Restorasyon Böyle Yapılır

Foça'da restore edilen Osmanlı Ceneviz kalesinde yapılan çalışma son dönemde çokça görülen kötü örneklerin ardından tarihe ve mimariye nasıl yaklaşılması gerektiğine dair derslerle dolu.

Son yıllarda tarihi eserlerle ilgili yapılan restorasyonlar kamuoyunda sıkça tartışılıyor. Özellikle çimento kullanılması ve restorasyon sonunda eserlerin ‘gıcır gıcır’ olması eleştiri alan konuların başında geliyor. Bu restorasyonların da hemen tamamına yakını ihale yoluyla veriliyor. Devletin kasasından milyonlarca lira harcanmasına karşılık restorasyonlar istenilen biçimde olmuyor. Urfa kalesi, Sümela Manastırı, Eskişehir Seyid Battal Gazi türbesi, İstanbul Vilayet Cami, İshakpaşa Sarayı, Apollon Smintheus Tapınağı son yıllarda yaşanan en kötü restorasyon örnekleri olarak karşımıza çıktı.

Foça’da ise ihale yoluyla değil bizzat Phokaia kazı başkanı Prof. Dr. Ömer Özyiğit tarafından Osmanlı Ceneviz kalesi restore edildi. Sıfır çimento ve orjinal taşları kullanılarak yapılan restorasyonda Prof. Özyiğit, binlerce yıllık harçların formüllerini yeniden bularak kaleyi sağlamlaştırdı. Yeni yapıldığı belli olmaması için de eskitme uygulandı. İhale yapılsa 7-8 milyon liraya mal olacak kale restorasyonu Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izni, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kazılara verdiği maddi destekle ayağa kaldırıldı. Bilimsel restorasyonu UNESCO heyeti görünce kale “geçici miras” listesine alındı. İşte o restorasyonu yapan Prof. Özyiğit ile restorasyonun ayrıntılarını, çimentosuz harcın formüllerini konuştuk…

Restorasyona başlamadan önce hangi çalışmaları yaptınız?

Arkeolojik kazıları tamamlanmayan bir yapının restorasyonuna kesinlikle geçilmemelidir; çünkü son kazılarda çıkabilecek bulgular, projeleri değiştirecek nitelikte olabilir. 2009-2010 yıllarında restorasyonunu yapacağımız bölümün tüm kazılarını yaptık. Çok sayıda dönem ve evrelerin varlığını gördük. Ayrıca kentin geçirdiği büyük depremleri de göz önüne aldık. Böylelikle bu kent duvarlarının geçirmiş olduğu tarihsel yapım ve onarım evrelerini kronolojik olarak ortaya koyduk.

Açılışta 11 restorasyon ilkesi belirlediğinizi söylediniz. Nedir bu ilkeler?

Foça kent duvarlarının restorasyonu için on bir ilke belirledik. 1) Tümden tamamlama yok. 2) Günümüze gelen duvar dış yüzeylerinin tümü korunacak. 3) Tamamlamalar dış yüzeylerin korunmadığı yerlerde yapılacak. 4) Surun yüksekliği toprağın arkadan akmaması için arkadaki toprak seviyesinden en çok bir korkuluk boyu yükseklikte olacak. 5) Olabildiğince eski taşlar kullanılacak. 6) Surlardaki toprak, horasan ve kireç özgün harç türleri, onarımlarda güçlendirilerek kullanılacak. 7) Çimento hiçbir zaman kullanılmayacak. 8) Onarılan duvarların taşlarının ışık-gölge oyunlarıyla daha iyi görülebilmesi için derzler oldukça derin yapılacak. 9) Yeni yüzeylere eski görünümü vermek için eskitme yapılacak. 10) Duvarların üst yüzeyleri, tamamlanmadan yıkıntı görünümü arz eden bir biçimde bırakılacak. 11) Onarılan bölümler, özgün yüzeylerden andezit taşından kırmızı bir çizgiyle, farklı dönemlerdeki bölümler ise, bazalttan siyah bir çizgiyle ayrılacak. Bu ilkelerimizin dışına hiçbir zaman çıkmadık. Yaptığımız restorasyon bu nedenle başarılı oldu.

Her dönemin ayrı harcı olduğunu söylediniz. Bu harçların formüllerini nasıl buldunuz?

Önce harçların yapılarını analiz ettik. Bizansların toprak, Cenevizlerin horasan, Osmanlıların da hem toprak hem de kireç harcı kullanmış olduğunu gördük. Daha sonra da birçok denemeler yaptık. Eski özgün harçların daha kuvvetlisini elde ettik. Kireç asıl bağlayıcı maddedir ancak kireç harcın güçlü olabilmesi için kirecin yıllarca bekletilmiş olması gerekir. Mimar Sinan da büyük camilerini ve diğer eserlerini yıllarca bekletilmiş kireç harcıyla yaptı.

Kireç harcı da siz mi ürettiniz?

Yok. Biz beklemiş harç bulamadık; bu nedenle Fransa’dan getirttiğimiz hidrolik kireci kullandık. Hidrolik kireci, hamur kireçle karıştırdık. Harcın içerisindeki kireç oranını yüzde 30 oranında tutmaya özen gösterdik. Harcın içindeki kireç oranı yüzde 30’dan fazla olursa harcın çatlama yaptığını, yüzde 30’dan az olursa bu kez de harcın zayıf olduğunu gördük. Bu harcı da surun iç ve dış kısmında ayrı oranlarda uyguladık. Denizden gelen neme karşılık…

Ya horasan harç nasıl formüle edildi?

Horasan harç arkeolojide “Vitruv Harcı” olarak anılır. Bu isim Roma İmparatoru Augustus zamanında yaşamış olan mimar Vitruvius’dan gelir. Vitruvius “Mimarlık Üzerine 10 Kitap” isimli eserinde horasan harcın oranlarından söz eder. Biz tüm bu oranları denedik ve en güçlüsünü elde ettik. Buna göre toprak, horasan ve kireç harcın oranlarını şöyle kullandık:
Toprak Harç: 2 ölçek hamur kireç, 2 ölçek hidrolik kireç, 6 ölçek toprak, 2 ölçek dişli kum, 1,5 ölçek mıcır, yeterince kahverengi boya ve su.

Kireç Harç: 2 ölçek hamur kireç, 2 ölçek hidrolik kireç, 1,2 ölçek iri mıcır, 1,2 ölçek mermer tozu, 7 ölçek dişli kum, yeterince su.

Horasan Harç: 2 ölçek hamur kireç, 2 ölçek hidrolik kireç, 3,5 ölçek işli kum, 2 ölçek iri mıcır, 1 ölçek mermer tozu, 2 ölçek iri seramik veya kiremit irmiği, 1 ölçek ince kiremit irmiği (0,3 – 0,7 boyutunda), yeterince su.

Tarihi eser restorasyonlarında nelere dikkat edilmeli?

Tarihi eser restorasyonlarında dikkat edilecek en önemli özellik, eserin özgünlüğünün korunmasını sağlamak, onun özgünlüğünü bozmamak. Özgün olan bütün bölümler korunmalıdır. Tamamlamalar ise, özgünlükle bir bütünlük sağlamalı; fakat özgün olan bölümlerden ayrılmalıdır. Restorasyonu yapılan bir eserde neresi yeni neresi eski olduğunu anlamamız gerek. Tamamlanan bölümlerin de özgün bölümlerden kolaylıkla ayrılması için çok zıt bir malzemeyle yapılmamalıdır. Özgün bütünlükler yükseklikler bilinmiyorsa, eser kesinlikle tamamlanmamalıdır. Biliniyorsa bir takım noktalarda eserin özgün yüksekliği gösterilebilir. Ayrıca özgün malzeme kullanılmalıdır. Eski taş, eski harç ve diğerleri… Yeni yapılan bölümlere kesinlikle eskitme uygulanmalıdır. Restorasyonu bilim adamlarına, daha doğrusu bilen adamlara yaptırtmak eseri korumak açısından çok önemlidir. Restorasyon konusunda ihale yönteminden vazgeçilmelidir.

Restorasyonda çimento kullanılmasını nasıl karşılıyorsunuz?

Ne yazık ki günümüzde yapılan restorasyonların bir çoğunda hâlâ hem beyaz hem gri çimento kullanılıyor. Bu malzeme bağlayıcı maddeler içerisinde en ucuzu olduğu için bir tercih nedeni oluyor. Çimento çabuk donma özelliği ile kireç harcından üstün bir malzeme olarak görülüyor fakat çok uzun olmayan bir sürede dağılma özelliği gösteriyor. Ayrıca çimento tuzları bağladığı taşları da cinsine göre eritebiliyor. Belli bir süre sonra 50 yıl, 100 yıl sonra çimento harcıyla yapılan bütün yapıların yenilenmesi konusu gündeme gelecektir fakat eski kireç harcıyla yapılan yapılar ise, çok uzun süre yaşayacaktır. Kireç harcı öyle bir harç ki, her gün, her hafta, her yıl, her yüzyıl daha da sertleşen ve güçlenen bir harçtır. 20. yüzyılın başlarına kadar bütün yapılar, genellikle kireç harcıyla oluşturulmuştu. Gri renkli çimentonun kullanıldığı duvarların derzleri kireç ve beyaz çimento karışımıyla örtülerek alttaki gri çimento saklanılmaktadır.

Etiketler

Bir yanıt yazın