaç nedeniyle kirletilmemesinin önemine dikkat çekiliyor.
Ayrıca Toprak Kurulu. DSİ görüşü doğrultusunda, alanın su toplama havzasında kalması nedeniyle olumlu görüş vermedi. İlke Çimento AŞ itiraz etti. Bunun üzerine Toprak Koruma Kurulu “alanın tarımsal üretime ve çevre arazilere olumsuz etkisi olmadığı, kuru marjinal tarım arazisi olduğu, tarımsal bütünlüğü bozmadığı ve alternatif alan olmadığınıö belirterek olumlu görüş verdi.
Eee, insan haliyle şüpheye düşüyor. Bir arazi ya tarıma elverişlidir ya da değildir. Bir gün ya da bir ayda niteliği nasıl değişiyor. Bu karan verenler bir açıklama yapar herhalde!