Danimarka’nın Rørvig bölgesinde yer alan bu yazlık ev, doğayla güçlü bir bağ kuran, yalın ama zarif detaylarıyla dikkat çekerken sakin tasarımı ile öne çıkıyor.
Elkiær + Ebbeskov Arkitekter APS, Lotte Elkiær ve Ane Ebbeskov’un liderliğinde kurulan bir mimarlık ofisi. İlk adımlarını yarışma başarıları ve küçük ölçekli konut projeleriyle atan ofis, yıllar içinde büyüyerek beş kişilik bir ekiple büyük ölçekli işleri de başarıyla hayata geçirmiş. Ancak, tüm bu süreç boyunca temel amaçlarından sapmamaya özen gösteriyorlar: İnsanlar için en iyi yaşam ortamlarını yaratmak.
Elkiær + Ebbeskov Arkitekter APS tarafından tasarlanan bu proje, yalın estetiğin ve fonksiyonelliğin ustaca harmanlandığı bir yaşam alanı sunuyor. Aynı zamanda hem kullanıcısıyla hem de fiziksel çevresiyle derin bir bağ kurmayı hedefliyor. Evin tasarım hikayesi, sadece bir mimari eser yaratma amacı taşımıyor; doğayla ve insanla anlamlı bir bütün oluşturma niyetini de gözler önüne seriyor.
Projenin ilk aşamasında mimarlar, Rørvig bölgesinin kendine özgü peyzajına büyük bir özenle yaklaşmış. Uzun huş ağaçları, rüzgarın şekillendirdiği bitki örtüsü ve inişli çıkışlı topografya gibi doğal çevre özellikleri, evin mimari formunu ve yerleşim stratejisini şekillendiren temel unsurlar olmuş. Bu hassas yaklaşım, bir araya geldiklerinde şahane bir uyum yakalayan, birbirinden bağımsız gibi görülen “dans eden küpler” konseptiyle somutlaşmış. Tasarım, her biri farklı bir amaca hizmet eden ve mekanları doğayla uyum içinde bütünleştiren modüllerden oluşuyor.
Evin sahibi, tasarım sürecine aktif bir şekilde katılmış ve bölgede bulunan ofisin daha önceki işlinden, bir diğer yazlıktan esinlenmiş. Ancak kendi yaşam tarzına uygun, kişisel bir dokunuş eklemek istemiş. Bu isteğini yansıtan özelliklerden biri, mutfak ve yemek alanlarını oturma bölgesinden ayıran mekansal dizilim tercihi. Bu tasarım kararı, bireysel alanları korurken sosyal etkileşim için de açık ve esnek bir ortam sunuyor. Teras ve bahçe gibi dış mekanlarla kurulan doğrudan bağlantı ise, ev sahiplerinin kolayca dış çevreyle ilişki kurmalarını sağlıyor.
“Her projede arsanın potansiyelini keşfetmek, onun anlatmak istediği hikâyeyi bulmak benim önceliğimdir. Burada, arazinin eğimini ve uzun huş ağaçlarını taçlandıracak güçlü bir dikey unsur istedik: gökyüzünden gelen ışığı içeri alan heykelsi bir çatı.”
Lotte Elkiær
Evde dikkat çeken bir diğer unsur da doğal ışık kullanımı. Çatıdan gelen kuzey ışığı, mekanlara yumuşak ve dengeli bir aydınlatma sağlıyor. Ahşap yüzeylerin doğal dokusunu vurgulayan bu ışık, mekanlara sıcak bir atmosfer katıyor. Mekanlar arasındaki bu ışık akışı, evin içi ile dışı arasında bir diyalog oluşturuyor. Teras ve bahçe alanlarının evin iç mekanlarıyla olan neredeyse kesintisiz bağlantısı, doğayla daha yakın bir ilişki kurulmasına olanak tanıyor.
“Bir tatil evinin planında, haftanın yoğun temposundan sonra eve varış anı çok önemli bir rol oynar. Bu, dinlendirici bir günün başlangıcını duyuran bir yer gibi. Eve vardığınızda bahçeye çapraz bir bakış açısı sunuluyor – eve ve doğaya aynı anda ulaşıyorsunuz. Cam bir kapıdan girdikten sonra odaların içinden terası ve arkasındaki ağaçları görebiliyorsunuz.”
Lotte Elkiær
Bu yazlık ev, sade tasarımı ve dikkatle düşünülmüş detaylarıyla hem bir mimari eser hem de anlam yüklü bir hikaye sunuyor. Yıllar boyunca çeşitli yayınlarda öne çıkarak bir tasarım simgesi haline gelmiş. Ancak bu evin gerçek etkisi, yalın ve derin anlamları barındıran ince detaylarında yatıyor. Yazlık ev, sadece bir tatil alanı olmaktan çıkıp, karmaşıklıktan uzak, sakin bir sığınağa dönüşüyor. Danimarka’nın mimari birikimini ve doğa ile tasarım arasındaki hassas dengeyi bir kez daha ortaya koyan bu proje, sadece Rørvig bölgesi için değil, günümüz mimarlığı için de kalıcı bir ilham kaynağı niteliğinde.
VELUX sponsorluğunda hazırlanmıştır.