Şehir Plancıları Odası’ndan AOÇ’ne dair Basın Açıklaması

TMMOB Şehir Plancıları Odası sitesindeki habere göre, Ankara Şube Başkanı Orhan Sarıaltun tarafından AOÇ alanında Başbakanlık Konutu hakkında 12 Ocak tarihinde bir basın açıklaması yapıldı.

Bu göre basın açıklamasının metni şu şekilde:
“BAŞBAKANLIK KAMPÜSÜ, Atatürk Orman Çiftliği Alanının Atatürk’ün vasiyetine aykırı olarak amaç dışı kullanılması ve küçültülmesi sürecinin bir parçasıdır.

Basının gündeminden hiç düşmeyen Ankara vadiler sisteminin buluştuğu/derelerinin toplanma yeri olan Ankara’nın akciğerleri AOÇ, yeni bir yapılaşma önerisiyle bu kez de “Başbakanlık Beyaz Sarayı Alanı” olarak gündeme gelmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu M. Kemal Atatürk, Kurtuluş Savaşı sonrasında, modern dünyanın hızla ilerlediği eğitim, sağlık, tarım, kentleşme, sanat ve diğer birçok alanda, savaş yorgunu, yoksul ve yoksun Türk Halkına, ülkenin ve halkın gelişiminde örnek oluşturacak hamleler yapmıştır. Bu hamlelerin temeli olan Atatürk Devrimleri ışığında yürütülen, modern tarım ve tarıma dayalı sanayi de halkımıza örnek oluşturacak eylem ise AOÇ – Atatürk Orman Çiftliği’nin oluşturulmasıdır.

AOÇ, Türkiye Cumhuriyeti’nin modern Türkiye yaratmadaki ilk eylem alanlarından olarak, en önemli tarihi ve kültürel miras değerlerimizden birini oluşturmaktadır. Cumhuriyetimizin modern Türkiye yaratma gayretlerinin en önemli simgeleri ve model alanlarından biri olarak AOÇ, tarihsel misyonu ile Türkiye Cumhuriyeti’nin gelecek nesillerine aktarılması zorunlu tarihi ve kültürel bir mirastır.

Atatürk Orman Çiftliği, 5/5/1925 tarihinde 20 bin dekar, daha sonra Balgat, Etimesgut, Çakırlar, Macun, Güvercinlik, Tatar ve Yağmurbaba gibi alanların satın alınmasıyla 52 bin dekar alan üzerine kurulmuştur. 1938 yılından itibaren yapılan onlarca düzenleme ile amaç dışı kullanım tahsisleri yapılmış, daha önce çiftlik arazisinden özel kanunlarla yer verilen, Sümerbank, Tekel Genel Müdürlüğü ve Zirai Donatım Kurumu gibi kuruluşların özelleştirilme süreçlerinde çiftlikten almış olduğu araziler, şahıslara satılarak Atatürk Orman Çiftliği arazileri içinde yeni özel mülkiyet adacıkları meydana getirmiştir. 2005 yılı sonu itibarıyla AOÇ alanında toplam 22.078 dekar arazi kaybı ortaya çıkmıştır. Kaybedilen alan büyüklüğü, Mustafa Kemal’in hazineye hibe etmiş olduğu toplam AOÇ alanının % 42’sine denk gelmektedir.

Atatürk dünyaya örnek bu muazzam eseri bütün varlıkları ile birlikte hazineye yani Milletine miras bırakmıştır. Bu mirasın kuruluş amaçları doğrultusunda Milleti tarafından bilime, tekniğe uygun bir şekilde kullanılması, O’nun mirasına gösterilmesi gereken saygının bir işareti olmalıdır.

AOÇ’nin parça parça farklı kamu kurumlarına yada şahıslara aktarılarak parçalanma sürecini durdurmak için; alanın genel karakteristiğinin ve yapılaşma dokusunun korunması amacıyla, 02.06.1992 tarih ve 2436 sayılı Kurul Kararı ile doğal ve tarihi sit alanı ilan edilmiş, 27.07.1993 tarih ve 3097 sayılı Kurul Kararı ile sit alanı sınırları belirlenmiştir. Buna ilave olarak Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 07.05.1998 tarih ve 5742 sayılı Kararı ile de Birinci Derece Sit alanı olarak ilan edilmiştir. Koruma kararının gerekçesi; “…çiftçiye önderlik ederek modern tarım yönteminin yurdun her köşesinde uygulanabilmesi ilkesinden hareketle tarım olgusunu önemli bir öğe olarak ele alan, bunun yanı sıra başkent Ankara’ya yeşil alan kazandırmak amacıyla Atatürk’ün mirası olan ve çağdaş gereksinimlere göre geliştirilerek gelecek kuşaklara aktarılarak yaşatılması gereken Atatürk Orman Çiftliğinin içerdiği tarihi, kültürel ve doğal özellikleri..” olarak ifade edilip, son derece açık bir şekilde alanın ülkemiz ve Ankara için değerini ortaya koymuştur.

AOÇ’nden kopartılarak, birçok alanda olduğu gibi, yanlış bir uygulama ile tapulandırılan Orman Genel Müdürlüğü, uzun yıllardır 1. Derece Doğal ve Tarihi Sit statüsü verilen alanda faaliyet göstermektedir. AOÇ’nin kuruluş amacına aykırı kullanılsa da Orman Genel Müdürlüğü Gazi Tesisleri olarak adlandırılan bölüm, Cumhuriyet’in kalkınma politikası için bir model niteliğindeki AOÇ alanının kalbi olarak nitelenebilecek bir konumda olup yapılaşma açısından AOÇ’nin genel karakterine uygun dokusunu bugüne kadar korumuş bir alandır.

Basınımızın gündemine Başbakanlık Beyaz Sarayı Alanı olarak yansıyan, Başbakanlık hizmet binası yapılmak istenen alan AOÇ’nin yanında olarak ifade edilse de, geçmişte bizzat içinde, koruma kararı ve koruma mantığı açısından zaten bütünün bir parçası niteliğindedir. Bu nedenle, yukarıda belirtilen amaca uygun düzenlenen plan değişikliği, kuruluş amacı ve Atatürk’ün vasiyeti gereği “korunması” gereken Atatürk Orman Çiftliği’nin bir parçasını, bütünden ayrışmaya neden olacak şekilde yapılaşmaya açmaktadır.

AOÇ, kent açısından kısır, dar kapsamlı değerlendirilecek kentsel yeşil alan- rekreasyon alanı, olarak tasarlanmamış ve işlevlendirilmemiş, devlet konutu olarak asla düşünülmemiştir. Bu kararlar ile Cumhuriyet döneminde modern tarımın halka tanıtılması ve ilk uygulamasının yapılması amacı ile bizzat Atatürk tarafından kurulan ve bu niteliğinin korunması koşulu ile bağışlanan Atatürk Orman Çiftliği’nin, Türkiye ve Ankara için önemi hiçe sayılmaktadır. Yaşanan gelişmeler Atatürk Orman Çiftliği Alanının Atatürk’ün vasiyetine aykırı olarak amaç dışı kullanılması ve küçültülmesi sürecinin bir parçasıdır.

Bu süreçte AOÇ’nin parçalanması ve yapılaşmaya açılması ısrarı yargı kararlarıyla iptal edilen hukukun, kamu yararının, imar ve koruma mevzuatının, planlamanın ilke ve esaslarına aykırı düzenlenen imar planlarının tekrar tekrar onaylanması, yetmedi 1. derece doğal sit kararının 3. dereceye düşürülmesi, tarihi sit niteliğinin de kaldırılmasına kadar vardırılmıştır.

M. Kemal Atatürk’ün vefatı sonrasındaki, istisnasız her iktidar döneminde, talan edilen AOÇ günümüz yerel ve genel iktidarında da unutulmamış, talan süreci elbirliğiyle devam ettirilmiştir. Kimi zaman Ankara Şehirlerarası Otobüs Terminali’ne kentsel alanda yer bulamayınca, kimi zaman Başkentin Adliye binasına yer bulunamadığında idarecilerimizin hep aklına AOÇ alanı gelmiştir. Tüm kentlerimiz planlanırken İmar Yasalarımız gereği kamusal alanlar için yer ayrılırken, Başkent Ankara’nın rezerv alanı AOÇ imdada yetişmiştir. Tüm Türkiye kentleri Hal Binaları, Belediye Hizmet Alanları, Resmi Kurumlar için yer bulurken, Ankara AOÇ alanından koparmayı kolay ve uygun görmüştür. Stadyumlar, Kapalı spor salonları, Benzin istasyonları, Marmara Oteli, Devlet Mezarlığı, Hastaneler, Eğitim tesisleri, Askeri alanlar, Jandarma Hizmet Binası ve lojman alanı, bowling salonu, TOBB Üniversitesi, sanayi ve ticari üniteler, mantar gibi türeyen büfeler, köfteciler, kokoreççiler, sınırdaş konut ve küçük sanayi kooperatifleri, yeni 100.000 kişilik stadyum projeleri, TOKİ ucubeleri, katlı kavşaklar, yeni bulvarlar, bir türlü bitmeyen raylı toplu taşıma sistemleri, askeri hava alanları, onların maniaları, koruma planları ile önerilen ne olduğu belirsiz “Tarihi Çekirdek” isimli rant alanları, uçsuz bucaksız rekreasyon alanları, MİT, Orman Genel Müdürlüğü, Dünyanın en yapay ama en büyük Hayvanat Bahçesi, Hipodrom, TRT antenleri, Hava Müzesi, başkenti ve ülkemizi koruyan askeri alanlar, özelleştirilen çimento fabrikası, manej ve diğer demiryolu tesisleri ile lojmanları, Gimat’ın önemli bir bölümü,

Ankara vadiler sistemini oluşturan aynı zamanda Ankara’nın ufki hava koridorları/bacaları olan Gölbaşı havzası, İmrahor Vadisi, devamında İncesu Deresi, Dikmen Vadisi, Kavaklıdere, Hatip Çayı, Çubuk Çayının buluşma yeri olan Başkentin kalbi niteliğindeki AOÇ’den diğer bir ifadeyle Ankara’nın akciğerlerinden koparılmıştır.

Bu kez de; Mevsimsel yağışlarda dahi havuza dönüşen Başkent Ankara’yı sele teslim etmeyen, Ankara Halkına nefes veren, Ankara’nın tüm vadilerinden toplanan suyu Karadeniz’e taşıyan Ata mirası AOÇ alanı, “Beyaz Saray” adıyla Ankara’dan ve Ankaralıdan da koparılmak istenmektedir.

Odamız bu güne kadar olduğu gibi bu süreçte ve bundan sonra da AOÇ’yi yapılaşmaya açan her türlü girişime karşı mücadeleye devam edecektir.”

Etiketler

Bir yanıt yazın