Saraçoğlu Mahallesi’nin askıdaki koruma amaçlı planı hakkında kamuoyunu bilgilendiren Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Saraçoğlu Projesini tanıtan bakanların, belediye başkanlarının topluma eksik bilgi verdiklerini bildirdi.
Mimarlar Odası Ankara Şubesi bakanların açıklamaları ve plan hakkında değerlendirmelerde bulundu. Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Mimarlar Odası Ankara Şubesi Kent İzleme Merkezi Danışma Kurulu Üyeleri, Ulaşım uzmanı Erhan Öncü ve Orman Mühendisi Ahmet Demirtaş, Saraçoğlu Mahallesi’nde tanıtımı yapılan projeyi ve koruma amaçlı imar planını sert bir şekilde eleştirdi.
Saraçoğlu Mahallesi en kıymetlimizdir
Konuyla ilgili değerlendirme yapan Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkanı Tezcan Karakuş Candan “Onca yöneticinin tanıtım yaptığı ve anlaştığı, Saraçoğlu Mahallesi Ankara’nın ve Cumhuriyetin en değerli varlığı ve 1.Derece kentsel sit alanıdır. Kentsel Sit 5 Ocak 2017 tarihli resmi gazetede yayınlanan Koruma Amaçlı İmar Planlarına dair yönetmelikte şöyle tanımlanmıştır. “Kentsel SİT: Mimari mahalli, tarihsel, estetik ve sanat özelliği bulanan ve bir arada bulunmaları ve bir bütün olarak o yerleşmenin ait oldukları dönemin yaşam biçimini gelecek nesillere aktarmaları sebebiyle teker teker taşıdıkları, kıymetten daha fazla kıymeti olan, kültürel ve tabii çevre elemanlarının (yapılar, bahçeler, bitki örtüleri yerleşim dokuları, duvarlar, sokaklar ve meydanlar vb) birlikte bulundukları alanlar”. Saraçoğlu Mahallesi’nin Kentsel Sit özelliği tek tek taşıdıkları değerden daha da kıymetlidir. Ankara’nın en kıymetlilerindedir” diye konuştu.
Saraçoğlu Mahallesine züccaciye dükkânına giren fil gibi girilmez.
Candan ‘Tek bir tuğlasına dokunmayacaklarını’ ifade eden yetkililere sözümüz çok açık ve nettir. 1.Derece Kentsel Sit alanına züccaciye dükkanına giren fil gibi girilmez.” diyerek şöyle devam etti. “1.Derece Kentsel Sit alanında tek tek binaları korumak yetmez, bütün varlıklarını korumak zorunluluktur. Bütün varlıklarını koruyoruz tarihi koruyoruz diyemezsiniz. Çünkü Saraçoğlu Mahallesi’nin tüm ada parsellerinin altının yer altı otoparkı olabileceğini siz söylemeseniz de plan söylüyor. Saraçoğlu Mahallesi’nin yıllara yayılan bitki potansiyeli, yaşayanları ile birlikte oluşturulmuş, peyzajı, bahçe duvarları, her biri tek tek ve bütünüyle birlikte çok kıymetlidir. Saraçoğlu Mahallesi yapı bütünlüğü ile birlikte, doğasıyla, anılarıyla, toprağıyla, altıyla ve üstüyle bir bütündür. Üstünü koruyorum altını oyuyorum yaklaşımı tarihi korumak değildir. Bu haliyle Saraçoğlu’na dair ortak akılla değil, yöneticiler aklı ile oluşturulan proje derinlikli değildir, eksiktir, yanıltıcıdır. Vicdanı olan , Cumhuriyet değerlerine, bilimselliğe inanan hiç kimse böyle bir projeye evet dememeli. Saraçoğlu Mahallesi için Toplumsal Muhalefete çağrı yapıyoruz.”
Plan raporu üstünkörü, Saraçoğlu diyor, Teşvikiye Mahallesi’nden bahsediyor.
Askıda bulunan Koruma Amaçlı İmar Planı’nın açıklama raporuna ilişkin de değerlendirmede bulunan Candan “alıntıları alt alta koyarak, kopyala yapıştır ile üstünkörü hazırlanan rapor, Saraçoğlu Mahallesi’nden bahsedip, Teşvikiye Mahallesi’nin tablo ve verilerini koymaktadır. Kopyala yapıştır rapor olduğu özensiz ve çalakalem hazırlandığı ortadadır. Saraçoğlu Mahallesi’nin taşıdığı kıymet, Ankara ve Türkiye böylesine yeşil potansiyelinin varlığını bütüncül olarak düşünmeden sadece binaları koruyoruz yaklaşımıyla, parçacıl bir koruma yaklaşımı ile ele alınamaz. Yerin altını betona boğacak bir öneriye canlandırıyoruz denilemez. Saraçoğlu Mahallesi’ni şantiye alanına dönüştürecek bu proje,yer altı otoparkları, 10 bin metrekare inşaat alanı, etkileşimli geçiş sahasında avan proje ile belirlenecek yapılaşma ile Saraçoğlu Mahallesi’nin bütüncül kentsel sit alanı ve yeşil potansiyelini kurutarak betonlaştıracak, kamusalı ise ranta dönüştürecektir. Kent içi bitki varlığının toplu halde biraradalığı bir ekosistem oluşturur. Bu durumda ağaçların birlikte yaptıkları transpirasyon kent havasının düşük düzeylerdeki bağıl nemini yükseltmekte ve serinlik etkisi oluşturmaktadır. Bu klimatik etkisinin yanında bulunduğu yere dinamizm kazandırır. Canlı yaşamı resmeden bu bitki varlığının görmezden gelinmesi, sarf malzemesi olarak görülmesi iktidarı elinde tutanların aymazlığından başka bir şey değildir. Saraçoğlu Mahallesi’nin binaları ve sokakları oluşturulurken yapı birimlerini destekleyen bitki varlığı ve planlama tekniği “insan eliyle” evrensel kültürel peyzaj değeri oluşturmaktadır. Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak 1994 yılından bu yana Saraçoğlu Mahallesi üzerindeki kara bulutlara karşı yürütülen mücadelemiz, , kentsel sit karakteri taşıyan Saraçoğlu Mahallesi ile ilgili olarak 2015 yılında itibaren ilgili bakanlık ve ilçe belediyesine, UNESCO’ya “Kültürel Peyzaj Olarak Tescil Edilmesi gereklidir” şeklinde hazırlamış olduğu dosyayı sunmamız, bilim ve teknikten aldığımız güçle en kıymetli kültür varlığını korumadaki çabamız boşuna değildir. Bu proje olsa olsa inşaat şirketlerini ve sermayeyi canlandırır. Toprağı, yeşili ve kamusallığı yok eder. Olması gereken Saraçoğlu Mahallesinin her bir metrekaresinin ve her bir değerinin, ağacının, bahçesinin, duvarının, yerin altındaki toprak varlığının korunarak, binaların restore edilerek kamusal kullanımla halkla buluşmasıdır.” şeklinde konuştu.
Saraçoğlu Koruma Amaçlı İmar Planı, “koruyormuş” gibi görünüp pisliği halının altına süpürmektir.
Mimarlar Odası Ankara Şubesi Kent izleme Merkezi Danışma kurulu üyesi, mimar ve ulaşım uzmanı Erhan Öncü de Saraçoğlu Mahallesi Koruma Amaçlı İmar Planını değerlendirerek “Birinci Derece Kentsel Sit Alanı olan Saraçoğlu Mahallesindeki anıt niteliğindeki yapılara, dış mekanlara ve ağaçlara gözünü diken Ankara’nın rant lobileri yeni “koruma planı” ile kendilerine bir orta yol bulmuş görünüyorlar. Önce yüksek yoğunluklarla ofis, rezidans ve AVM ile gündeme getirdikleri “kentsel yenileme”, dönüşüm ve yok etmeye hesaplarının gerçekleşmeyeceğini anlayınca yeni bir plan hazırlanarak bu alanda tüm beklentileri olanları mutlu edecek bir plan hazırlanmış görünüyor.” dedi.
Öncü sözlerine şöyle devam etti. “Plan raporunda, “Alman Mimar Paul Bonatz tarafından tasarlanan tescilli lojman yapılarının yanı sıra sosyal amaçlı binalar, dükkanlar ile dinlenme ve oyun sahaları bulunmakta olup günümüzde kent merkezi içinde kalmış âtıl / işlevsiz alan durumundadır.” denilmekte ancak buradaki yaşamın ve işlevlerin polis zoruyla boşatılarak bilinçli bir şekilde alanın “atıl” hale getirildiğine değinilmemektedir. Zorla boşaltılan kamu lojmanlarının kolay lokma olmadığı anlaşılınca bu kez ilgili odakların beklentilerine ortak cevap verecek bir çözüm planı üzerinde anlaşılmış görülüyor. Yeni paylaşım planında yer üstünde ve ağırlıkla yer altında inşaat ve beton öngörülürken konut inşaatları, yeraltı otopark inşaatları ve ticari rantın yanı sıra Güvenpark’taki dolmuşların koruma alanının altına alınarak Kızılay’daki varlığı korunup güçlendirilmek istenmektedir.”
“Merkezdeki sıkışıklığı çözemeyen yönetim Güven Park’taki “minibüs terminallerini Saraçoğlu Mahallesi koruma alanı altına süpürerek gizlemeyi planlamaktadır.”
Tüm dünyada kent merkezlerine girişi yasaklanan otomobillerin merkez çeperlerindeki otoparklarda tutulması ve otomobil sürücülerinin toplu taşımaya aktarma yaparak kent merkezine ulaşmaları planlanmaktadır. Oysa ki bu yeni “koruma planı” ile yer altında yapılacak otoparklarla otomobillerin merkezin kalbine kadar girmesi teşvik edilmekte, zaten tıkalı olan alanın çevresindeki tüm yolların daha da tıkanmasını sağlayacaktır, diyen Öncü: “Koruma alanındaki tüm parsellerin ve açık alanların altında otopark yapılabileceği, farklı parsellerdeki zemin altı otoparklar arasında bağlantıyı sağlamak için park ve yol alanlarında zemin üstü ve/veya zemin altında yaya ve taşıt alt ve üst geçiş koridorları yapılabileceği” plan notları arasında yer almakta, alanın alt-üst edilebilmesi için girişimcilerin ellerini güçlendirecek yasal çerçeveyi oluşturmaktadır. “Atıl ve işlevsiz” hale getirilmiş bu alanın kente kazandırılması gerekirken bilimsel kararlar ve cesur uygulamalarla merkezdeki sıkışıklığı çözemeyen yönetim, minibüs terminallerini, Güvenpark ve koruma alanı altına süpürerek gizlemeyi planlamaktadır. Bu durum dar yollardaki sıkışıklıkların daha da artarak devam etmesinin planlandığını göstermektedir. Oysa düşük kapasiteli bireysel işleticilerin minibüslerinin kent merkezi dışına çıkarılması gerekmektedir. Minibüslerin merkez dışındaki düzenlenecek terminal noktalarında toplanmaları gerekirken kentin çekirdeğinde Güvenpark’ta yer altına yeni bir terminal alanı , Saraçoğlu Mahallesi’nde yeraltı otoparkı ile kent merkezinde yaşanan ulaşım, erişim, sıkışıklık ve kirlenme sorunlarının arttırılmasına neden olacaktır.
“Saraçoğlu Mahallesi otopark haline getirilemez.”
Erhan Öncü “Kızılay kentin toplu taşım hatlarının, raylı sistemlerin kesiştiği odak noktasıdır ve bu potansiyeli yapılacak yeni metro hatlarıyla daha da güçlenecektir. Mevcut Batıkent-Kızılay, Çayyolu-Kızılay metro hatları, AŞTİ-Dikimevi Ankaray hattının yanı sıra uzatılacak Keçiören-Gar-Kızılay metro hatları ve Ankaray’ın Söğütözü ve -Doğukent uzantıları ile yapımı geciktirilmiş Dikmen metro hattının ortak istasyonu ve transfer merkezi Kızılay’dır. Tüm bu raylı sistem yatırımlarını düşünmeden ve kent merkezinin geleceğini kurtaracak projeleri hazırlamadan kentin en değerli alanındaki yer altı düzenlemelerini otomobillere otopark olarak ve Kızılay’dan çıkartılması gereken minibüsler için bir tutunma noktası yapmaya çalışmak kentin geleceğini ipotek altına almaktır. Bu düzenlemeler önümüzdeki dönemde inşaatına başlanacak metro hatlarında büyük maliyet artışlarına yol açacak ve projeleri çözümsüzlüğe götürebilecektir. Kent merkezinde “inşaat yapmak, dükkân açmak, otopark yapmak” vizyonu ile başlatılan bu dar görüşlü plan ve projeler sorunları çözmeyecek, tersine çözülemez hale getirecektir.”şeklinde konuştu.
Ağaç yaşamdır, yaşam da biz.
Mimarlar Odası Ankara Şubesi Kent izleme Merkezi Danışma Kurulu Üyesi, Kırsal Çevre Derneği temsilcisi Ahmet Demirtaş, Saraçoğlu Mahallesi’ne yapılacak yer altı otoparkları için yapılacak kazılarda özellikle Saraçoğlu’nu çevreleyen yollar üzerinde bulunan tüm ardışık dizilimli ağaçların, bugün Emniyet Müdürlüğü’nün son 2 yıldır yerleşik düzen kurdukları cadde üzerindeki Kestane ağaçları ve diğer caddeler üzerindeki Doğu Çınarları,Saplı Meşeler ve Kumrular Sokak üzerindeki Çınarlar, bugün artık en görkemli yapılarına kavuşmuş durumdalar, böylesi bir ağaç topluluğunun, yapılacak olan kazılar ve inşaatlar sırasında kökleri, dal ve gövdeleri büyük zarar görecektir dedi. Ahmet Demirtaş; özellikle Kumrular Caddesi altında yer alan eski dere yatağı çınarların daha gelişmesine sebep olmuş, bu çınarlar içerisinde de İzmir Caddesi’nden Kumrular Sokak’a çıkışındaki her iki çatalda yer alan iki ağaç olan Londra Çınarı ve Doğu Çınarı ayrıca tek başına tescillidir. Kentsel Sit olması sebebi ile üzerindeki bütün bitki varlığının tek tek tescilli olduğu yüzlerce bitkinin geriye dönüşü olmayan yok edilişe izin vermeyeceğiz. Ağaç yaşamdır yaşam da biz” şeklinde konuştu.
TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Basın Birimi