Rio Olimpiyatları devam ediyor. Olimpiyatlar için yeniden şekillenen şehirle ilgili tartışmalarsa olimpiyatlardan da daha uzun devam edeceğe benziyor.
“Favela olmadan Rio yoktur, Rio faveladan başlar.”
Rio de Janeiro’da favelaların kapladığı alanın çokluğu evvelden beri biliniyor; fakat şehrin olimpiyatlara ev sahibi olarak seçilmesiyle birlikte geliştirilen yeni stratejilerle birlikte, bu bölgelerde yaşayan insanların mücadelesi başka bir boyut kazandırdı. Öyleki pek çok yerleşim yerinde, favela sahipleri yaklaşık 8 senedir (olimpiyatların şehirlerinde yapılacağı belli olduğundan beri) yerel yöneticilerin yıkım ve yerinden etme girişimleriyle mücadele ediyor.
Oysaki Rio belediye başkanı Eduardo Paes başlangıçta favelalarla ilgili oldukça pozitif gözüküyordu. Pek çok belediye başkanının rüyalarını süsleyen olimpiyatları şehrine getiren Rio belediye başkanı 2012’de yaptığı TEDtalk’ta favelaların çoğu insanın düşündüğü gibi “problem” olmadığını hatta favelalarda kamusal düzen sağlanırsa “çözüm” olarak görülebileceklerini söylüyordu*. Fakat şeffaf olmayan bir dizi süreç ve üst üste değişen planlar sonucunda gerçeklerin hayallerin çok uzağına düştüğü göründü, olimpiyat sürecinde on binlerce insan evlerini terk etmeye zorlandı. Bu insanlar ya başka favela bölgelerine ya da kira yardımıyla normal konutlara yerleştirildi.
Rio’da olimpiyatların gelişiyle beraber şehrin üzerine çullanan sermayeye ve kentsel politikalara karşı verilen mücadelenin en etkin şekilde yaşandığı bölgelerden birisi de Vila Autódromo’ydı. Bölge için geliştirilen ilk planlar favelaların yıkılmasını ön görmese de sonrasında yerel yönetim, Villa Autódromo’nın da içinde bulunduğu arazinin haklarını, olimpiyat parkı inşaatının karşılığında, ihaleyi alan şirkete vermekte karar kıldı. Bu, bölgenin tamamen temizlenmesi anlamına geliyordu.
Villa Autódromo aileler gitmeye zorlanmadan önce 3000 kişinin yaşadığı küçük ölçekli bir favelaydı.
Şimdi ise geriye direnmeyi sürdüren 21 aile kaldı.
Bu kararla başlayan süreçte Vila Autódromo sakinleri sivil toplum örgütleri ve üniversitelerle iş birliğine girerek alternatif bir plan geliştirdiler. Pek çok disiplinden uzmanın bölgede yaşayanlarla beraber çalıştıkları, katılımcı süreçlerle geliştirilen “Popular Plan”, olimpiyat oyunlarının yapılacağı alanları etkilemeyecek şekilde, sadece bağlantı yollarının planlanmasında yapılacak değişiklerle Villa Autódromo’nın yerinde kalmasını ve bölgenin kalkınmasına yardımcı olacak alt yapıların geliştirilmesini öneriyordu. “Popular plan” çoğu meslek insanına göre sadece bir kentsel planlama örneği değil, aynı zamanda kentlilerin yaşam alanları hakkında karar verme süreçlerine dahil edildiği daha demokratik bir şehrin hayaliydi. 2012 yılında Eduardo Paes’e (yukarıda adı geçen belediye başkanı) sunulan “Popular Plan”, değerlendirileceğine dair söz alınmasına rağmen hiç bir zaman değerlendirilmedi.
İlgili sendikaların, organizasyonların, araştırmacıların ve öğrencilerin kurduğu; kentsel adalet üzerine yoğunlaşan ve olimpiyatlar gibi büyük etkinliklerin şehir üzerindeki etkilerini takip eden bir grup olan “Olympics Popular Committee of Rio de Janeiro”, Kasım 2015’te yayınladığı raporda mega projelerin mega insan hakları ihlallerine yol açtığını söylüyor. Raporda açıklanan sayılara göre olimpiyat oyunları nedeniyle yaşadıkları yerden taşınan aile sayısı 4,120; bir şekilde yer değiştirme tehdidiyle karşı karşıya kalan aile sayısı ise 2,486.
Favelalar düşük ve orta gelirli ailelerin yaşadığı ve hala daha pek çok belediye hizmetinden eşit şekilde yararlandırılmayan alanlar. Fakat Rio de Janeiro nüfusunun 4’te 1’i favelalarda yaşıyor ve bazıları yaklaşık 40 yıldır varlığını sürdürüyor. Geçtiğimiz günlerde Google’ın, favelada yaşayan gençleri sanatla topluma kazandırmayı amaçlayan yerel STK Afroreggea ile beraber yaptığı “Beyond the Map”** projesi, suç ve çeteleşme ile anılan bu yerleşimlerde başka hayatlar da olduğunu mahallelerde gezerek ve hikâyelerini dinleyerek anlatıyor.
Olimpiyatlara karşı direnişin sembolü haline gelen Vila Autódromo’ya dönecek olursak, olimpiyatlardan önce 3000 kişinin yaşadığı mahallede şimdi sadece 21 ev kaldı. Yerel yönetimin uzun yıllar süren kaçırma taktiklerinden sonra (ki bunların arasında bölgeye elektrik ve su verilmemesinin de olduğu söylenenler arasında), Villa Autódromo’dan ayrılmayan ve mücadelesini sürdüren 21 ailenin eski evleri yıkılarak, ailelere belediye tarafından yeni evler yapıldı. Eski bir balıkçı topluluğu olan Vila Autódromo’nın eski halinden eser olmasa dahi direnenler hakları olanı koruduklarına inanıyor, 21 tane ev ise yeni yapılan bağlantı yolları ve otoparkların ortasında favelanın hatırası gibi öylece duruyor.
*https://www.ted.com/talks/eduardo_paes_the_4_commandments_of_cities