Stoneline'ın desteğiyle hazırladığımız "Sanatın Taş Hali" serisinde heykeltraş Matthew Simmonds'un eserlerine yakından bakıyoruz.
Matthew Simmonds oyarak yarattığı eserlerinde ziyaretçiye heykellerin karmakarışık iç dünyasını açıyor. Bunu yaparken de ışığı ve heykeltıraş kimliğinde saklı bir potansiyel olan bakış açısını kullanarak küçük ölçekli mimari mekanlar yaratıyor.
Simmonds’un işleri taş yapıların yaşam boyu devam eden büyüsünden ilhamla taş mimarisini özellikle de kutsal mekanları odağına alıyor. Mimarlığın formal dili ve felsefesinden yararlanarak, formun negatif ve pozitif yönlerini, insan ve doğa arasındaki ilişkiyi ve ışık ve karanlığın önemini keşfediyor.
Matthew Simmonds East Anglia Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü’nden 1984 yılında onur derecesi ile mezun olmuş. Simmonds, eğitim hayatı boyunca sanat ve orta çağ mimarlığında uzmanlaşmış. Bir süre illüstratör olarak çalıştıktan sonra sanatçı 1991 yılında Weymouth Teknik Okulu’nda mimari taş oymacılığı eğitimi almış.
Simmonds İngiliz ulusal anıtlarının restorasyonları üzerine de çalışmış, bu çalışmalarından en önemlilerinin Westminster Abbey, Salisbury ve Ely katedrali olduğu söylenebilir. 1997’de mermerde süsleme ile güzel sanatlar konusunda uzmanlaşacağı İtalya’nın Pietrasanta kasabasına yerleşmiş.
Sanatçı ilk tanınırlığını ise 1999’da Verona’daki uluslararası heykel sempozyumunda kazandığı birincilik ödülü vesilesiyle elde etmiş.
O zamandan beri dünya genelinde birçok heykel sempozyumuna katılmış, İngiltere, İtalya, Almanya, Çin, Birleşik Arap Emirlikleri, Avustralya ve Amerika’da sergiler açmaya devam etmiş. 2014’te ailesi ile şu anda da yaşamını devam ettirdiği Danimarka’ya taşınmış.