Expo 2015 için üretilen pavyon, konseptini oluşturan ilkeleri takip etti: söküldü, Lübnan’a gönderildi ve bir okul olarak kullanılmak üzere yeniden birleştirildi. Yapının; modüller halinde tasarlanmış olması, kuru montajlı ahşap taşıyıcı sistemi, oluklu sac ve stabilize toprak malzeme tercihleri, yapıya kullanım esnekliği sağlıyor ve yeniden kullanıma izin veriyor.
Expo Milano 2015’te, çevre üzerinde ve özellikle çevre üzerine çalışmalar yapan STK’lar üzerinde olumsuz bir etki yaratmamak, başından beri projenin amaçları arasındaydı. Yapının, esnek bir tasarımın çeşitli potansiyelleri olan uzun ömründe bir ara aşamayı temsil etmesi isteniyordu. Bu nedenle, kişilik ve işlevsellik dolu olsa da yapı, geçici bir yapıydı. Aslında bir binadan fazlası; bu çalışmaya, varsayımsal bir köyün kurgusunu oluşturmak için yan yana getirilmiş, kare veya dikdörtgen planlı, basit şekillerden oluşan küçük bir bina kompleksi de diyebiliriz.
Geometri arketip kulübeler gibi çatılara sahip ve basit malzemeler tercih edilmişti: kuru montajlı lamine köknar ağacı, metal levha, stabilize toprak. Yapı elemanlarının bağlantıları çoğunlukla cıvatalı olarak planlanmıştı, cıvatalı bağlantı yeniden kullanım için temel bir teknik ve bu yeniden kullanım oranın %80 olacak şekilde planlanmıştı.
Daha tasarım aşamasında, pavyonun bir hastane olarak yeniden yapılandırılabileceği Somali’deki bir konum veya yapının toplumun hizmetine sunulacağı alternatif konumlar da dahil olmak üzere sonraki varış noktaları hakkında hipotezler oluşturulmuştu. Her koşulda, ayrı modüllerden oluşan bir tasarıma sahip olmak, yerel ve olası ihtiyaçlara bağlı olarak gelecekteki kullanım amacının yeniden tanımlanmasında gerekecek çok yönlülüğü sağlayacaktı. En sonunda yapının, bir okula dönüşmek üzere Lübnan’a gönderilmesine ve Al Marj kasabasında Jarahieh Suriyeli mülteci topluluğu için bir okul olarak yeniden inşa edilmesine karar verildi.
Sahadaki yeniden inşa çalışmaları Temmuz 2016’da başladı. Yeniden dönüşüme yönelik tüm tasarım çalışmaları ve bağlamla ilişki faaliyetleri, CatalyticAction (tasarım ve mimarlık yoluyla, dezavantajlı topluluklardaki çocukları ve gençleri katılımcı süreçlerle teşvik eden ve destekleyen bir hayır kurumu) ekibi ve dezavantajlı çocuklara “resmi olmayan” eğitim sağlayan Suriyeli bir STK olan Jusoor tarafından gerçekleştirildi.
Hazır bir projeye sahip olmak, yeni duruma uyum sağlama ve sorun çözme seçeneklerini tüketmez. Toplumla ilişki, özellikle Al Marj gibi karmaşık ve çok katmanlı bir çatışma, yoksulluk ve sosyo-kültürel kırılganlık geçmişine sahip bölgelerde her şeyden daha önemlidir.
Bölgenin mimari dokusu çeşitlilik gösteriyor; tarihi merkezdeki yapılaşma başlangıcı 15. yy olarak tarihleniyor. Bölgenin, çoğunlukla yerel taştan yapılmış binalarla karakterize olmuş, son 70 yıla dayanan gerçek bir kentleşmeye sahip olduğu söylenebilir. Suriye iç savaşının patlak vermesiyle (Mart 2011) mültecilere yönelik çadır kentlerin ve gecekondu mahallelerinin kendiliğinden doğup büyümesiyle kentte daha büyük değişiklikler başladı. Bar Elias bölgesinin tamamı (Al Marj ve geçici yerleşimin bulunduğu yer), sağlık, eğitim ve sosyal yaşam gibi temel ihtiyaçları karşılamak için gereken altyapı eksikliği nedeniyle günümüzde Lübnan’ın en kırılgan ve savunmasız gerçeklerinden biri.
Bölgede barınan halkın katılımıyla, CatalyticAction ve yerel kuruluşların gönüllüleri, aslında, sakinlerin ihtiyaçlarına hizmet edecek, orijinal yapı şeması ve yenilenmiş bir programla mevcut olanı yeniden düşündü ve uyarladı. Halk katılımı; yalnızca sosyal sermaye ve risk altındaki aidiyet duygusuna sahip topluluklar için sahiplenme ve sosyolojik “güçlendirme” sürecini başlatan ilk adım olarak görülüyor. Hem bir okul yapısı aslında her zaman toplumlar için temel toplanma merkezi olmuştur: Öğrenme, araştırma, oyun ve sosyalleşme gibi seküler ve evrensel kavramlar etrafında, özellikle “köklerinden koparılmış” topluluklarda bir kimliğin temellerinin atılmasını sağlayabilir.
Bu nedenlerle, hacimlerin yeni yerleşimi bir ana çekirdekten başlıyor ve dışarı doğru işlevleniyor; merkezi bir hacim, oyun ve kalabalık etkinlikler için bir alan oluştururken, kompleksin yeni çeperini belirleyen şey derslik kulübeleri oluyor. Altı adet küçük ve renkli bina, gecekondu mahallesinin gri ve geçici sefaletine karşı duran sağlam, davetkar bir yapıyla bir araya getirildi. Malzeme tercihlerinde küçük yerel değişiklikler yapıldı:
• Çatıların basitleştirilmesi: İlk tasarımdaki yeşil çatı örtüsü kaldırıldı ve basit çatı örtüleri üzerine topluluk üyeleri tarafından toplanan, yıkanan ve işlenen koyun yünü eklenerek çatı ilk uygulama ile hemen hemen aynı şekilde tamamlamdı.
• Termo-higrometrik ve akustik tasarımın yanı sıra enerji kaynağı, bitki örtüsü ve lokal fonksiyonel uyarlamalar için küçük yerel işletmeler desteklendi
• Yeni oyun alanları ve cephelerdeki küçük tırmanma duvarları eklendi ve iç mekanda canlı renkler ve çocukların ilgisini çekecek mobilyalar tercih edildi.
Tasarımda global performansı ve maksimum esnekliği sağlayan temel unsurlardan biri, yukarıdan gelen ışığın yoğun kullanımıdır: Her ünite çatısının birleşimi bir veya daha fazla VELUX Teras Çatı Penceresi ile sonlandırıldı. Yukarıdan ışık almak, çevre bağlamının getirdiği sonuçlara bağlı kalma zorunluluğunu ortadan kaldırıyor. Bu durum; her derslik, cephe komşusu neresi olursa olsun, her zaman gökyüzü manzaralı olacak anlamına geliyor.
Açıklıkların stratejik konumu, gün boyunca, odaların merkezinde ve homojen bir dağılım ile gereken miktarda ışığı doğal bir yöntemle içeri taşımayı mümkün kılıyor ve tüm yılın güneş koşulları düşünüldüğünde, yapay aydınlatma armatürlerine bağımlı olma durumunu çok yüksek oranda ortadan kaldırıyor.
Sonuç hiçbir şekilde tesadüf değil: Prof. Marco Imperadori’nin (Milano Politeknik Üniversitesi, VELUXlab) ekibi, Martina Capecchi, Alessandra Crippa ve Giulia Fumagalli ile birlikte, Expo pavyonunun tasarımı için gün ışığı aydınlık miktarı ve parlaklığı ile ilgili tüm çalışmaları tasarımın en başında gerçekleştirmişti ve birlikte akıl yürütmenin doğruluğu ve sonuçsallığı, Lübnan’daki okulun son versiyonunda (şimdilik) meyvelerini vermeye devam ediyor.
Bu prensipler daha önce VELUXlab ekibi tarafından planlanmış ve simüle edilmişti. Milano pavyonunun ilk fikri varsayımsal bir köyü yeniden yaratmaktı; ziyaretçinin geldiği uzak yerlerden görüntüler bulabileceği bir yapılı çevre olarak planlanmıştı.
Bunun yerine pavyon, üç ay gibi kısa bir sürede, Save the Children ve AOUMM tarafından başlatılan ve CatalyticAction ve Jusoor tarafından sürdürülen bir erdemli süreç ile Jarahieh topluluğuna yaşamla yeniden bağ kurabilecekleri bir yer yaratılmasını sağladı. Bugün 350 çocuk okula gidebiliyor, eğitim alabiliyor ve birlikte oyun oynayabiliyor. Tüm bunların yanı sıra topluluk yeni bir gelecek inşa etmelerine destek olacak bir toplum merkezine güven duygusu geliştirebiliyor.
Bölge sakini çocukların fotoğrafı bir sürü şeyin başarıldığını gösteriyor ama ben şuna dikkat çekmek istiyorum: Yapıdaki tasarım kararları ve katılım süreci ile yeniden inşası da dahil olmak üzere tüm operasyonun temelde getirdiği şey kişiye özsaygısını geri kazanabilmesi için bir fırsatlar süreci oldu. Bu konu belki çok görünür değil ama savaş travmasının üstesinden gelebilmenin temel dayanağı ve yöntemi ancak böyle süreçlerin inşası ile mümkün görünüyor.
VELUX sponsorluğunda hazırlanmıştır.