Burası, Japonya'nın Hiroşima şehrinde bulunan, İkinci Dünya Savaşı'na tarihlenen tuğla bir eski depo binasının içine gizlenmiş yeni bir yapı.
Bu bina orijinal olarak yakıt deposu olarak işlev görüyorken, daha sonra müşterinin babasının çalışma yeri olarak kullanıldı. Günümüzde ise, günler geçtikçe konut olarak olgunlaşıyor. Eski tuğla deponun tarihi değeri ve dahası aynı binayı aynı tekniklerle inşa etmenin bugün imkansız oluşu burayı değerli kılıyor. Dolayısıyla mimarın düşüncesi, bu binayı ”korumak” ve böylece varlığını sürdürmeye devam ettirmek. Müşterinin de bu fikri onaylamasıyla ”Saklanma Yeri” olarak adlandırılan bu yapı ortaya çıktı.
Konut, çelik strüktüre sahip. Ev, deponun ortasında yer alıyor ve dört adet geçit buranın etrafını sarıyor. Tuğla depo ahşap bir strüktüre sahip olduğundan, deprem gibi her hangi bir acil durumu düşünerek mimar, bu yeni yapıda çeliği tercih etti.
Günlük hayat için mahremiyet kaygısı olmadığı için, her yönde cam duvarlar tercih edildi. Bu seçim, evin sakinlerinin güzel kırmızı tuğlaları içeriden izlemelerine olanak sağlıyor. Ayrıca, yeni konuta eklenen çatı pencereleri eski yapının yaşlanmış ahşap kirişlerinin tadını çıkarmaya ve gün ışığının da nazikçe evi aydınlatmasına izin veriyor.
Deponun içi aynı zamanda konutun dışını oluşturuyor. Ortamla uyumlu olması için bir gölge bahçesi oluşturmak adına rastgele sarmaşıklar ekildi. Müşterinin ailesi burada yeni bir hayata başladı bile. ”Konut”u saran tuğla depo için yeni bir çağ başladı.
Yeni şeyler etkileyicidir. Eski olan, öncelik kolaylığa ve konfora verildiği zaman göz ardı edilen olur. Fakat diğer taraftan da, eskinin çok yoğun bir parlaklığı ve özgün varoluşunu dışarı yansıttığı zamanlar vardır. Bu sadece uzun zamandır yerleşmiş olanların yaratabildiği özel bir atmosfer değil midir? Yapay olarak eskitilmiş iç mekanlar konutlarda sıklıkla kullanılıyor. Bunun sebebi, muhtemelen rustikliğin insanların hoşlandığı bir nostalji hissi yaratması. Hayatın içine ”otantik ve kayda değer yaşlılığı” almak kolay olmuyor.
İkinci Dünya Savaşı’nın 50 yıl sonrasında Japonya’da manzara ve hayat etkin bir şekilde değişti. Toplumun zenginleşmesiyle birlikte, ”kolaylık” günlük yaşamda çok önemli bir faktör oldu. Fakat, geçmişle beraber yaşamak da ”mirası korumak” anlamına geliyor. Her ne kadar bu, zaman ve büyük bir bakım gerektirse de, eskiyle yan yana yaşamak duyularımızı geliştirebilir. Geçmiş orada yaşayan insanlar aracılığıyla binaya iz bırakır. Nostaljik sahneler ”anıları” geri getirir ve bu ”anılar” bazen ”geleceğe doğru yaşama gücü” verir.
Bu düşüncelerle, ”Tuğla Depodaki Saklanma Yeri” doğuyor ve yeni bir zamana adım atıyor. Mimar, bu tuğla evin yeni çağa kendine özgü cazibesini kaybetmeden devam etmesini istiyor ve müşterisinin de bu seçimini takdir etmesinden dolayı bu projede yer almaktan dolayı değerli hissettiğini söylüyor.