16. Red Bull Music Academy etkinliği kapsamında düzenlenen sergiler, iç mekanı mimar Kengo Kuma tarafından tasarlanan akademi binasında tamamlandı.
16. Red Bull Music Academy Tokyo’da başladı. Ödüllü mimar Kengo Kuma, Tokyo’nun önde gelen küratörü Kenji Kubota ve tasarım kolektifi Boctok, bu uluslararası müzik etkinliğine katılanlar için akademi binasında yoğun bir görsel ve uzamsal deneyim oluşturdu.
Akademi’nin içerisinde binanın dört katı, dünyaca ünlü mimar Kengo Kuma ve ekibi tarafından düşünce ve işbirliğini teşvik etmek üzere özel olarak tasarlandı. İç mekan tasarımı, Tokyo şehriyle hem zıt (maddi olarak) hem de onunla bağlantılıyken (uzamsal, görsel olarak), doğanın sıcaklığı ve kırılganlığını ve geleneksel Japon evlerinin sakinliğini sunuyor. Projeyle ilgili olarak Kuma, “Red Bull Music Academy, deneyimli müzisyenlerin ve yeni yeteneklerin heyecan verici ve şaşırtıcı kombinasyonlarını bir araya getiren eski bir gelenek ve her yıl farklı bir şehirde gerçekleşiyor. Şehrin heterojen, yüksek teknolojili ortamını Japon evinin sadeliği ve sakinliği ile birleştirerek bu türde bir enerji sağlamayı hedefliyoruz. Bu kontrast ve kombinasyon Tokyo’yu kesinlikle çok fazla yansıtıyor.” dedi. Kuma’nın çalışmaları, hem geleneksel materyalleri hem de modern teknikleri kullanarak mimari ve doğayı bir araya getirmesiyle ünlü. Ekibiyle birlikte Akademi’nin dört katını kullanılmış ahşap, çuval bezi kumaşı veya kağıdı gibi yerel olarak mevcut olan geleneksel Japon materyalleri ile basit bir müdahale sağlayacak şekilde tasarladı, evsel alanları yansıtacak şekilde yapılandırdı ve yeni şekillerde yorumladı.
Tokyo’nun önde gelen küratörü Kenji Kubota ise buraya ve şehrin şimdiki haline ve ayrıca geleceğinin sayısız potansiyeline açılan bir pencere sağlayarak 20 yerel, tanınmış ve genç sanatçılardan oluşan bir sergi kurmak üzere davet edildi. Sergi, çok çeşitli bakış açılarını, disiplinleri ve yaklaşımları temsil ederek Tokyo’nun modern sanatının bir araştırması. Kubota, 11 Mart 2011’de meydana gelen depremin ve bu depremi takiben gerçekleşen Fukushima nükleer felaketinin, Tokyo’da çalışan sanatçılar üzerinde pek çok etki bıraktığını söyledi ve, “Bu benzersiz felaket, pek çok sanatçının sanatın sosyal önemini tekrardan düşünmesine neden oldu. Üretime yönelik tutumları ne olursa olsun, bu sanatçılar sorumluluk içerisinde ve özenli bir şekilde çalıştılar, ve bugünün ve yarının kitlelerine hitap edecek çalışmalar oluşturmayı görev edindiler. Artık, sosyal sorunlara doğrudan ve dolaylı müdahalelerde bulunmaya ve müze veya galeriyi sokaklarda veya kırsal bölgelerde bırakarak alternatif hareketler aramaya yönelik hızla gelişen bir eğilim var. (…) Umutsuzluktan umuda giden adımlar atmak, kaosun içerisinde güzelliklere ulaşmak – bunlar, sanatçıların temel görevleri, ve Red Bull Music Academy’nin bu seneki etkinliğine katılan 20 sanatçı bunu gerçekten uygulamaya döküyor.” dedi.