Nüfus artışıyla baş etmenin çözümü daha fazla kentleşmede olabilir ama hızlı kentlerin yerele, geleneksele ve doğal dokuya saygılı sakin şehirlerin cazibesini artırdığı da bir gerçek.
Ege’de küçücük bir kasaba. Kasabanın amatör tiyatrocuları Bizim Köyün Delisi oyununda. Sonlara gelinmişken ön sıradan biri yanındakinin kulağına eğiliyor: “Sayın kaymakamım, biraz işim var, gidip döneyim, izninizle.” Çıkıp sahne arkasına gidiyor, makyaj yapıyor, kostümünü giyip son perdedeki rolünü oynuyor, dönüyor. 1986’da Carlo Petrini’nin uluslararası bir fast food mağaza zincirinin Roma’nın ünlü İspanyol Merdivenleri’nde şube açma girişimine karşı başlattığı “slow food” protestosundan esinlenen cittaslow (sakin şehir) hareketinin ruhuna uygun, gösterişsizce. Koltuğuna dönen belediye başkanının az önce sahnede olduğunu fark eden olmuyor…
1999’da, amblemi olan salyangozu, ilkin küçük İtalyan kasabası Greve in Chianti’ye asan hareketin bugün 23 ülkede, nüfusu 50 binin altında -kural bu, çünkü- 140’a yakın kasaba üyesi var; beşi Türkiye’de: İzmir Seferihisar, Aydın Yenipazar, Muğla Akyaka, Çanakkale Gökçeada ve Sakarya Taraklı. Türkiye’nin cittaslowları ne kadar “sakin” kasabalar? Tam bilemeyiz, ama bu sıfatı kazanmak için gerekli 59 kriterden en az yüzde 50’sini yerine getirdiklerine göre, öteki kent ve kasabalar kadar hızlı yaşamadıkları kesin. Ve kesin olan başka bir şey daha var; bu kasabaların belediye başkanları ötekilerinkinden “hızlı.”
“Cittaslow hareketiyle daha belediye başkanı olmak aklımda bile yokken, 2005’teki İtalya gezim sırasında tanıştım” diye anlatıyor yukarıdaki son perde oyuncusu, Yenipazar Belediye Başkanı Yüsran Erden. Büyük bir holdingin yöneticiliğinden emekli olup baba toprağına dönmüş ve 2009 yerel seçimlerinde belediye başkanı seçilmiş. “Bizimki ana arterler dışında, çırçırdan başka fabrikası olmayan, altı bin küsur nüfuslu, mütevazı bir kasaba. Ünlü kıymalı pidemizden ve Kuva-yi Milliye efesi Yörük Ali’den başka markamız yok. Son yıllarda canlılık yaratıp pansiyonculuğu patlatan tek gelişme, kasabada açılan meslek yüksek okulu. Bu yüzden farklılık yaratmam, yerel bir kalkınma modeli bulmam gerektiğini düşündüm. Aklıma işte bu hareket geldi ve Seferihisar’da seçilen Tunç Soyer’le görüştüm. O ‘Bizim şansımız daha yüksek, cittaslowun aradıklarının önemli bir bölümü bizde zaten var, önce ben başvurayım, sonrası daha kolay olur’ dedi ve haklıydı” diye aktarıyor Türkiye’deki “sakin şehir” hareketinin başlangıcını.
Seferihisar 2009’da böyle ön alıyor. İtalya’daki merkezden gelip denetliyorlar; kriterlerin yüzde 70’inin yerine geldiği kanaatiyle, onu ilk cittaslow kenti, Türkiye’nin cittaslow başkenti ilan ediyorlar, koordinasyon görevi de ona veriliyor.
Henüz iki yıl olmuş, ama kent şimdiden farklı: Aracısız satış yapılan düzenli köylü pazarı, yerel mutfak örnekleri sunulan lokantaları var. Kentin ada caddesi güneş enerjisiyle aydınlatılıyor, yeşil alan artmış, yayalar ve bisikletliler için özel yollar ayrılmış. Farklı yörelerden gelmiş insanları buluşturan, her topluluğun kendi kültürünü tanıtma olanağı bulduğu etkinlikler düzenli hale getirilmiş. Dahası, UNICEF bünyesinde oluşturulan “Çocuk Dostu Kent”lerin Türkiye’deki ilk örneği de yine Seferihisar. Çocuklar kendi belediye başkanlarını, meclislerini seçiyor, düzenli toplanıyor, alınan kararlara müdahale ediyor; gölge belediye gibi çalışıyorlar.
Bir de Cittaslow Üniversitesi kurulacak Seferihisar’da; buna 800 dönüm arazi tahsis edilmiş. Hummalı bir başka faaliyet daha; Sultan Süleyman’ın 1521 Rodos seferi öncesinde yaptırdığı Sığacık Kalesi’ndeki tarihi evler elden geçiriliyor; 284 evin restorasyonu için ödenek hazır. Amaç, sakinlerini pansiyonculuğa özendirmek; 2013 Cittaslow Genel Kurulu’nun ev sahibi Seferihisar olacak çünkü ve konaklama için buralara ihtiyaç var.
Genel kuruldan önce beş kent daha cittaslow salyangozu amblemine kavuşacak: Perşembe (Ordu), Yalvaç (Isparta), Vize (Kırklareli) ve Halfeti (Urfa) kesin. Sonuncu ise Kaman (Kırşehir), Kaş (Antalya), Samandağ (Hatay) ve Gevaş’tan (Van) biri olacak…
Her şey başkan Soyer’in dediği gibi yürüyor ve 2011 başında Seferihisar’ın ön onayını alan Yenipazar Belediyesi, Haziran 2011’de Polonya’daki genel kurulda Akyaka, Gökçeada ve Taraklı ile birlikte, Türkiye’nin dört yeni cittaslowundan biri seçiliyor. Kriterlerden biri olan aracısız köylü pazarı burada da kurulmak üzere. Yaya alanları artmış, 20 kadar sivil mimari örneği koruma altına alınmış, bisiklet kasabada daha çok görünür olmuş; sırada üniversiteyle karşılıklı kurulacak bisiklet istasyonları var. “Baz istasyonlarının tümünü, biri hariç, kasaba dışına çıkardık; gürültü kaynağı belediye hoparlörü anons yapmıyor artık; kadın kooperatifimiz de oldu” diye anlatıyor başkan Erden atılan öteki adımları. Yerel mutfak ise, o zaten vardı: Yenipazar pidesi.
Devamını National Geographic Türkiye’nin Aralık 2011 sayısında okuyabilirsiniz.