İzmir'de az miktarda kaldığına şahit olduğumuz tarihi binaların restorasyonu için ciddi bir çaba harcanıyor.
Bu restorasyonlar sırasında ortaya bir hayli değişik uygulamalar da çıkıyor. Bazen bu uygulamalar için; “Acaba bu bir restorasyon mu? Yoksa yeniden inşaat mı?” diye sormadan geçemediğimiz durumlarla karşılaşıyoruz..
Mimarlar Odası yaklaşık bir sene önce, Alsancak Punto’daki eski Tekel Depoları’nı restore etmek üzere kolları sıvadı. Hem de ne sıvama.. Önce binayı çelik bir iskele içine aldı. Sadece dört duvar kalmak üzere içini tamamen yıktı. Daha sonra da yıkılan yere yarı çelik, yarı beton yepyeni bir bina oturtarak inşaat yapmaya başladı. Binanın orijinali ile ilgili hiçbir iz kalmadı diyebiliriz. Çatısı dahil ara katları ile tamamen yıkılan bina şimdi yeniden yapılıyor. Bittiği zaman dış görünüş olarak belki de orijinalinin benzeri olacak; fakat iç bölünmeleri, mimari özellikleri ile tamamen apayrı bir görünüme kavuşacak.
Eğer tarihi binaların restorasyonu ile ortaya konulan böyle bir çalışma ise söyleyeceğimiz hiçbir sözümüz yok… Ama restore ediliyor adı altında yepyeni bir inşaat yapılıyorsa o zaman neden özel sektörün veya şahısların benzeri uygulamaları bugüne kadar engellendi diye sorgulayabiliriz… Sadece cepheleri korunarak metruk veya yıkılmak üzere olan birçok ev şimdiye kadar yıkılıp yok olmaktan kurtulmuş olurdu.
Tarihi evlerin restorasyonu ile kent yenileme projelerinin birleştirilmesi; eski evleri kurtarmada yararlı olabilir. Özellikle Güzelyalı Mithatpaşa Caddesi için bu tür bir koruma ve kent yenileme planının yapılması buradaki yıkılmak üzere olan birçok evin şehre tekrar kazandırılmasını sağlayacaktır.
İzmir turizm alanında ‘Fuarlar ve Kongreler’ şehri olarak gelişmesini sürdürmeyi planlıyor. Bu konuda başta Büyükşehir Belediyesi olmak üzere somut adımlar atılmakta. Öncelikle Yeni Fuar Alanı’nın gelecek yıldan itibaren hizmete girecek olması bu konuda İzmir’e çağ atlatacak. Bu projenin tamamlanması ile birlikte; Kültürpark’da bulunan mevcut fuar binalarının da bir Kongre Merkezi’ne dönüştürülme projesi ikinci büyük hamle olacak. İzmir’deki bu gelişmelerin ışığında konaklama tesisleri de ardı arkasına açılmaya başladı. Yeni oteller için hala ciddi yatırımlar yapılıyor. Fakat kongre turizminin en önemli ayaklarından biri olan golf turizmi alanında şehrimiz maalesef çok geri kalmış durumda. Hala İzmir’in çevresinde uluslararası standartlarda bir golf tesisi yok. Kültür turizmi, kongre turizmi gibi yüksek gelir seviyesine hitap etmeye çalıştığımız alanlarda; golf sahalarının olmaması artı değer yaratma bakımından da büyük bir eksiklik.
EXPO 2020’yi almamız halinde katılımcılar, golf sahası konusunda da talepkar olacaklardır. İnciraltı, Urla, Kaynaklar ve Sasalı-Menemen bölgeleri elimizde az sayıda kalan araziler bakımından hala yer ayırabileceğimiz alanlara sahip. Fakat bunun için de iyi bir planlama yapılması gerekir. Golf tesisi için müsait olabileceği belirlenen alanların şimdiden bir plan dahilinde ayrılması ve bölgedeki yapılaşmanın buna göre şekillendirilmesi gerekecektir. Bu tesisiler kongre, kültür ve kurvaziyer turizminde tercih edilme bakımından önemli rol oynayacaktır…