Samsun'da TOKİ evlerinde yaşayan beş kişi sel sonucu yaşamını yitirdi.
Bakan Bayraktar, “Yer seçiminde hata yok” dedi. Uzmanlar, sınırsız yetkiyle donatılan TOKİ’nin dere yatağı dahil istediği yere, istediği şekilde ev yapabilme yetkisinin bu sonuçları doğurduğunu söylüyor.
Samsun’un Canik ilçesinde Mert Irmağı’nın taşması sonucu meydana gelen selde altısı çocuk dokuz kişi hayatını kaybetti. Hayatını kaybedenlerden beşi Kuzey Yıldızı TOKİ evlerinin zemin katlarında yaşıyordu.
Başbakanlığı’na bağlı, sosyal konut üretimi için kurulan Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’na (TOKİ) ait evlerin dere yatağının kenarına inşa edilmesi TOKİ evlerin ne kadar güvenli olduğu ve denetiminin nasıl sağlandığı sorusunu gündeme getirdi.
Bayraktar tanıttığı proje için “yer hatası yok” dedi
Kuzeyinde ve batısında Mert Irmağı yer alan Kuzey Yıldızı TOKİ evleri, “kentsel dönüşüm” kapsamında 2010’da yapılmıştı. Projenin tanıtımını dönemin TOKİ Başkanı şu anda Çevre ve Şehircilik Bakanı olan Erdoğan Bayraktar şu sözlerle yapmıştı:
“Türkiye’nin gerekli imar şartlarını taşımayan binalardan artık kurtulmasının zorunlu olduğunu düşünüyoruz. Canik’te halkımız için çağdaş bir yaşam alanı oluşturacağız. “
Bayraktar, felaket sonrası gazetecilerin “Bundan sonraki kentsel dönüşümler böyle mi olacak? Yerin ne kadar riskli olduğu ölçülmeden mi yapılacak?” şeklindeki sorusuna şöyle yanıt verdi:
“Neden böyle bir olay olduğuna iyice bakmak lazım. Yer seçiminde ve yapılaşmada bir hata olduğunu zannetmiyorum.”
bianet’e konuşan konunun uzmanları, TOKİ’ye verilen sınırsız yetki ile denetim mekanizmasının olmaması sonucu bu tür felaketler yaşandığını belirterek “Afet Yasası” ile bu yetkilerin daha da genişletildiğinin altını çizdi. Uzmanlar TOKİ’ye verilen yetkilerin bir an önce azaltılması gerektiğini belirtti.
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) İstanbul Şube Başkanı Cemal Gökçe: TOKİ, nereyi, nasıl yapılaşmaya açacağına kendisi belirliyor; imar planını çıkarıyor ve onaylıyor. Yasaların ona verdiği sınırsız bir yeki var; istediği yeri, arazinin jeolojik özelliklerini dikkate almadan yapılaşmaya açabiliyor. İnşaatların denetimini de özel müşavirlik kuruluşları yapıyor; yapı denetim yasasına da tabi değil.
TOKİ, bütün bilimi, imar haklarını, şehircilik ilkelerini yok sayıyor ve hiçbir şekilde denetlenmiyor. Üstelik alt yapı masraflarını da devlet; yani halk ödüyor. Türkiye’de hiçbir şekilde denetlemeyen iki kuruluş var; biri
TOKİ diğeri de MİT. Denetlenemediği için de Samsun’da görüldüğü gibi felaketlere neden oluyor. Bu yüzden TOKİ’ye bu kadar geniş yetki veren yasalar değiştirilerek, denetim mekanizması oluşturulmalı.
Şehir Plancıları Odası (ŞPO) Yönetim Kurulu Üyesi Esra Oğuz: Ülkemizde maalesef yaşamımızı tehdit eden bir rant riski var. Hiçbir şekilde bilimsel veriler, meslek insanları dikkat alınmadan sadece mülkiyet ve kar odaklı çözümler getiriliyor. Samsun’da iki dere yatağı kenarı arasına “kentsel dönüşüm ile modern evler yapıyoruz” denerek TOKİ evleri yapılmış. O insanlar devlet güvencesi altında yerleştirildikleri evlerde akvaryumda boğulur gibi öldü. Fransız balkonlu ev yapıyorum denerek modern yaşam oluşmaz. Derelerin doğal akışını engellersen dere kendi yolunu açar; doğaya karşı gelemezsin.
İMO Yönetim Kurulu Üyesi Nevzat Ersan: TOKİ’ye kentsel dönüşüm kapsamında bu kadar yetki verilmesinin sonuçlarını yaşıyoruz. TOKİ esas kuruluş amacı olan sosyal konut üretme yetkisini aştı; gelir paylaşımı esasına göre yapmaya başladı. Çok basit bir gerçek var; büyüklerimiz söyler: “Dereye ev yapma sel alır, tepeye ev yapma yel alır.” Biz 2007’de Samsun’da yaptığımız sempozyumda Mert Imağı’ın daraltılmasının getireceği olası sonuçları söylemiştik. Ama dikkate alınmadı.