Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı, önümüzdeki çarşamba günü Bayındırlık Komisyonu'nda görüşülecek. Tasarının kısa sürede yasalaşması bekleniyor.
Ancak “kentsel dönüşüm” adı altında dayatılan rant projeleriyle yaşadıkları mahallelerden kovulma endişesini taşıyan yurttaşlar ile çeşitli meslek odaları, tasarının bu haliyle yasalaşmasına karşı çıkıyor.
Yurttaşlar ve meslek odaları, bu yasayla birlikte, ‘siyasi iktidarın bir süredir yapmakta olduğu, ancak zaman zaman hukuki süreçlerle karşıya kaldığı kentsel dönüşüm uygulamalarını afet riskini bahane ederek yasal bir çerçeveye oturtmak istediği’ görüşünde. Van depreminin ardından alelacele hazırlanan tasarı için üniversiteler, yerel yönetimler ve meslek odalarından görüş alınmamış olması da dikkat çekiyor. Meslek odalarının “imar darbesi” olarak tanımladığı tasarı, hükümete, ülkenin ve kentlerin tamamını keyfi biçimde “riskli alan” ilan etme olanağı tanıyor. Bu tanımla belirlenmiş alanlarda TOKİ, “tek imar otoritesi” haline getiriliyor. Tasarıda, tüm imar, çevre ve kültür yasalarının bu yeni yasanın uygulanmasına engel teşkil edecek hükümleri de “uygulanmaz” ifadesiyle etkisiz hale getiriliyor.
İşte tüm bu hükümleri içeren tasarının yaşam alanlarını tehdit ettiğini belirten İstanbul Sarıyer Mahalle Dernekleri ve Kooperatifleri de, tasarıya ilişkin itirazlarını, topladıkları binlerce imzayla birlikte Ankara’ya götürme kararı aldı. Sarıyerlilerin oluşturduğu heyet, bu akşam Ankara’ya doğru yola çıkacak. Heyet, yarın TBMM Başkanlığı ve Meclis’te grubu bulunan siyasi partilerin grup başkanlıklarıyla görüşecek.
Yıllardır “kentsel dönüşüm” adı altında dayatılan rant projelerine karşı mücadele eden, yaşadıkları yerler için hukuki güvence talep eden Sarıyerliler, “Tasarıda bizlerin yılların birikimi ve emeği ile oluşturduğu yerleşimleri, afeti gerekçe göstererek tasfiye uygulamalarına neden olabilecek hükümler mevcut” diyor.
Sarıyer Mahalle Dernekleri ve Kooperatifleri, tasarıda şu değişikliklerin yapılmasını istiyor:
-2981 ve 775 sayılı kanunlar ve diğer kanunlarda lehimize düzenlemeler içeren hükümleri korumalıdır.
-Uygulama pratiklerinde, yerleşim alanlarında yaşayanların demokratik rızası – katılımını garanti altına alan bağlayıcı hükümler içermelidir.
-Afet riski altında olan yerleşim alanı ve yapı saptanmasında, aleni-katılımcı-bilimsel esaslar dahilinde tespit çalışması yapılması açık tanıma sahip olmalıdır.
-Büyükşehir- İl- İlçe Belediyeleri ve mahalle halkının ortak mutabakatı esas alınmalıdır.
-Geçersiz hale getirilen diğer özel kanunların korumasından vazgeçilmemelidir.
Sarıyer Mahalle Dernekleri ve Kooperatifleri üyeleri, Sarıyer’in bütün bilimsel çalışmalarda 3’üncü ve 4’üncü derece deprem bölgesi olarak tanımlandığına da dikkat çekerek “Sanki afetten öncelikle etkilenecek bölgenin bizim mahallelermiş gibi davranılmasını iyi niyetli bulmayacağımızı belirtmek isteriz. Çözümün yolu bizden ve bizimle birlikte düşünmekten-planlamaktan geçiyor” diyor.